|

Çanakkale'yi doğru okumak gerek

Başbakanlık Osmanlı Arşivi Uzmanı Muzaffer Albayrak, 'Sorularla Çanakkale Muharebeleri-1' adlı kitabında savaşın sebep ve sonuçlarını değerlendiriyor. Albayrak, okurları Çanakkale ile ilgili, güvenilir kaynaklara istinad eden kitapları okumaları konusunda uyarıyor

00:00 - 7/03/2007 Çarşamba
Güncelleme: 20:16 - 8/04/2007 Pazar
Yeni Şafak
Çanakkale'yi doğru okumak gerek
Çanakkale'yi doğru okumak gerek

Çanakkale Savaşı üzerine kalem oynatanların çoğunda bir yanılgı olarak; savaşa ve savaşa katılan kişilere bakış açısında şahsi dünya görüşünün ve ideolojisinin belirleyici olduğu görülür. Halbuki doksan küsur yıl önce yaşanan bir savaşı, o günün şartlarına göre değerlendirip, objektif bir biçimde anlayıp yorumlamak gerekir. İşte bu anlayışı esas alarak bilgi ve belgeye dayalı hazırlanan "Sorularla Çanakkale Muharebeleri-I"da belirlenen sorulara cevaplar verilerek savaş anlatılmaya çalışıyor. Muzaffer Albayrak ve Tuncay Yılmazer'in ortaklaşa hazırladıkları kitapta "Çanakkale'ye saldırıda bulunma fikri nasıl ortaya çıktı?", "Müttefikler 18 Mart'ın ertesinde yeni bir saldırıda bulunsalardı Boğazı geçebilirler miydi?", "18 Mart'ta Çanakkale geçilseydi ne olurdu?", "Osmanlı tarafı 250 bin şehit mi vermişti?" gibi sorulara cevaplar veriliyor. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Uzmanı Muzaffer Albayrak'a kitabını ve Çanakkale ile ilgili merak ettiklerimizi sorduk.

>> Çanakkale'yi sorularla anlatıyor kitabınız. Neden bu yöntemi kullandınız?

Sorularla Çanakkale Muharebeleri-1 kitabımızla biz, Çanakkale Savaşı hakkında genel okuyucu kitlesine savaşın sebep ve sonuçlarını, savaşa katılan devletlerin asker ve silah mevcutlarını, her muharebede çarpışmaya giren asker sayısını ve bu muharebe sonucunda uğranılan kayıpları açık, net, ayrıntıya girmeyen ancak bütünü de kaçırmayan şekilde vermeye çalıştık. Bunu yaparken de Çanakkale üzerine yazılmış onca kitaba rağmen onların aynısı bir kitap yerine; savaştaki önemli anları, olayları, şahısları soru hâline getirdik ve bu sorulara bilgi ve belgeye dayalı, yerli ve yabancı kaynaklardan istifade ederek cevaplar verdik.

>> Çanakkale Savaşı üzerinde çok sayıda kitap yayınlandı ve yayınlanıyor. Kitap sayısındaki bu artışı nasıl değerlendiriyorsunuz? Okuyucu bu kitaplar arasında nitelikli olanı nasıl ayırt edecek?

Çanakkale Savaşı üzerinde son yıllarda yayınlanan kitap sayısında ciddi bir artış olduğu açık. Savaş alanlarına, şehitlik bölgesine yapılan gezilerde de fevkalade bir artış var. Çanakkale Şehitliği'ni 2002'de 250 bin civarında bir ziyaretçi gezmişken 2005 yılında bu sayı 2 milyon 500 bin kişiye ulaşmış. Ziyaretçi sayısındaki bu artış ile Çanakkale Savaşı'na olan ilgi paralelinde kitap sayısındaki artışı da getirdi şüphesiz. Ancak bu kitapların bir kısmının bilgi ve belgeye dayanmayan mesnetsiz hikâyeler, rivayetler ve menkıbevî anlatımlarla dolu olduğu görülmekte. Çanakkale Savaşları konusundaki bu ilgi ve yönelişin sevindirici olan yönü yanında bu tür gerçeği yansıtmayan ve neyin doğru neyin yanlış olduğu sorusunu gündeme getiren yayınların ortaya çıkması ciddi bir "bilgi kirliliği"ne yol açmıştır. Okuyucu bu kitaplar arasında güvenilir kaynaklara istinat eden, objektif, rivayetlerden beslenmeyen kitapları seçmelidir.

>> Bu tür kitaplar halkın Çanakkale'yi algılamasını ne yönde etkiler?

Biz Müslümanlar için hulus-i kalple din ve vatan uğruna, Allah yoluna yapılan savaşta ilâhî yardıma mazhar olacağımız Kur'an-ı Kerim'de bildirilmektedir. Halkımızın büyük bir kısmı bu zaferin, iman ve maneviyatın zaferi olduğu kanaatindedir. Bunun için de bir takım kişiler kitaplarıyla, rehberler anlatımlarıyla zaman zaman hurafeye varan mesnetsiz ve abartılı hikâyeler sunmaktadırlar. Ne yazık ki dinî ve millî duygularını okşayan bu tür anlatımlara meyleden halkımız, bir süre sonra doğrusunu anlattığınızda sizi dinlememektedir. Siz istediğiniz kadar "bulutun bir tabur düşman askerini götürmediğini" söyleyin halk o hikâyeye inanmıştır bir kere.

Mertebelerinin nişanı ŞEHADETNÂME

Gün gelir okul zilini tüfekler çalar ve mertebenizi yazdıkları kâğıt, diplomanız olur. Ölüm ve hayat, esaret ve hürriyet arasında da kıl kadar mesafenin kaldığı bazı zamanlar vardır. Vatanı korumak için vatanın binlerce kilometre ötesinden gelinen ve burada kalınan zamanlar... Böyle bir zamanda yola çıkar İstanbul Sultanisi'nden elli yiğit genç. Geride gözü yaşlı analar, babalar ve yârlarını bırakırlar. Çanakkale'de kıpkırmızı açan birer Cennet gülü olurlar sonra; ardından okulları sarı ve siyaha boyanır. Mezar taşlarına yazılamasa da isimleri, tarihin kara sayfalarına altın harflerle kazınır. Ve Sultani'den alamadıkları diplomayı cephede alırlar. Bu belge vardıkları mertebenin de nişanı olur: Şehadetname... Halide Alptekin'in Çanakkale Savaşlarını lise talebelerinin gözüyle anlatan “Şehadetname” isimli romanı Yitik Hazine Yayınları arasından çıktı. Kitapta İstanbul Sultanisi'nin elli yiğit gencinin gözüyle bir devrin umumi manzarası, bir savaşın en acı tarafı sayfalara taşınıyor. Bir milletin Çanakkale ile nasıl imtihan olduğu gözler önüne seriliyor.


17 yıl önce