|

Doğu sadece haritanın sağı demek değildir

Yenilmiş asilere çiçek verelim bir şarkının sözleri olarak karşımızda dururken biz bunun öylesine söylenmiş bir söz olmadığını bilenlerdeniz. Çünkü şarkılar öyle kolay kolay yazılmaz ve söylenmez

Bilal Can
00:00 - 7/02/2012 Salı
Güncelleme: 00:17 - 8/02/2012 Çarşamba
Yeni Şafak
Doğu sadece haritanın sağı demek değildir
Doğu sadece haritanın sağı demek değildir

Biz kendi ayaklarımızla çölü geçtiğimizde çölün tuzunu ayaklarımızdan dudaklarımıza kadar hisseden insanlarız. Hissederiz çünkü ayakkabılarımıza dolan çöl kumlarını metropollere, tünellere, bazilikalara, gökdelenlere taşırız. Ayakkabımızdaki kum nereli olduğumuzun göstergesidir. Bu kum bir kimliktir, modern dünyada sahip olunan bir çok kimlikten biri de taşıdığımız o toprağın nasıl ve nereye ait olduğunun açıklanmasıdır.

Bugün sosyolojik kavramlarla açıklanan kimlik, etnisite insanın yazılı olmayan fakat bir ömür üzerinde taşıdığı yaftalardır. Etiketlerimizin konuştuğu bir dünyada kendi künhümüze cevval bir söz beslemişsek bizi aidiyet pasajında belirgin kılacak olan budur. Şair “yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır” demişse ait olduğumuz topraklarda yenilmenin kutsal bir anlama vurgu yaptığını da beyaz sayfalara yazmalıyız. Yengi, yenmek, yenilmek bütün kelimelerin kökündeki asıl maksat muradın insan üzerindeki etkisidir. Yani yenilgiden murat aslında bir zafere giden yoldur. Biz bu yüzden buna niyet edip niyetlerin bizim üzerimizdeki sağanak haline şarkılar söyleriz.

Doğulu olmak, doğudan olmak, haritanın sağ tarafına düşen kısımda yer almak. Nihat Genç Doğu Konferansında doğuyu tanımlarken “batının bombalarının düştüğü yer olarak” isimlendirir. Biz de buna bir çıkarımda bulunarak nereye bombalar düşmüşse orası bizim doğumuzdur diyoruz. Doğu çünkü yenilmiş olmak ve bu yenilgisinin tadının çıkarmak ancak doğululara has bir özelliktir. Karakteristik özelliklerindendir yenilmek. Bu öyle bir şeydir ki “biz yenilirken bile şarkılar söyleyen bir kavimdeniz” sözünü gerekli kılar. Buğday taneleri gibi, değirmende ezilen ve ezilirken çığlıklarla karışık şarkılar söyleyen.. Doğu kavramı sadece haritanın sağına değen kısım değildir. Bugün Meksika'da acıdan tütün çekerek bunu hüzünlü bir biçimde dillendiren de doğuludur, Bosna'da oğlunun mezarı başında dualar okuyan annenin duruşu da bir doğulu gibidir.

Okurla hasbihal derdinde bir kitap

Dedik ki biz acı çekerken bile şarkı söyleyen insanlarız. Acıları karşısında şarkı söylemek insanlığın en büyük miraslarından. Buradan ağıtlar, ninniler, şarkılar, türküler doğmuştur. Şiirin ana damarlarından biridir acı ve acı zaten mısralarda en iyi duran kafiyedir. Bu mazoşist bir tereni ile anlatılacak şey değildir. Biraz isyan biraz karşı koyuş biraz sitem binbir sabır vardır bunda.

“Yenilmiş asilere çiçek verelim” bir şarkının sözleri olarak karşımızda dururken biz bunun öylesine söylenmiş bir söz olmadığını bilenlerdeniz. Çünkü şarkılar öyle kolay kolay yazılmaz ve söylenmez. Ahmet Özcan da kitabına bu ismi verirken ortak olan duygulara vurgu yaparak vermiş olmalı. Çünkü bunu söylerken bir rahatsızlığın, bir huzursuzluğun da ismini koymak lazımdı. Şarkıların sadece bir şarkı olmadığı onun bir kültürü, yaşanılan bir ortak acıyı, duyguyu da yansıttığı muhakkak.

Yenilmiş Asilere Çiçek Verelim Ahmet Özcan'ın 1991-2000 yılları arasında yazdığı köşe yazılarının derlenip, toparlanıp kitaplaştırdığı eseri olarak okurun karşısına çıktı. Köşe yazıları genelde gündeme dair yazılardan oluşmasına rağmen Ahmet Özcan'ın bu kitabı hem yazıldığı zamana hem de şimdiye seslenmesi bakımından önemli. Kullanılan dil ve anlatım tarzı ile ilgi çekici olan eser bir çok kitaba vurgu yapması bakımından da önemli. Özellikle yazarın beslendiği sosyolojik kitaplar bu eserde yazarın yorumuyla karşımıza çıkmaktadır. Hasbihal havasında yazılan yazılar özellikle gençlere ve gelecek nesillere bir nevi geçmişin ve şimdinin açık bir haritasını çözümlemeler ile sunuyor.

12 yıl önce