|

Entelektüelin hurafesinden korkulur

İbrahim Paşalı'nın kaleme aldığı 'Entelektüellerin Hurafeleri' adlı kitap doğru soruların peşinde olanlara çok şey söylemeye hazır. Kitapta özellikle dindarlık, muhafazakârlık, modernlik, Alevilik meselelerinde Paşalı'nın tespitleri sizi bugüne dek bildiklerinizi yeniden gözden geçirmeye sevk edecektir.

Ahmet Edip Başaran
00:00 - 16/09/2013 Pazartesi
Güncelleme: 14:42 - 16/09/2013 Pazartesi
Yeni Şafak
Entelektüelin hurafesinden korkulur
Entelektüelin hurafesinden korkulur

Türkiye gibi 'makyaj tipi modernleşme' sancısı çeken toplumlarda ilânihaye devam eden sorunların başında kavram despotizmi vardır. Ne kelimelerde ne kavramlarda ortak bir hissin, -hadi entelektüellerin seveceği bir tabirle söyleyelim- kolektif bir tarih bilincinin esamesi bile okunmaz. Siz bir kelimeye, kavrama yaslanarak bir duruşu, bir hissiyatı anlatmaya çalışırsınız ama karşınızdaki kişinin o kelimeden, kavramdan anladığı ile sizin anlatmak istediğiniz arasında dağları bile gölgede bırakacak uzaklıklar vardır. Türkiye üzerine bahis oynayanlar da çok iyi bilirler ki, bu ülkenin evlatları cephede kaybetmedikleri mevzileri atalarından miras kelimelerde ve kavramlarda kaybettiler. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bâtılın rengine bürünmüş bir 'dil'le işgâl edilmiş zihinlerimiz, özgürlük, ifade hürriyeti, analitik düşünce vb. dolmaları nasıl arzu edersek öyle yutabileceğimiz türden bir özgürleşme masalıyla meşgul. Meşgul kelimesinin işgal kelimesinden geldiğini düşünürsek başka da bir ölme biçimi yok sanırım bizim için.

DAHA ZARARLI BİR HURAFE

İbrahim Paşalı, 'Entelektüellerin Hurafeleri'nde başka bir ölme biçimi sunuyor bize. Ölümün bir mümine en güzel yakışacak veçhelerini sunuyor. Böylesi bir ölümün talebesi olma adına hem tarihle hem güncelle hesaplaşıyor. Ölme biçimi deyince ürkmeyin sakın, çünkü insan her vicdanî hesaplaşmasında ölümün tadını alamıyorsa henüz doğamamış demektir. İrfan geleneğimiz sadece henüz hayatta iken ölebilenlerin, hakiki doğumu ve elbette hakikate doğru olan doğumu yaşayabileceklerini söyler. Tefekkür-ü mevt. Dipnotsuz konuşamayan entelektüellerimiz bu kelimeyi daha önce hiç duymuş mudur bilmiyorum ama eskiler bireysel hesaplaşma nevinden şeylerle bunalım, stres ve sıkıntı sarmalında heder olmamışlarsa bilin ki bunu 'tefekkür-ü mevt'e borçludurlar. Bir 'eski zamanlar güzellemesi' olarak almayın lütfen bu söylediklerimi, sadece hakikate cılız da olsa tanıklık etme mesuliyeti. Bu mesuliyetin izini sürmek için Entelektüellerin Hurafeleri'ne göz atmakta fayda var.

HER İNSAN KENDİ VİCDANININ PAPAZIDIR

İbrahim Paşalı, 'Entelektüellerin hurafeleri, halkın hurafelerinden daha zararlıdır' diyor. Çünkü aklın manastırında üretilen yeni bir dindir bilim. Bilimin hurafeleri ise Paşalı'nın ifadeleriyle söylersek kitapların içinde, gazetelerin manşetlerinde ve mürekkebin karanlığında saklanır. Entelektüel de tıpkı bilim gibi aklın manastırlarında üretilen, seri no'ları, misyonları ve elbette vizyonlarıyla özenle ambalajlanıp 'piyasa'ya sürülen yeni nesil kurtarıcılardır. Onlar her şeyden önce aydındır, ki Türk Dil Kurumu da 'entelektüel' kelimesine karşılık olarak 'aydın' kelimesini verir. Onlar her şeyden önce uzmandır, o yüzden onların zihni bir başka çalışır. Bu modeller aklın torna tezgâhlarında çünkü çok özel bir uğraşla üretilmişlerdir. Bu yüzden yeni dinin papazları olmayı da en çok onlar hak eder. Ansiklopedi yazarlarıyla başlayan o meşhur 'itiraflarım' serilerinin başka hangi sâikle dolaşıma sokulduğunu bilmem söylemeye gerek var mı? Papazlara günahlarını anlatan eski insan yerini işte bu yeni insana bırakmıştır. Çünkü her insan artık kendi vicdanının papazıdır.

YENİ NESİL BİLİM PAPAZLARI

Biz entelektüel deyince tam da bu yeni nesil bilim papazlarını anlıyoruz. Anlamalıyız, diyerek tam da yazının başında bahsettiğimiz 'despotizme' meyletmeyelim. Biz entelektüel deyince tesettürün bile kıblesini Paris modaevlerinde arayan estetik baronlarını anlıyoruz. Biz entelektüel deyince kavram tansiyonumuz yükseliyor, en iyisi demeyelim. Demeyelim de 'intellect'in pençesindeki hurafeleri ne yapacağız? Hadi diyelim ki, artık bastonla ancak yürüyebilen takati de gücü de tükenmiş yaşlanmış hurafelerimizle yaşamaya alıştık, peki bu 'makyaj tipi modernleşme'nin hurafeleriyle nasıl başa çıkacağız? Bir önceki gün öğrendiklerimizin ertesi sabah uyandığımızda hükmünün, geçerliliğinin kalmadığı bir dünyada bizi yok ola ola varolmaktan kim kurtaracak? Egzistansiyalist bir buhran yaşayan mümin zihinlerimize kim kelime-i şehadet getirtecek?Sorular bitmez. Cevapların kimliğini soruların cinsiyeti belirler. Soruların cinsiyeti mi olur diyorsanız, evet olur hem de bal gibi olur. 'Kadınlaşan bir dünyada erkek seslere ihtiyaç var' diye feryad eden Fethi Gemuhluoğlu'nu işte bu yüzden daha çok önemsemeliyiz. 'Devrim yeryüzüne yalın bir bakıştır' diyen Nuri Pakdil, doğru sorular için dosdoğru bir adrestir. 'Makyaj tipi modernleşme'nin zokalarını farklı usul ve tekniklerle yutma biçimlerini özgürlük zanneden insana 'Ey özgürlük, senin adın İslam'dır!' diye seslenen Aliya İzzetbegoviç bizim için bir vicdan pusulasıdır. Sorular bitmez. Şayet cevaplarımızın kimliğinin alameti farikasının mümince olmasını diliyorsak doğru soruların talibi olmayı göze almakla mükellefiz. Çünkü insanın imtihanı gerçekle, gerçeğin sürekli değişen dogmalarıyla değil ezelî ve ebedî tek değişmez olan hakikat iledir. Ne şu ne bu, hakikat bu dünyadaki tek varoluş gerekçemizdir.

Entelektüellerin Hurafeleri doğru sorular için önemli bir kılavuz. Dindarlık, muhafazakârlık, modernlik, Alevilik meselelerinde Paşalı'nın tespitleri sizi bugüne dek bildiklerinizi yeniden gözden geçirmeye sevk edecek. Bütün yazıların özelinde ve merkezinde Paşalı'nın üzerinde binbir özen ve ihtiram gösterdiği insan var. Ahsen-i takvim ile belhüm adal arasındaki sarkaçta gidip gelen insan fotoğrafları var. Kimi pozlar fiyakalı, değişik güzel; kimi pozlar salaş ve sakil… Tam da kitabın 'kafa kağıdı'nda yazdığı gibi; 'Entelektüellerin Hurafeleri; yolda olanların, yolunu şaşıranların, yerinde sayanların, ileri-geri konuşanların veya susanların – yolculuk boyunca – elden düşüremeyeceği bir kitap…' Siz siz olun makyajlara ve maskelere aldanmayın. Modern dünyanın papazları olan entelektüellere ise asla yüz vermeyin. Eğer siz de benim gibi 'Newton'un canı cehenneme! Yer çekimi yoktur, yâr çekimi vardır' diyenlerdenseniz Entelektüellerin Hurafeleri tam da size göre. Sadece sizin okumanız için yazılmış mektuplar kıvamında sahih, sahici ve samimi. İbrahim Paşalı, herkesin içinden gelerek konuştuğunu söylediği bir çağda içine giderek tam da orada iç'eride ve iç'eriden bir dille konuşuyor. Bu dille hemhal olmak gerek.

Kitabın Künyesi:

Entelektüellerin Hurafeleri

İbrahim Paşalı

Profil Yayınları

Nisan 2013

212 sayfa

11 yıl önce