|

Hak-batıl mücalesinde bir Hind

Muhammed Münir Gadban'ın kaleme aldığı Mekke'deki Kor Parçası, Hz. Hamza'nın ciğerlerini çiğneyen Hind'in, Müslümanlara örnek dönüşüm hikâyesini roman tadında aktarıyor.

Aysel Yaşa
00:00 - 16/04/2014 Çarşamba
Güncelleme: 14:53 - 16/04/2014 Çarşamba
Yeni Şafak
Hak-batıl mücalesinde bir Hind
Hak-batıl mücalesinde bir Hind

Allah, emanetini almak için elçisini gönderdiği vakit, Hind bir kısmı cahiliyede, bir kısmı Müslümanlıkta geçmiş, fakat tümü maceralarla dolu bir geçmişi arkada bırakarak Rabbinin çağrısına icabet etti. Hint, kadınlık tarihinde belagati, fesahati, söz bilirliği, taşı gediğine koyma kabiliyeti ve üstün tecrübeleriyle müstesna bir yer işgal etmişti. Fakat biz onu çok fazla tanıyamadık. Azılı müşriklerden Utbe bin Rebia'nın kızı, Ebu Sufyan'ın karısı, Muaviye'nin anası, Mekke fethedilene kadar Kuran'a sırt çeviren, cahili sistemin yetiştirdiği bir kadından daha fazlasını bilmedik. Suriyeli yazar Münir Muhammed Gadban'ın kaleme aldığı Mekke'deki Kor Parçası, içerdiği sayısız dersle, Hint'in hayatına yakından bakıyor. Geçtiğimiz ay Erkam Yayınları tarafından basılan kitabın çevirisinde Ali Hüsrevoğlu imzası bulunuyor.

Cahiliye devrinde ve sonrasında Hint denince belki de hepimizin yüreğine işleyen Hz. Hamza gelir. Ciğerlerinin çiğnemekle tatmin olmayan Hind'le, Allah yolunda cihad gayesiyle savaşan Hind arasında dağlar kadar fark vardır. Kitapta işte bu değişim ve dönüşüm süreci, İslam'la yakınlaşma, Efendimiz'in duasına mazhar oluşu süreci katmanlı bir zaman tünelinde aktarılıyor. Mekke Fethi'nden sonra Rasûlullah'ın ve ordusunun yaşattığı huşû manzarasını evinin penceresinden -kendini alamayarak seyrederken ürperen Hind, sonra Rasûlullah'ın huzuruna giderek Müslüman olmuştur. Böylece yeniden yaratılan Hind'in bundan sonra tek gayesi, İslâm'a hizmet etmek ve Allah'ın düşmanlarına karşı savaşmak olmuştur. Hind'in hayatı, tarih boyunca süren hak-batıl mücadelesinde önemli bir yerde duruyor. Yazar, işte bu öneme atıfta bulunarak, güzel bir imana dönüş öyküsünü roman tadında aktarıyor.

O'NA İTAATLE YEŞERDİ

Hayata Başlayış, Mutlu Evlilik, Yeni Bir Çağrı, Hamza, Karanlıklardan Aydınlıklara Doğru, İman, Muaviye, Hac, Cihad ve Hayata Veda gibi bölümlerde, Hind'in yaşamından yola çıkarak, Allah'ı anmakla ve O'na itaatle yeşeren bir ömrün özeti sunuluyor. Kitapta, İslamiyet'e geçtikten sonra yani Mekke'nin fethiyle Hac yapan Hint'in hissettikleri şu cümlelerle aktarılıyor: 'Rasulullah (sas) Arafat'ta büyük hutbesini irad ettiler. Bu hutbeyi Hind de can kulağıyla dinledi. Rasulullah'tan işittikleri arasında kalbini en çok yaralayan şu söz olmuştu: 'Belki bu seneden sonra sizleri bir daha göremem.' Acaba Rasulullah dünyadan gideceğini mi haber vermek istiyor? Hind, bir düşünceden sonra Allah'ın kendisini daha Rasulullah hayattayken İslam'a kavuşturup, tevbe kapısını açtığına bütün samimiyetiyle şükretti. Arafat'ta bütün günahlar hatırlanır. Hind burada bütün ömrü boyunca işlediği günahların en büyüğünü hatırladı: Hamza'nın ciğerleri…'

VAHŞİ'DEN DE VAHŞİ

İlâhî vahiyle aydınlanmayan ne olursa olsun, bugün uydurulmaya, yarın bozulup değiştirilmeye mahkûmdur. Böyle toplumlarda insan, deneme tahtası gibidir. Bu sebeple kendisiyle her gün bir başka şekilde karşılaşan insan, kendisine saygıyı yitirmiş, başkalarına da değer vermez hâle gelir. Bu uçurum, bir başka yönden bakıldığında; kendilerini yaratan Allah'ın koyduğu ebedî nizamdan başkalarına teslim olanların acı sonu gibidir. Kitaba konu olan Hind de, kocasını daima kötüye teşvik etmiş, kafasına uymayan her şeyi reddetmiş, iliklerine kadar kin, kibir, gurur ve hasetle dolu bir yırtıcıdan yahut bir kuduz müptelâsından farkı olmayan bir insanken, İslamiyet'le tanışmıştır. Kitaptan anladığımız kadarıyla, Müslüman olduktan sonra kıldığı iki rekât namazda duyduğu huzuru, yıllar boyunca hiçbir şeyden duymamıştır Hind. bu da aslında en büyük gerçeği fısıldamaktadır bize: 'En mutlu insan, Allah'a en yakın insandır.' İslâm öncesi ve sonrası toplum hayatının çok yönlü bir tetkîkinin ürünü olan eserde, bir sahâbînin hayatı, bütün devreleriyle ve şahsiyetinin bütün yönleriyle, okuyucuların da anlayış seviyeleri gözetilerek ele alınmış. Bilindiği gibi meşhur ve büyük sahâbîler dışında bu alanda yapılan çok fazla çalışma yok.

HZ. PEYGAMBER'İN SABRI DA AKTARILIYOR

Hind'i tüm insani halleriyle anlatan ve tevbe kapısının her daim açık olduğunun bir kez daha altını çizen kitap, aynı zamanda Hz. Peygamber'in sabrının ve tahammülünün, denizler kadar engin müsamahasının anlaşılmasına da yardımcı oluyor. Kitabın önsözüne düşülen not, tüm amacı özetler nitelikte: 'Bugün Müslüman toplumların maruz kaldığı illetlerden biri, 'insan harcama' kanserinin sanat veya meziyet hâline gelmiş olmasıdır. Böyle toplulukların bugün başlayıp yarın başaracakları hiçbir iş yoktur. Başarı, Allah'ın emrine, Rasûlullah'ın sünnetine sahâbî mantığıyla itaat etmeye ve İslâm'ı hayat nizamı olarak kabul etmeğe bağlıdır. Yüce Rabbimizden, Sevgili Peygamberimiz hürmetine, içimizde sahâbî kardeşliği ruhunu yeniden canlandırmasını diliyor, sünnet-i seniyyesi ve yüksek ahlâkıyla Rasûlullah'ı içimizde yaşatmaya bizleri muvaffak kılmasını istiyoruz. Başarıya ulaştıran ancak Allah'tır.'

Kitabın künyesi:

Münir Gadban

Mekke'deki Kor Parçası

Erkam Yayınları

2014

336 sayfa

10 yıl önce