|

GOG

Dünya tersinden bakılınca daha düz görünüyor. Giovanni Papini'nin ilk cildini 1931, ikincisini ise 1951 yılında yayınladığı ve başyapıtı olarak anılan romanı 'Gog' İş Bankası Kültür Yayınları'ndan tek kitap halinde basıldı.

00:00 - 6/09/2006 Wednesday
Güncelleme: 22:24 - 19/09/2006 Tuesday
Yeni Şafak
GOG
GOG

Giovanni Papini'nin ilk cildini 1931, ikincisini ise 1951 yılında yayınladığı ve başyapıtı olarak anılan romanı 'Gog' İş Bankası Kültür Yayınları'ndan tek kitap halinde basıldı. Ülkemizde daha önce iki defa basılmış olan kitabın İş Bankası Yayınları tarafından ilk basımı 1958 yılında yapılmıştı. Gogol'ün “Bir Delinin Güncesi” ile benzerlik gösteren kitabında Papini yarı yerli ve cahil Gog'un başından geçen birbirinden ilginç olayları kendi ağzından aktarıyor. Romanın kahramanı, yarı yerli, yarı beyaz ırktan gelen Goggins, herkesin seslendiği biçimde Gog, onaltı yaşındayken doğduğu Hawai adalarından ayrılarak Amerika'ya gelir. İş dünyasından elini eteğini çektiğinde edinmiş olduğu muazzam bir servet vardır ve bunu Dünyayı gezmek ve genel geçer kurallar gözönünde bulundurulduğunda çılgınlık olarak adlandırılabilecek pek çok şey yapmak için kullanır. Paranın gücü ile önünde bütün kapılar açılan ve bu sayede pek çok ünlü ile tanışabilen Gog, bu süreç içinde aykırı düşünce meraklıları, yeni teori bulucuları, manyak aydınlar, serbest dolaşan deliler, hayasız katiller, saf hayalperestlerle karşılaşır.


İLK POPÜLER KÜLTÜR ELEŞTİRİSİ

Giovanni Papini'nin Gog'unu, temel bir popüler kültür eleştirisi olarak değerlendirebiliriz. Gog, kıvrak bir zekayla oluşturulan fantastik anı tarzında bir roman. Papini, tüm olayları tersten okuyarak, bazen Picasso'nun ağzından "soyut resmin, anlaşılmadıkça değerli sanılan bir şey olduğunu", bazen Gog'un ağzından klasiklerin anlamsız, saçma ve çılgın şeyler olduğunu söyletiyor. Bazen de insanların derilerinin renklerini değiştirip, sütten beyaz nehirler, kömür tozundan siyah tepeler yapıyor. Tekdüze olan herşeye, kabul görmüş olan herşeye karşı adeta savaş açmış olan Gog, zenginliğinin de yardımıyla değer yargılarını alt üst ediyor. Gog'un tüm maceralarından sonra ulaştığı sonuç "tek ihtiyacın bir lokma ekmek, kaçınılmaz sonun da ölüm olduğu". Papini, tek düzeliği ve herşeyi olduğu gibi kabul etmeyi reddederken, bunu ancak deliliğin sınırındaki Gog gibi bir karakterle yapabilirdi. Çünkü hepimiz sosyal hayata önkabullerle gireriz. Bunun aksini bile düşünmeyiz ve düşünenler de, bizim için akıl sağlığı yerinde olmayan kişilerdir.


ÜNLÜ SİMALARIN İTİRAFLARI

Gog, birebir görüştüğü ünlülerin ağzından hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığı, hatta basit ve saçma olduğuna dair itiraflar alır. Örneğin Einstein'la yaptığı konuşmada, Einstein bütün ilimlerin Fizikte birleştiği ve Fiziğin de tek bir formüle indirgenebileceğini bunun da "bir şey kımıldanıyor" olduğunu söyler. Edison'a göre keşifleri elektrikli oyuncaklardan başka bir şey değildir. "Ömrümün sonlarına geldiğim şu günlerde fark ediyorum ki, hayatımı hiç de önemli şeylere ayırmamışım." der. Picasso'ya göre sanat can çekişmektedir, kendisi de "eseri ne kadar az anlarsa o kadar hayran kalan bir topluluğu", hemcinslerinin aptallığını elinden geldiği kadar sömürmüş bir oyuncudur. Hitler, bulunduğu konumdan nefret ettiğini, kendisinin asıl düşüncesinin "Herkes için tam özgürlük" olduğunu, fakat gelişmemiş insan tabiatının ancak diktatörlükte rahat ettiğini söyler. Freud, büyük bir edebiyat aşığı iken, ekonomik şartlar nedeniyle edebiyatçı olamadığını; bu arzusunu tatmin için psikiatriyi edebiyat haline getirdiğini söyler. "Görünüşte doktor rolü oynayarak edebiyatçı kalmak suretiyle, talihimi yendim ve hayal ettiğim şeye ulaştım" der.

18 years ago