|

Filistin'in dününü gör ki yarınını anla

Bir insan hakları aktivisti olan Frank Barat, Noam Chomsky ile Ilan Pappé'yi Yaşamla Ölüm Arasında Gazze: Dünden Bugüne Filistin Sorunu kitabı için bir araya getirdi

Abdullah Arı
00:00 - 14/12/2011 Çarşamba
Güncelleme: 21:40 - 13/12/2011 Salı
Yeni Şafak
Filistin'in dününü gör ki yarınını anla
Filistin'in dününü gör ki yarınını anla

Filistin sorunu öteden beri Türkiye halkının gündemindedir. Fakat Filistin sorununa yönelik ilginin dönemsel olarak artıp azaldığını söylemek yanlış olmaz. En azından toplumun bu konudaki duyarlığının genellikle diri olduğunu, fakat okur-yazar kesimin sorun hakkında her zaman derinlemesine bilgi sahibi olmadığını söyleyebiliriz. Üstelik Filistin sorunu kısa denebilecek sürelerde kayda değer değişiklikler gösteren unsurlar barındırıyor. Başlıca direniş gücü olarak Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) yerini İslami Hamas hareketi alıyor, Gazze Şeridi direnişin odağına dönüşüyor; derken Gazze'ye dönük insanlık dışı bir abluka başlıyor… Yani eğer hükümetlerin politikalarını etkileyecek temel bilgilere sahip olmak istiyorsak, sürekli izlenmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor.

Gazze'nin durumu ve genel olarak Filistin sorunu, Türkiye'nin gündemine son olarak Mavi Marmara olayıyla yerleşti. Mavi Marmara'nın dahil olduğu insani yardım filosunun ablukayı kırma girişimi karşısında İsrail'in giriştiği katliam, Türkiye'de her kesimde büyük nefret uyandırdı. Bununla birlikte, yurttaşlarımızın uğradığı bu zalimane tutuma Filistinliler her Allah'ın günü maruz kalıyorlardı. Öyleyse sorunun temeli ve son dönemde geldiği aşama neydi? Niçin İsrail devleti, Gazzelilere temel ihtiyaç maddelerini dahi kapsayan bir abluka uyguluyordu? Filistin sorununun çözümü yakın mıydı, yoksa kat edilmesi gereken daha çok aşama mı vardı?

Resmi tarih ters yüz

BGST Yayınları'ndan çıkan Yaşamla Ölüm Arasında Gazze: Dünden Bugüne Filistin Sorunu bu boşluğu oldurmaya aday kitaplardan biri. Aynı zamanda bir insan hakları aktivisti olan kitabın editörü Frank Barat, konu hakkında son derece bilgili iki önemli şahsiyeti, Noam Chomsky ile Ilan Pappé'yi bir araya getiriyor. Chomsky'yi tanıtmaya gerek yok sanırım. Ilan Pappé, kitapları Türkiye'de de ilgi görmeye başlayan İsrailli muhalif bir tarihçi. İsrail resmi tarihini ters yüz etmekle meşgul "yeni tarihçiler" kuşağının bir üyesi. İsrail'de barış için mücadele ediyor. Vatan haini damgası yemek üzereyken ülkesini terk etmek zorunda kalıyor.

Tüm vahşileri imha edin

Bana göre Chomsky'nin kitaptaki en önemli makalesi, "'Tüm Vahşileri İmha Edin': Gazze 2009" başlıklı makale. Chomsky, âdeta bir dedektif titizliğiyle Gazze saldırısı öncesinde ABD ve İsrail'in yaptığı planlamanın izini sürüyor. Chomsky'nin ulaştığı sonuç şöyle: Amerika'yla yakın ilişki içindeki El Fetih'in kontrolünde olan Batı Şeria'da direniş büyük ölçüde denetim altına alınıyor. Bu nedenle Gazze Şeridi özel bir önem kazanıyor. Ocak 2006'da Gazze'deki seçimleri kimin kazanacağı ABD-İsrail açısından son derece hayati bir mesele halini alıyor. El Fetih'e sunulan bütün dış desteğe rağmen seçimleri Hamas kazanıyor. El Fetih'in Hamas'a karşı, ABD-İsrail sponsorluğunda düzenlediği başarısız bir darbe girişiminden sonra ABD-İsrail, maalesef hâlâ dünyanın pek çok ülkesinde uygulanan bir politikada karar kılıyor: Gazze halkı seçim fırsatını iyi kullanamadı ve "yanlış tarafı", yani Hamas'ı iktidara getirdi. Öyleyse bu tercihten vazgeçene kadar Gazzelileri doğduğuna pişman etmek lazım. İşte Mavi Marmara'nın delmeye çalıştığı, birçok temel ihtiyaç maddesine dahi giriş izni verilmeyen Gazze ablukası böylelikle gündeme geliyor. 2008-2009 kışında İsrail'in, "terörist Hamas örgütü"nden çok halkın direncini kırmak üzere düzenlediği "Dökme Kurşun" operasyonu ise, halkı cezalandırma politikasının doruk noktasını teşkil ediyor. Özellikle Gazze'de sokakların en kalabalık olduğu, çocukların okuldan çıktığı saatlere denk getirilen, birkaç dakika içinde iki yüz kişinin can verdiği İsrail uçaklarının ilk saldırısından sonra, New York Times'ta yayımlanan görüş yazılarında işte bu politika yankılanıyor: "Umarız Gazze halkı verilen mesajı almıştır."

Kırk yıl oldu ilerleme yok

Ilan Pappé'nin kitaptaki makaleleri ise, Filistin sorununa tarihsel bir derinlik kazandırması bakımından son derece bilgilendirici. Filistin-İsrail sorunu gerçekte nedir? Çoğumuz ana-akım medyadan "öğrendiklerimiz"den, sorunun esas olarak 1967 Savaşı'yla İsrail'in Batı Şeria ve Gazze'yi işgal etmesinden kaynaklandığını, İsrail'in bu topraklardan çekilmesinin ardından bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla ihtilafın çözüleceğini düşünürüz. Aslında bu tamamen yanlış bir düşünce sayılmaz. Ancak sorunun kapsamını böyle tarif ettiğimizde şu soruyu yanıtlamakta zorluk çekiyoruz: O halde niçin kırk yılı aşkın süredir en ufak bir ilerleme kaydedilemiyor?

Bir tarih profesörü olan Pappé, sorunu daha geriye, 1948'de İsrail'in kuruluşuna götürüyor. Filistinlilerin Nakbah (felaket) olarak adlandırdığı bu tarihsel dönemeçte 700 bin Filistinli topraklarından sürülüyor. Dolayısıyla İsrail devleti, 1948'de büyük çaplı bir etnik temizliğin üzerinde yükseliyor. Başından beri sömürgeci bir ideoloji olan siyonizm bununla da kalmıyor ve sürekli Filistinlilerin topraklarını ellerinden almak, Filistin nüfusunu dışarıyla kapalı küçük kantonlar halinde bölmek, su kaynakları gibi değerli kaynakları ele geçirmek, eğer direnenler olursa Gazze'de olduğu yığınsal açık hava hapishaneleri kurmak için çabalıyor. Dolayısıyla, Pappé, sorunun çözümü için öncelikle İsrail'in etnik temizlik üzerine kurulmuş bir devlet, siyonizmin ise sömürgeci bir ideloji olduğunun kabul edilmesinin gerekli olduğunu düşünüyor. Pappé'ye göre, Filistinlilere eşit haklara sahip yurttaşlar olarak tek bir federal devlet yapısı içinde İsraillilerle birlikte yaşama hakkı tanınmadıkça, Oslo süreci benzeri sahte barış süreçleri birbirini izleyecek, fakat Filistinlilerin çilesi hiç bitmeyecek.


12 yıl önce