|

Çocuk olsam okusam

Harf Eğitim Yayınları hem biçim hem de içerikleriyle dikkat çeken 11 kitaptan oluşan bir dizi yayınladı.

00:00 - 6/09/2006 Çarşamba
Güncelleme: 22:31 - 19/09/2006 Salı
Yeni Şafak
Çocuk olsam okusam
Çocuk olsam okusam

Yayıncılığın bir sektör olarak faaliyetlerinin ve okurun kitaba ulaşabileceği kanalların artmasına paralel olarak, kitabın hayattan çekilmesine şahit oluyoruz. Her geçen gün daha fazla kitap yayınlanıyor ama kitap, hayatımızın bir parçası olmaktan gün geçtikçe uzaklaşıyor. Çocuklar bir nesne olarak kitapla tanışmadan, yani okur olmadan önce televizyonla tanışıp 'seyirci' oluyorlar ve bu da onların hayatını bütünüyle etkiliyor. Çocuklar için yapılan yayıncılığın önemi de bu nokta da ortaya çıkıyor. Çocuklarımıza zevk ve heyecanla okuyabilecekleri düzeyli ve seçkin kitaplar sunabilirsek, okumayı bir tutkuya dönüştürmeleri beklenebilir belki. Böylece, diploma alınması gerektiği için okunan ders kitabı benzeri yayınların ötesinde çok farklı ufukların olduğunu da anlayabilir ve mezuniyetle birlikte "okuma" mesaisini terk eden insanlar olmaktan çıkarlar. Hem biçim hem de içerik olarak gereken özen gösterilmeden, kâr hesabının ötesinde kaygısı olamayan yayıncıların çocuk edebiyatına verdiği zararı görmek için kitapçılardaki çocuk kitapları bölümlerine şöyle bir bakmak yeterli olacaktır. Kimi batı ve doğu klasiklerini, daha önce yapılmış çevirilerinden rastgele derlemelerle yapılan evirilerle (burada dizgi, düzelti yanlışı yok!) hazırlanmış serilerle yetinen ya da o serileri bile mumla aratacak başka düzeysizlikleri bile yukarıda gösterecek bir kolaycılıkla gelinecek nokta 'bir arpa boyuna' bile yetişemez.


BİSİKLETİM VE İLK AŞKIM

Bütün bu girizgâhı bir müjdeyi vermek için yazıyorum. Harf Eğitim Yayınları, on bir kitaptan oluşan bir dizi kitapla bahsettiğim bütün bu çerçeveye mahkum olmadığımızı gösteren farklı bir yayıncılık anlayışının mümkün olduğunu şimdiden ispatladı. Hepsi, çocuk edebiyatı için yıllardır emek veren Üzeyir Gündüz tarafından çevrilen on bir kitap, hem biçim hem de içerikleriyle dikkat çeken kitaplardan oluşuyor.

Uğursuz Perşembe, yazı mesaisini aile, çocuk - yetişkin ilişkileri çerçevesinde yazmaya ayıran İsveçli yazar Anna - Greta Winberg'in bir romanı. Ailesinin parçalanmasıyla hayat dengelerini yitiren on üç yaşındaki bir çocuğun kendi dengelerini tekrar kurarken yaşadığı zorlukları anlatıyor. Bisikletim ve İlk Aşkım ise, barış yanlısı bir İsrailli olan Amos Oz'a ait. 1977'den bu yana İsrail'in "Barış, Hemen Şimdi" hareketinin önderlerinden biri olarak çalışan, İsraillilerin ve Filistinlilerin birlikte var olmaları için kampanyalar yürüten Oz'un bu kitabı, kısa zamanda pek çok dile çevrilen bir ilk gençlik klasiği. Roman, İsrail'i on iki yaşındaki bir çocuğun gözünden resmediyor.


BAYRAMLIKLARLA OKUMAYIN

Harikasın Büyükbaba, Kusgun Sokağı'nda yaşayan ve pantolonunda yedi leke bulunan Andre Lievre'nin hikayesi: Yaşadığı varoş mahallesinden bir lunapark tadı çıkaran bir çocuk olan Andre'nin çok sevdiği dedesiyle yaşadığı tatlı ve nostaljik anlar. Slovak yazar Jaroslava Blazkova'nın kaleme aldığı bu şeker roman, "Bu bölümdeki olaylar, çöplükte geçtiği için bayramlık giysilerinizle okumanızı tavsiye etmem" gibi çarpıcı bir uyarı da içeriyor diyelim de 'Pal Sokağı Çocukları' ile 'Küçük Prens' karışımı bir atmosfer taşıyan kitap daha da merak uyandırsın.

Telefon Öyküleri, söz konusu on bir kitap arasındaki tek öykü kitabı olmasıyla dikkat çekiyor. İtalyan yazar Gianni Rodari'nin kaleme aldığı bu çok kısa ve kısalığı kadar da fantastik öykülerden oluşan kitap, Mösyö Biyanşi'nin baba hasreti çeken küçük kızına telefonda anlattığı ve enteresan kelimesinin yetersiz kaldığı birer - ikişer sayfalık eğlenceli öykülerin toplamı olan kitap, bir solukta okunabilecek kadar ilgi çekici... Zozo'nun ise bu kitaplar arasında ayrı bir yeri var. Yaramazlık Şampiyonu Zozo ve Maskara Zozo adlı iki macerası seride yayınlanan Zozo'nun yazarı "Pippi Uzun Çorap" ile tanıdığımız Astrid Lindgren, Uzun Çorap kadar seveceğimiz bir kahramanla tanıştırıyor bizi.

Fransa'da "1000 Okuyucu" ödülüne layık görülen Sarah ile Salah ise, bir telefon görüşmesiyle başlayan ve telefon kabloları üstünden devam eden samimi, sıcak bir dostluğun öyküsü. Aynı şehirde yaşayan iki ayrı dünyanın çocuğu aralarında güzel bir iletişim kuruyorlar ve sonra ne olduğunu da gelin kitabı okuyanların şahitliğine bırakalım isterseniz. Susie Morgenstern, kendi çocuklarının büyümesine paralel olarak önce çocuk sonra da gençlik kitapları kaleme alan bir yazar. Bir anlamda kendi çocukları için yazarak bütün çocukların kalbini fethetmeyi başarmış... Babamı Tutukladılar'da yazar Danilla Carmi, kelimenin tam anlamıyla bir bıçak sırtı hikayeyi anlatıyor. Kahramanı Müslüman bir baba ile Musevi annenin çocuğu ve olaylar İsrail'de geçiyor dersem yaşanan çelişkiler yumağı daha net bir şekilde gözler önüne gelebilir. Çöl Macerası'nın kahramını ise Suriyeli bir çocuk olan Abdullah. Pierre De Beamut'un kaleme aldığı roman, bir gün kendisine verilen sokağa çıkmama cezasına rağmen okuldan kaçmanın bir yolunu bulan Abdullah okuluna da evine de dönecek cesareti bulamadığı için ülkesini keşfe çıkar ve çölü tanıma fırsatı bulur. Abdullah ve arkadaşlarının başından neler geçecek? "Temiz yürekliler için her şey temizdir" diyen epigraf da bu kitap hakkında yeterince fikir veriyor. Gerard Pussey'in kaleme aldığı Babişko'da güzel bir baba - oğul ilişkisini hikaye ediyor. Pierre Fourre imzalı Kara Ülkenin Beyaz Doktoru ise idealist bir doktorun gözünden Afrika kıtasını yoksullukları, yoksunlukları içindeki zenginlikleriyle anlatan bir roman. Her kitap bir dünya ve bir süreliğine de olsa kitabın yörüngesine girebilen her okurun da zihninde yeni bir tayf açılabilir. Harf Yayınları'nın on bir kitabı çocuklarımıza on bir harften çok daha fazlasını kazandıracak...

18 yıl önce