|

Hayatın başlangıcı insanoğlu için hep sır kalacak

Çağdaş Doğa Düşüncesi, farklı bir çok bilim dalı ile ilişkili olmayı zorunlu kılan doğa felsefesi üzerine hazırlanmış fakat ortalama okuyucunun da merakını gıdıklayacak birçok sorunun cevabını içinde barındıran önemli bir çalışma

Saadettin Acar
00:00 - 7/02/2012 Salı
Güncelleme: 00:23 - 8/02/2012 Çarşamba
Yeni Şafak
Hayatın başlangıcı insanoğlu için hep sır kalacak
Hayatın başlangıcı insanoğlu için hep sır kalacak

Çağdaş Doğa Düşüncesi, Dr. İshak Arslan'ın doktora tezinin kitaplaştırılmış hali. Yazarın çalıştığı konu olan “Doğa Felsefesi”, farklı bir çok bilim dalı ile ilişkili olmayı zorunlu kılan, ciddi bir akademik altyapı gerektiren karmaşık bir alan olmakla birlikte, ortalama okuyucunun merakını gıdıklayacak birçok sorunun cevabını da içinde barındırıyor. Bununla beraber Arslan, kitabında, CERN deneylerinden, Evrim teorisine bazı popüler konuları da, akademik disiplinden taviz vermeden cevaplamaya ve tartışmaya çalışmış. Fakat özellikle din-bilim ilişkisi başlığı altında ortaya attığı bazı iddialar ise birçok ezberi bozmaya aday görünüyor.

Hâlen İstanbul Şehir Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmakta olan İshak Arslan, Arapça ve İngilizce bildiği ve dolayısıyla kaynaklara doğrudan ulaşabilme şansına sahip olduğu için, hem Batı dünyasının konu ile ilgili belli başlı tüm metinlerini elden geçirmiş, hem de İslam alimlerinin konu hakkındaki görüşlerini ilk elden okuma imkanı bulmuştur. Kaynaklarla direkt temas kurması Arslan'ın bu noktada söylediklerini daha da değerli ve dikkate değer kılıyor. Kültür-sanat çevreleriyle öteden beri kurduğu yakın diyalog ise, bir akademisyen titizliğinin yanına, diline bir edebiyatçı inceliği ve estetiği de kazandırmış.

Bize kitabın serüveninden söz edebilir misiniz? Ciddi bir emek mahsulü olduğunun ben şahidiyim de, bilmeyenler için, tezinizin hazırlanması sürecinden başlayarak kitaplaşmasına kadar geçen evreleri özetleyebilir misiniz?

Bu çalışma 2000 yılında bir doktora tezi olarak başladı, başlangıçta bilim merkezli bir tartışma amaçlanmıştı, ama ulaştığı yerde daha çok doğa düşüncesi üzerine yoğunlaştı, süreç içinde birçok değişikliklere uğrayarak kitaba dönüştü. Tez aşamasındaki eleştiri ve tavsiyeler de göz önünde bulundurularak yeni bölümler eklendi, içerik genişletildi, ihtiyaç duyulan eklere yer verildi.

Kitapta sıkça geçen 'doğa' ve 'doğa düşüncesi' kavramları ile neyi kastediyorsunuz?

Doğa, düşünce tarihi boyunca farklı anlamlara bürünmüş çok yönlü bir kavram. Kitapta dar anlamda fizik, genel anlamda kullanıldığı yerlerde ise gerçeklik kastediliyor. Doğa düşüncesi ise, 'bilimsel paradigmalar' kadar sınırlı, 'doğa tasavvuru' kadar geniş kapsamlı olmayan, ikisi arasında bir yerde oluşan sistematik yoğunlaşma tarzlarına karşılık gelen bir ifade.

Çağdaş Doğa Düşüncesi'nde temel olarak hangi konuları ele alıyorsunuz, nasıl bir tasnif yapıyorsunuz?

Kitapta kendi başlarına makale olabilecek pek çok konu ve başlık bulunuyor. Bunun nedeni mikro ölçekten makro ölçeğe birçok parçayı birleştirerek genel bir resme ulaşma çabası. Kitap çağdaş doğa düşüncesinin doğduğu 20. yüzyılı bilim, din ve felsefe için yeni bir karşılaşma zemini olarak ele alıyor. Başlangıç kısmında esas alınan yöntemi ve kavramsal çerçeveyi özetleyen bir giriş var. Bu girişi olgu ve olaylara tarihsel açıdan nasıl bakıldığını özetleyen bir bölüm takip ediyor. Burada “doğa düşüncelerinin büyükten küçüğe ilgili bütün parametrelerin bir araya gelerek yoğunlaşması sonucu oluştuğu” varsayımından hareket ediliyor. Ardından sırasıyla Aristotelesçi ve Newtoncu doğa tasavvurlarının oluşumu, bilim devrimi ve etkileri ile Newtoncu kültürün yükselişi ve yaygınlaşması ele alınıyor. Nihayet çağdaş doğa düşüncesinin iki temel dayanağı yani İzafiyet Teorisi ve Kuantum Teorisi'nin ortaya çıkışı analiz ediliyor. Bu çerçevede teorinin karacisim ışıması, dalga parçacık ikilemi, ölçme sorunu, belirsizlik ilkesi gibi tipik olgular ele alınıyor. Sonuç bölümünde ise çağdaş doğa düşüncesinin metafizik, teolojik, epistemolojik içerimleri özetleniyor.

Kitabın temel amacını, tezini özetleyebilir misiniz?

Kitabın genel çerçevesini ve asıl amacını bir cümlede özetlemek çok zor, ama şu kadarını söyleyebilirim: Kitapta Türkçe'de yetersiz yahut karmaşık ve belirsiz görünen pek çok başlık ve konu hakkında derli toplu bir içerik ve yeni bir bakış açısı sunma çabası var. Doğa felsefesi etrafındaki tarihsel ve güncel problemler belirli bir perspektif üzerinden ele alınmaya çalışılıyor. Bu anlamda “Çağdaş Doğa Düşüncesi”nin başlı başına bir problem olarak sunulması bile önemli sayılabilir.

Bilim-din ilişkisi tartışılagelen bir konu. Bu konuda, tezinizde yeni, neler söylüyorsunuz? Bu noktada tamamıyla iki farklı alandan mı söz ediyoruz? Bunların ilişkisini nasıl açıklamak gerek?

Bilim-din ilişkisi kitabın sınırlı bir alanını işgal etmesine rağmen kritik sayılabilecek noktalara değiniliyor. Öncelikle mevcut bilim-din ilişkisi modelleri ve bu modellerin içerdiği sorunlar ele alınıyor. Ardından da kimilerince birbirine zıt, kimilerince eşit hatta neredeyse entegre olduğu düşünülen bu iki alanın yerli yerine konulmasına çalışılıyor. Buna göre bilim ve din, tıpkı edebiyat, sanat veya mitoloji gibi ortak insanlık tecrübesinin geniş spektrumunda yer alan farklı bilme/kavrama tarzları. Ancak içerik ve amaçları açısından ciddi farklılıklar da var. Dini duyuş ve idrak, dünya merkezli, insan merkezli ve Tanrı merkezli bir tecrübe. Bilimsel faaliyet için ise bu türden bir sınırlama söz konusu değil. Evrim teorisi örneği ve dinin geleceği tartışmaları da aynı yaklaşım ışığında tartışılıyor.

Hayatın başlangıcı ve evrenin sırrı ile ilgili çok sayıda araştırma yapıldı, yapılıyor. Bu merakı nasıl açıklıyorsunuz? Bilim evrenin sırrını çözebilecek mi?

Sanıyorum bu merak bilimsel çabanın da dahil olduğu bütün insani çabaların asıl kaynağı. Evrenin sırrı veya sonu gibi büyük sorulara verilebilecek aynı büyüklük ve kesinlikte cevaplardan mahrumuz. Bunu bir trajedi olarak görmek yerine insanlık durumunun muharrik bir unsuru olarak yorumlamak daha işlevsel sanki. Belki de bu sırla yaşamak bu sırrın çözülmüş sayılmasından daha yaratıcı ve daha heyecan verici.

Yurtiçinde ve yurtdışında, Doğuda ve Batıda çeşitli araştırmalar yaptınız. İki dünyanın, iki medeniyetin, çalıştığınız konuya bakışını nasıl özetleyebilirsiniz?

Belirttiğiniz ayrımlar gündelik hayat içinde oldukça anlamlı ve de gerekli. Ancak temel kavramlar ve rasyonel soyutlamalar söz konusu olduğunda belirli bir seviyeden sonra Doğu-Batı, yerel-evrensel, yurtiçi-yurtdışı benzeri ayrımların gücünü kaybettiğini söylemek mümkün. Bu durum içi boş bir evrenselciliğe dönüşmediği sürece olumsuz da sayılmaz.

'Doğa' ve 'doğa düşüncesi' kavramlarına, İslam düşüncesi açısından bakıldığında neler söyleyebilirsiniz?

Hukuk, müzik, mimari, güzel sanatlar gibi eldeki somut verilerden hareketle pekala İslam coğrafyasında kendine mahsus özgün bir doğa kavrayışının biçimlenmiş olduğunu söyleyebiliriz. Diğer bütün unsurları gibi maalesef İslam düşüncesinin bu yönü de incelenmeyi bekleyen hayati bir mesele. Bu eksikliğin telafi edilmesi sadece İslam dünyası için değil, yeni doğa düşünceleri için de büyük bir zenginlik kaynağı olacaktır.

12 yıl önce