|

Feminist hareket ne ölçüde tutarlı

Judith Butler "Cinsiyet Belası: Feminizm ve Kimliğin Altüst Edilmesi" adlı kitabında, dile ve kültüre yerleşen bilindik cinsiyet kavramını sorgulayıp yeniden anlamlandırıyor.

Halime Biray
00:00 - 9/07/2008 Çarşamba
Güncelleme: 00:15 - 9/07/2008 Çarşamba
Yeni Şafak
Feminist hareket ne ölçüde tutarlı
Feminist hareket ne ölçüde tutarlı

Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley'de Retorik ve Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü'nde profesör olan Judith Butler'ın, ilk baskısı 1990'da yapılan "Gender Trouble" kitabı, Metis Kitap tarafından Türkçeye çevrildi. Feminizm ve Kimliğin Altüst Edilmesi" altbaşlığını taşıyan kitapta Butler, dile ve kültüre yerleşen klasik cinsiyet kavramını alt-üst etmenin önemine vurgu yapıyor. Butler, kitabında toplumsal cinsiyetin sınırlarına ve yerleşmiş standartlara uygunluğuna dair birtakım sanılara dayanan, toplumsal cinsiyetin anlamını erilliğe ve dişilliğe dair basmakalıp fikirlerle sınırlı tutan görüşlere itiraz getirmeye çalıştığını dile getiriyor. Feminizmin belli toplumsal cinsiyet ifadelerini idealleştirip yeni hiyerarşi ve dışlama biçimleri üretmemeye dikkat etmesi gerektiği görüşünde olduğunu ifade eden Butler, kimi toplumsal cinsiyetli ifadelerin yanlış addedilmesini, diğerlerinin ise doğru sayılmasını şart koşan hakikat rejimlerine karşı çıkıyor. Amacının model teşkil edecek yeni bir toplumsal cinsiyetli yaşam tarzının reçetesini vermek olmadığını ifade eden yazar, toplumsal cinsiyet için bir imkân sahası yaratmayı hedeflediğini söylüyor. Toplumsal cinsiyetin "normatif" biçimlerine karşı çıkarken, bir yandan da toplumsal cinsiyetli dünyanın nasıl bir yer olması gerektiğine dair belli bir normatif görüş edinmenin sakıncaları üzerinde duruyor: “Yine de bu metindeki olumlu normatif görüşün "toplumsal cinsiyeti söylediğim şekilde altüst ederseniz hayat güzel olur" minvalinde bir kural biçimini almadığını ve alamayacağını ifade etmek isterim.” Toplumsal cinsiyetin şu veya bu biçimde görünüm kazanması, ardından görünene dayanarak bu görünümlere dair normatif bir yargıya varılmasına karşı çıkan Butler, toplumsal cinsiyetin görünüm alanını ve koşullarını tartışmaya açıyor. Yazar, asıl derdinin şu tip sorular etrafında döndüğünü ifade ediyor: “İdrak edilebilir bir hayat teşkil eden nedir, etmeyen nedir? Normatif toplumsal cinsiyete ve cinselliğe dair sanılar neyin "insani" ve "yaşanabilir" sayılacağını nasıl önceden belirler? Bir diğer deyişle normatif toplumsal cinsiyet sanıları insani olana ilişkin betimleme sahasının sınırlarını nasıl belirler? Sınır belirleyici iktidarı ne yolla görebilir ve ne yolla dönüştürebiliriz?” Butler'ın toplumsal cinsiyetle ilgili yaptığı saptamalar da çok çarpıcı: “Cinsiyetler arası eşitsizlik kişinin niteliği olarak durağanlaştırıldığında toplumsal cinsiyet biçimini alır; kişiler arasında bir ilişki olarak hareket ederken ise cinsellik biçimini alır. Toplumsal cinsiyet, erkekler ile kadınlar arasındaki eşitsizliğin cinselleştirilmesinin katılaşmış halidir.”

CİNSİYET

ÜZERİNE DÜŞÜNMEK


Butler, azınlık konumundaki toplumsal cinsiyetli ve cinsel pratikleri gayrimeşru kılmak için bir hakikat söyleminin gücünden yararlanmaya yönelik tüm çabalara balta vurmayı amaçladığını ifade ediyor. Butler, tüm farklı cinsel pratiklerin hoşgörülmesi veya methedilmesinin yalnış olduğuna da vurgu yapıyor. Yazar ayrıca, kitapta yer alan metinlerde 'kadın' ve 'feminist biz' kategorilerinde öznelliğe sahip olmanın ne anlama geldiğini sorguluyor. Butler, feminist düşünce ve hareketin temeli olarak görülen "kadın" kimliğinin hangi varsayımlarla mümkün olduğu ve ne ölçüde tutarlı ve istikrarlı olduğu soruları üzerinden feminizmi de mercek altına alıyor. n

16 yıl önce