|

Dünyanın deliliği ve bir hikayeci

20 yıldır çeşitli edebiyat dergilerinde öyküler yazan Ahmet Sarı'nın ilk öykü kitabı 'Merhamet Dilercesine Gökyüzüne Bakmak' adını taşıyor. Hece yayınları arasında çıkan öykülerinde yazar, sıradan insanların dünyasına okuyucuyu davet ediyor.

Hasan Harmancı
00:00 - 12/05/2013 Pazar
Güncelleme: 12:36 - 12/05/2013 Pazar
Yeni Şafak
Dünyanın deliliği ve bir hikayeci
Dünyanın deliliği ve bir hikayeci
Çılgın bir dünya var, bir de onun karşısında gerçekliğin

ültimatomu. Yani dünyanın deliliğinden kaçmak istiyorsanız

her şeyin çekiciliğinden fedakârlık etmek zorundasınız. Dünya

çılgınlığını sürekli artırarak fedakârlığın değerini yükseltti.

Gerçeğe yapılan şantaj. Bugün hayatta kalmak için yanılsamalar

hesaba katılmıyor; giderek gerçeğin geçersizliğine yaklaşmak gerekiyor.

Jean Baudrillard / Siyah 'An'lar

Geçtiğimiz yüzyılda iki büyük dünya savaşının, istisnalar dışında birçok edebi eseri etkilediği söylenebilir. Genel kabul şöyledir ki, bu iki savaş ve kökü daha önceki yüzyıllarda bulunan gündelik hayattaki hızlı değişim, birey ve toplumunun geleneksel yapısının bozulmasına ve bununla beraber büyük bir kargaşaya sebep olmuştur. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla klasik edebiyattaki ağır dil kaybolmuş, yenidünyanın yazarı duygu ve düşüncelerini aktarırken bu sade dili ve farklı anlatım tekniklerini kullanmaya başlamıştır. Edebi eserlerde kullanılan dil, deneysellikle bambaşka mecralara yol almıştır. Teknik açıdan bu değişiklikler ortaya çıkarken tematik açıdan da pesimizm, korku, bezginlikle beraber yalnızlık en çok kullanılan başlıklar olmuştur. Ahmet Sarı'nın 'Merhamet Dilercesine Gökyüzüne Bakmak1' adlı hikâye kitabı kullanılan teknik ve bahsi geçen temalar açısından tam da böyle bir dünyaya mensup bir yazara ait olduğu fikrini uyandırdı kafamda.

TAHTA BACAKLI HÜZÜN

Modern insanın alın yazısı olan 'yalnızlık' ile beraber bedensel engellilik kitaptaki iki temel temayı teşkil ediyor. 'Bayan Korb ve Yalnızlık' ile 'Odradek' toplumun farklı kesitlerinden insanların başarıyla bahsedildiği insanların hikâyelerine örnek olarak gösterilebilir. Anlatımıyla bir film senaryosunu andıran 'Takma Bacak Tıkırtısı' hikâyesi, bacağındaki aksamayı arkadaşlarından uzun süre gizleyen ve bunun için kendine bir rol biçen topal bir üniversite öğrencisinin hüzünlü hayatının kesitidir. Sürekli gizlediği eksikliği sebebiyle yaşadığı yalnızlık şu cümlelerde en güzel ifadesini bulur: Beni hüzünlü kılan, bazı günler başıboş bıraksam, ileride belki isyana dönüşebilecek duygularım olmadı değil. Ders bitiminde herkesten sonra çıkmaya çalışır, sınıfın birbirine girdiği, seslerin karıştığı o büyük kargaşanın, zamanla nasıl dindiğini ve en sonunda sınıfın nasıl sessiz kaldığını gözlemlerdim (s. 40).

Kahramanı yapışık ikiz olan 'İçte Bastırılmamış Bir Yalnızlık Sevgisi'nde yazar, hem sorunlu bir bedeni, hem de bu çift kişilik ama tek bir bedende çekilen yalnızlığı hikâyeye orijinal bir şekilde yerleştirirken; 'Merhamet Dilercesine Gökyüzüne Bakmak'ta ki iki temel tema da gün yüzüne çıkıyor. Bu hikâyede ilginç bir nokta, yazar tarafından anlatıcı olarak yapışık ikizlerden ihtiras sahibi olanın değil de içe kapanık, silik olan karakterin seçilmiş olmasıdır: Nasıl da ısrarlı bir şekilde başımı sallıyor. Ona bitişik başım nasıl da bir sağa bir sola yalpalanıyor. Konuşurken nasıl da ağzından salyalar akıtıyor, hal ve hareketleriyle hayata nasıl da sımsıkı sarıldığını gösteriyor (s. 20).

İSTENEN TEK ŞEY MERHAMET

21. yy. post-endüstriyel toplumundaki bir bireyin yaşadığı iş sorununun anlatıldığı 'Deri Dökülmesi' hikâyesi, bu asırda insanın çalıştığı işin özgürlüğünü nasıl gasp ettiğinin ve bu gaspın varabileceği olumsuz boyutları, bu anlamda yaşadığı trajik serüveni derinlemesine işleyen bir metin. Üniversiteyi bitiren hikâye kahramanı büyük bir arzuyla girmek istediği işin görüşmesi için takım elbise araması, bu arayış esnasında simetri hastalığına varan hassasiyeti, bir iş görüşmesinin bireyi sevk ettiği sorunlu süreç gayet akıcı bir dille anlatılmakta. Kahramanın bin bir emekle hazırlanıp gittiği görüşmede mülakatı gerçekleştirenlerin kendini beğenmiş tavırları, kahramana art niyetli yaklaşımları onu çok derinlerden gelen büyük bir kaşıntıya sevk eder. Hikâyede kemiklerimden hatta iliklerimden gelen bir kaşıntı (s.19) diye tabir edilen hastalık aslında, olanla olması gerekenin ayırdını yapamayan toy kahramanın ruhunun derinliklerinden gelen ontolojik bir rahatsızlıktır. Paraya, maddiyata, metaya her anlamda büyük önem atfedilen bir zamanda geçim kaygısı yaşayan hassas mizaçlı bir gencin hüzünlü hikâyesidir anlatılan. Bu hassas gencin de, kitaptaki diğer yalnız ve engelli kahramanların da muhataplarından beklediği tek şey merhamettir fakat bu beklentilerine karşılık bulamamışlardır. Tüm bu sorunlu sürece müteakip merhamet beklenen nihaî durak Tanrı olur artık ve işbu sebeple gökyüzüne bakılır. Metinlerde direkt olarak geçmeyen merhamet kavramı hikâyelerin satır aralarına yerleştirilmiş ve nihayetinde kitaba ismini vermiştir.

TAŞRADA YAZAR OLMAK

Yazının başında da geçtiği üzere 20. Yüzyıl, insanlık tarihinin hiçbir döneminde yaşanmamış olaylarıyla, yenilikleriyle bireyin bambaşka mecralara doğru akmasını mecbur kılmıştır. Kitle iletişim araçlarının gelişimi sebebiyle yalnızca işlevsel olanın tercih edildiği bir çağda, görme eylemi bir tarafa görünmenin idealize edildiği bir zaman diliminde, yazarın bedelsiz olarak yalnızlığı tercih etmesi, Baudrillard'ın deyişiyle çılgın dünyayı karşına alıp gerçeklikten yana tavır koymaktır bana göre. Metropolde yaşamayıp taşrada samimi bir şekilde yazı işleriyle iştigal etmek, dünyanın deliliğinden kaçıp her şeyin çekiciliğinden fedakârlık etmenin bir ucundan kanıtıdır benim için. İçinde istisnaları barındıran bir yargı olduğunu da baştan kabullenerek şunu diyebilirim ki, büyük yayınevleriyle görüşmenin, editörlerle yakın ahbap olmanın, televizyonlara çıkmanın çok mümkün olmadığı bir yer olan taşra muhatabına sayıca az olan ama çok önemli avantajlarından birini sunar, o da sabırdır. Değilse ilk hikâyesi yirmi küsur sene önce çıkan Ahmet Sarı'nın ilk hikâye kitabının yayımlanması için bunca sene beklemesinin anlamı ne olabilir?

Kitabın Künyesi:

Merhamet Dilercesine Gökyüzüne Bakmak

Ahmet Sarı

Hece Yayınları

Şubat 2013

79 sayfa

11 yıl önce