|

Değişimi edebiyatın içinden izlemek

Carter Findley, “Türkiye, İslam, Milliyetçilik ve Modernlik” başlığı altında derinleştirdiği çalışmasında “sekülarizm din ilişkisi” gibi güncel konuları analiz ederken “Sekülarizm dini ortadan kaldırmasa bile onu bir probleme dönüs?türür” tespitini yapıyor

Emine Elif Kotan
00:00 - 12/10/2011 Çarşamba
Güncelleme: 20:22 - 8/10/2011 Cumartesi
Yeni Şafak
Değişimi edebiyatın içinden izlemek
Değişimi edebiyatın içinden izlemek

Amerikalı Türkiye tarihçisi Carter Findley'in Modern Türkiye Tarihi isimli kitabı Timaş Yayınları tarafından okura sunuldu. “İslam Milliyetçilik ve Modernlik” alt başlığı taşıyan kitap, 1789-2007 yılları arasındaki dönemi çok yönlü olarak inceliyor. Findley, geç Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye tarihinin kronolojik olarak 1789'dan günümüze kadar olan dönemini kapsayacak bir çalışmayı hedefleyerek yola çıktığı yeni kitabında, kronolojik tarihin yanısıra kültürel tarihin zenginliklerini merkeze koyarak okurunu edebiyattan tarihe kadar uzanan bir düşünce yolculuğuna çıkarıyor. Ana konusu siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel tarih olarak düşünülmüş kitap, bir sentez çalışması olmanın çok ötesine geçerek kültürel ve sosyal tarihin verilerini kullanarak orjinal sonuçlar elde ediyor. Yazar edebi eserlere de sıklıkla başvuruyor. Modern Türkiye Tarihi birçok yönüyle daha önce yapılmamış bir araştırma olma özelliğini taşıyor.

Carter Findley, konuyla ilgili araştırmalar yapan öncüllerinin düştüğü en büyük yanılgıyı, Türkiye/Türk modernleşmesinin İslami bir imparatorluktan laik bir cumhuriyete doğru evrildiği tezinden hareket etmeleri olarak tespit ediyor. Oysa yazara göre bu iki temel değişim akımı, son iki yüzyılda karşılıklı bir etkileşim içinde Osmanlı ve Türk tarihini önemli ölçüde şekillendirmiştir. Yazar bu kitapla bu olguyu yorumlamayı arzuluyor. Edebi eserler en zengin kaynak

Kitap dönemleri siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel tarih merkezinde ele alıyor. Bunu başarabilmek adına, yazar dönem okumalarına ihtiyaç duyuyor. Ancak siyasal ve ekonomik tarihle ilgili yeterli bilimsel literatür bulunmasına karşın, kültürel ve sosyal yönden yeterli döküman bulunmayışı Findley'i farklı bir metod uygulamaya yönlendiriyor. Araştırmalarının yoğunlaştığı dönemlere ait edebi eserlere yoğunlaşan yazar, bu eserlerin günün sosyal ve kültürel panaromasını çıkardığı sonucuna ulaşıyor. Yazarların genellikle kendi dönemleri hakkında yazdıklarını ve çevrelerindeki topluma bakışlarının tarihçilerin ve sosyal bilimcilerin bakışlarından çok daha zengin olduğu sonucuna varıyor.

Bu keşif yazara kitabı yazarken sadece kaynak olmanın dışında kitabın yöntemi hakkında da fikir veriyor. Her dönemden bir veya birkaç esere odaklanarak tek düze bir tarih kitabı olmanın çok ötesine geçen çalışma, o dönemki yaşam hakkında edebi eserlerden faydalanmanın kattığı zenginlikle okuyucuya tek taraflı olmaktan çok uzak bir tarih okuması fırsatı veriyor. 1790 ila 2000 yılları arasında yazılmış bu eserler, yazarın tezini aydınlatmasına ve açıklamasına yardımcı oluyor.

Carter Findley, aynı zamanda, edebiyat okumalarının çalışmalarına yardımcı olmak hususunda ne kadar isabetli bir karar olduğunu da itiraf ediyor. Zira kuramcılar, modernliğin yeni imajlarının oluşturulduğu esas alan olarak yaratıcı hayal gücü dünyasını vurgulamakta ve bu imajları gündelik gerçekliğin yeniden şekillendirilmesine dönük çabaların ilham kaynağı olarak göstermekteydiler.

“Şu sonuca vardım ki, her bölümün sonuna farklı yazarların dünyalarını keşfe çıkan kısa denemeler yerleştirmek, sadece kültürel üretim üzerinde değil; o bölüm boyunca tartışılan siyasal, sosyal ve ekonomik konular üzerinde de derinlemesine düşünmeyi sağlayacaktı. Bu denemeler akademik tarihçiliğin kronolojik yapılarına ve önermelere dayanan yorumlarına edebiyatın sembolik ve kinayeli dilinin ahenkli tınılarını ekleyecekti“ diyen yazar Halide Edip Adıvar'dan Orhan Pamuk'a kadar uzanan bir geniş bir edebiyat penceresinin de yardımıyla tarihe ışık tutmaya çalışıyor.

Dini manzara geniş

Yine bu edebiyat okumaları sırasında edebiyat eserlerinin bu iki değişim akımına da benzer yoğunlukta yer verdiğini fark eden yazar bu okumaların da yardımıyla, islam çizgisindeki önemli tarihi şahsiyetleri de belirleme imkanına kavuşuyor. Bu isimler Mevlana Halid (1776-1827, Arapçada Şeyh Halid el-Bağdadî veya el-Nakşibendî olarak bilinir), Said Nursi (1873-1960) ve Fethullah Gülen'dir (d. 1938). Yazara göre, "Dinî manzara son derece geniş ve çeşitli olmasına karşın, bu üç isim hepsinin üzerinde yükselmektedir."

Findley, “Türkiye, İslam, Milliyetçilik ve Modernlik” başlığı altında derinleştirdiği çalışmasında “sekülarizm din ilişkisi” gibi güncel konuları da analiz ederken “Sekülarizm dini ortadan kaldırmasa bile onu bir probleme dönüştürür” tespitini yapıyor.



13 yıl önce