|

Hayal aynasından aşkı okumak

Arif Dülger Hayal Aynası kitabıyla okuyucusunu selamlıyor. 80 kuşağının önemli şairlerinden biri olan Dülger kendi hayal aynasına yansıttıklarını lafı döndürmeden şiire aktarıyor

Suavi Kemal Yazgıç
00:00 - 19/12/2012 Çarşamba
Güncelleme: 16:59 - 19/12/2012 Çarşamba
Yeni Şafak
Hayal aynasından aşkı okumak
Hayal aynasından aşkı okumak

Bir teoriyle, manifestoyla şiir yazmıyor Arif Dülger. Yazdıklarını "düz" yazı ile izah etme, açıklama, okuruna tüyolar, genç şairlere "yol haritaları" verme telaşında değil. Bütün bunları yapmak yanlış mı? Burada Arif Dülger''in seçiminin bu olmadığından söze başladıysam sebebi bu tercihin "eserde" de karşılığının olduğundan yola çıkmaktır. İki tercihten birini kınamak veya doğrulamak değil.

Manifestosuz bir şair Arif Dülger. Bu onun poetikasız olduğunu göstermiyor elbette. Önceki beş şiir kitabını "Meğer Aşk İmiş" isminde bir arada yayınlayan Dülger yeni şiir kitabı "Hayal Aynası"nda poetikasını safha safha, adım adım şiirleriyle ortaya koymuş. Kendi şiirini düz yazıyla izah etmeye veya şiiri için dikkat çekici bir isim bulmaya mecbur bırakmaya hakkımız olmadığını düşünüyorum. (Arif Dülger''in şiiri hakkında fikir verdiği için bu beş kitabın ismini ayrı ayrı yazmalıyım. Şiir Nöbetleri, Geçmiş Zaman Düşleri, Ses Ver Bana, Bana Aşkı Sun, Sanki Bahar. Dülger denemelerini ise Sözün Ateşi ismiyle kitaplaştırdı.)

Kısa kısa mısralarla, kimi zaman yarım nefese kadar inen ama tıknefes olmayan bir şair Arif Dülger. Sözü de söylenişi de hesaba katan, neyin dikkat çektiğine ise itibar etmeyen bir şiir mesaisi içinde görüyorum onu. An itibariyle yazılan şiire değil "kendi" şiirine, samimiyetine; gelenekten devşirdiklerine değil kendi "Hayal Aynası"nda yansıtabildiklerine yönelen bir şair o. Farklı olduğunu göstermek/ispatlamak için kalabalığa dâhil olup zamanla bir farkı kalmayan şiirlere imza atan şairlerden değil Arif Dülger. Kolay okunan, kendini kolay ele vermeyen, kolayca tüketilmeyen bir şiir onun yazdığı. Olup biten değil "oluşu" ile "yönelişi" ile dikkat çekici Dülger''in şiiri. Bu tamamlanmamışlıktan ziyade yönelmişliğe, adanmışlığa ilişkin bir şiir olmasından kaynaklanıyor. Buluşlarından ziyade arayışı ile kıymetli ve sahici Arif Dülger''in yazdıkları. Bulmak, olmak gibi "tükenmişliğin" ifadesi zira.

Doğal ama sızılı bir şiir

Hicabi Kırlangıç''ın satırlarından okursak: "1980 şiiri olarak dönemin önemli temsilcilerinden biri olan Arif Dülger''in şiiri, doğal bir akışla yatağını bulmuş bir ırmak gibi birike birike, çoğala çoğala bugünlere gelen bir şiir. İçeriden dışarıya doğal bir sızışı, kaynayışı olan bir şiirdir bu. Bu doğallık içinde de kolay okunan, okuyucuyu hemencecik kavrayan bir şiir. Kolay okunan, ruhu çabuk kavrayan bir şiir olmakla birlikte kendini kolay ele vermeyen yanları var."

Şiir ruhun arka planıdır

Bir "ben" bir "sen" var Arif Dülger''in şiirinde. Ancak bir Hayal Aynası''na baktığımızı unutmayalım ve ben ve seni iki kişiye indirgemeyelim. Söz şiirden açılınca içine bütün beşerin sığacağı iki kanatlı bir kapıdır ben ve sen. Birinci tekil şahıs olan ben ile ikinci tekil şahıs olan sen''e birinci çoğul şahıs bizden çok daha girift ve çağrışımı/ilhamı zengin bir "özne" kadrosu sığabilir. Hayatıyla yazdıkları arasında "boşluk" bırakmıyor Dülger. Otobiyografiye indirgenemez elbette bu şiir. Derdi kendini ifade etmek değildir: "Hakikat güneşine sırtımızı dönmek yerine, hikmetin mecnunu olmalıyız. Hikmet şiirin de esasıdır. Bilindiği üzere, "yitik malımızdır". Musa'nın sahip olduğu ateşi ancak, hikmetle elde edebiliriz. O Musa ki. ulu'l-azrn Peygamber: "Ateş elde etmeye gitti; öylesine bir ateş gördü ki ateşten vazgeçtı" Mevlana'nın diliyle. Günümüz Türk şiirinin ateşi düşmüştür. Harlanması lazımdır. Ve kendimize sormamız lazım Bizim, elde edip de vazgeçtiğimiz böylesi bir ateşimiz, aşkımız var mıdır? Sanırım esaslı problemimiz budur."

Şiir ruhun arka planıdır

Ayna edebiyatta çok sık kullanılır. Stendhal romanı sokakta dolaştırılan bir aynaya benzetir mesela. Hayal Aynası''nı bir "içbükey" ayna olarak görmek mümkün. İçbükey aynalar gözün gördüğünden farklı gösterirler kendine yansıyan kişioğlunu. Bu farklılığı bir çarpıtma olarak görmemek lazım. Zira Platon''un mağara istiaresinde de esirler "gördükleriyle" yetinmedikleri ölçüsünde özgürleşirler. Hayal Aynası bir şiirin içinde yer alan kelimeler indeksinden ibaret olmadığını fark edenlere tutulan bir içbükey ayna. Söz kitabın adı "Hayal Aynası"ndan açılmışken Herakleitos''un sözünü "aynı aynaya iki kere bakılmaz" diye "çarpıtmak" da mümkün. Ne de olsa aynaya bakan kişi nehirde yıkanan kişi ile aynı hızda "değişse" de ayna da nehir kadar hızlı olmasa da zamanla değişir.

Zaten Arif Dülger de kendisiyle yapılan bir söyleşide "Şoklanmış bir et yığınıdır insan günümüzde. İnsanları bu şoktan kurtarma yolunda şiir, önemli roller üstlenebilir. Şiir esasen ruhsal arka plandır, eşyanın özüne yöneliştir, bilinçaltıdır, bunların ötesinde ufuk ötesidir." diyerek şiirlerinin "esbabı mucibesi"ni de poetikasını da özetlemiş. Hayal Aynası''nda görünenler ise elbette benim gördüklerimle sınırlı değil.

Hayal Aynası

Arif Dülger

Nar Yayınları

64 sayfa

2012


11 yıl önce