|

Faşizm yenilebilir

Yusuf ve Kardeşleri'ndeki genç karakter Yusuf, hayal peşinde koşan biri iken, sorumluluğunun bilincinde bir devlet adamı hâline gelir. Thomas Mann, bu tiplemesiyle ilk kez mahvolmaya mahkûm olmayıp gelecek için umut veren bir karakteri anlatır. Yazar bu yapıtıyla kendi politik gelişmesini ima ederek faşizmin yenilebileceğine ilişkin umutlarını dile getirir.

00:00 - 1/11/2006 Çarşamba
Güncelleme: 17:19 - 10/11/2006 Cuma
Yeni Şafak
Faşizm yenilebilir
Faşizm yenilebilir

20. Yüzyıl'ın en önemli Alman yazarlarından olan Thomas Mann ilk büyük eserini 1901'de yazmıştır: Buddenbrook Ailesi. Zengin bir burjuva ailesinin düşüşünü dile getiren bu destansı roman Mann'a büyük bir ün sağladı. Kitapta Lübeck'li bir tüccar ailesinin çöküşünü dört nesil boyunca anlatır. Burjuvazinin, çalışkanlık, tutumluluk ve görev bilinci gibi değerleri, kötü alışkanlıklar, lüks, avarelik, hastalık ve ölüm yardımıyla yıkılmaktadır. Mann'ın ikinci başarısı, altı öykü içeren Tristan derlemesi (1903) çerçevesinde çıkan Tonio Kroger adlı öyküsüdür. Tonio Kröger'de sanatla burjuva hayat arasındaki zıtlık yansıtılmaktadır. Mann, 1912'de soysuzlaşmış yaşam tarzı yüzünden mahva sürüklenen bir sanatçının öyküsünü anlatan Der Tod in Venedik'i (Venedik'te Ölüm) yazdı. Tadzio adlı delikanlıya karşı duyduğu aşk sanatçının Venedik'te ölmesiyle son bulur. Büyülü Dağ'da bir uygarlığın tümüyle çöküşünü, Doktor Faustus'ta son savaştan yıkıntı halinde çıkan Almanya'yı anlatır. Mann bu romanında Nazi dönemiyle ilgili düşüncelerini açıklar. Mann, 1933'te konusu açısından İncil'deki örneğine dayanan Joseph und seine Brüder (Yusuf ve Kardeşleri) adlı roman dörtlemesinin birinci cildini çıkardı. Yusuf hayal peşinde koşan bir genç iken, sorumluluğunun bilincinde bir devlet adamı hâline gelir. Mann bu tiplemesiyle ilk kez mahvolmaya mahkûm olmayıp gelecek için umut veren bir karakteri anlatır. Yazar bu yapıtıyla kendi politik gelişmesini ima ederek faşizmin yenilebileceğine ilişkin umutlarını dile getirir. Thomas Mann, Yusuf ile Kardeşleri adlı yapıtlarında insan düşüncesini ve özgürlüğünü boğan güçlere karşı dolaylı bir savaş açmıştır. Kişisel özgürlük ve siyasi tiranlık hakkındaki hikâye İncil'in başlangıç bölümünün 12.-50. ayetleri üzerine kurulmuştur. İlk cilt Yakup'un hikayesini anlatır ve ana karakter olarak Yusuf'u sahneye çıkarır. Yusuf, Mısır'a köle olarak satılmıştır. Efendi Potiphar'ın kendisine sunduklarını reddederek düşmanlığını kazanır. Yusuf, giderek bir bilgeye dönüşür ve halkının kurtarıcısı olur. Bu romanın yazılış sürecinde Almanya'da siyasi iktidar Nazilere geçmiştir.


MİTİN RUHUNA DAVET

Thomas Mann'ın kendi otobiyografisini yazarken söylediği gibi, Yusuf ve Kardeşleri onun yazarlık serüveni içinde gerek biçimsel gerekse tematik yönden önemli farklılık arzeder. Bu romanı planlarken amacı, burjuva bireyinin sorunlu dünyasından, geçmişin "mitolojik" evrenine girmeyi başarmaktır. Bunu kutsal metinlerdeki bir kıssadan (Biblical story) hareketle yapmayı dener. Mann, Doktor Faustus'u yazdığında Alman ruhunun derinliklerine inmişti. Bu kez Tanrı'nın seçilmiş insanlarının nezdinde tüm insanoğlunun aşkın ve içkin kozmosunda dolaşıyor. Kitabın yazım aşamasında Mann'ın 1930'daki Filistin ve Mısır'a bir yolculuk yaptığı biliniyor. Onun bu ünlü dörtlemesi, modern okur için fiziksel olmasa da yarattığı mitik atmosferle, farklı bir seyahatin kapılarını aralıyor. Yer yer yüzlerce sayfa süren aşkın bir lirisizm insanı alıp götürse de, karakterlere geleneksel anlatılarda alışık olmadığımız derin insan nitelikleri kazandırılmış. Bu sayede mitik ve basma kalıp insan tiplemesi, modern okurun aşina olduğu bir duygudaşlık boyutu yakalıyor. Ama sakın Mann'ın karakterlerinin modern handikapların çerçevesine sıkışıp kalmış, klişe bir bunalım, yanlızlık ve parçalanmışlıkla malül yitik tipler olduğu sanılmasın. Herşeye rağmen insanüstü bir çekinme ve saygı mesafesinden izlettiriyorlar kendilerini. Mann'ın bu uzun soluklu romanı, okur için salt bir "anlatı" deneyimi sunmakla kalmıyor, yetkin bir "anlatım" ile okuru büyülüyor. Kimilerinin Shakespeare'den bu yana yaratılmış en etkileyici dilin bu dörtlemede karşımıza çıktığını iddia etmeleri boşuna değil. Çoğu sayfanın tekrar tekrar kendini okutturuyor olması bunun bir göstergesi. Ayrıca bu sebeple, bir çok kişinin, bildik bir hikayenin bu derece tazelik ve yaratıcılıkla yeniden anlatılabilmiş olmasını, "öyküleme sanatı"nın ölmediğinin kanıtı olarak görmesi bundan. Felsefi bir derinlik ve dil güzelliğinin birbirlerinin ayaklarına hiç basmadan dans ettikleri bu şaheser sizi, bir eleştirmenin tabiriyle, "mitin ruhu"na ve "ruhun miti"ne davet ediyor.


Yusuf ve Kardeşleri

Thomas Mann

Hece Yayınları, 400 sayfa


Yusuf ve Kardeşleri

Thomas Mann

Hece Yayınları, 296 sayfa

17 yıl önce