|

Hiper imparatorluk hiper çatışma hiper demokrasi...

Sema Karabıyık
00:00 - 2/01/2008 Çarşamba
Güncelleme: 12:26 - 7/01/2008 Pazartesi
Yeni Şafak
Hiper imparatorluk hiper çatışma hiper demokrasi..
Hiper imparatorluk hiper çatışma hiper demokrasi..

Gelecek geçmişte saklıdır. Bugünü anlamak, gelecekte bizleri nasıl bir dünyanın beklediğini öngörebilmek için tarihi çok iyi bilmek gerekiyor. Jacques Attali, Geleceğin Kısa Tarihi adlı etkileyici kitabında, gelecek elli yılın öyküsünü tarihe ve bilime dair tüm bilinenler ışığında hayal edilebilir bir şekilde anlatıyor. Geleceği anlatmaya geçmişten başlıyor ve kapitalizmin kısa tarihini dokuz dönemde anlatıyor Attali. Tecimsel düzen dediği bu dönemler yalnızca paranın dilini konuşuyor ve bir odak etrafında toplanarak örgütleniyor. Odak statüsüne ulaşmak için yoğun biçimde üretme, dünyaya açılma, hâkim olma arzusu ve enerjisini kendilerinde bulmaları gerekiyor. Her odak bir eksikliğe cevap verdiği gibi bir eksiklik de odağın sonunu hazırlıyor. Teknolojiyi kimin keşfettiği değil onu işler hale getirecek kültürel ve siyasi konumda bulunmak daha büyük önem taşıyor. Bir odaktan diğerine geçiş kriz ya da savaş ile mümkün oluyor. Egemen finans merkezinin iflası odakların sonunu hazırlıyor.

At Mezopotamya karşısında iktidarı Orta Asya'ya, dolaplı gemi tümeni iktidarı Avrupa'ya verdi. Yelkenli ve kürekli tekneler Venedik'in Brugge'e üstün gelmesine imkân verirken, matbaa Anvers'i odağa taşıdı, borsa darbesiyle yaşanan vurgun Cenova'yı, filinta tekne sanatı Amsterdam'ı, buharın gücü Londra'yı, makinelerin istilası Boston'u, elektriğin zaferi New York'u ve Kaliforniya'nın göçerkonarlığı Los Angeles'i odak yaptı. “Para kendisine zarar verecek her şeyin sonunu getirecek ve buna yavaş yavaş yok edeceği devletler dâhil” diyen yazara göre dokuzuncusunu Amerikan imparatorluğu liderliğinde yaşadığımız bu dönem de en fazla 30 yıl içinde daha önceki sekizi gibi sınırlarına varacak. Piyasa bir kez daha 'odağın' aleyhine çalışacak. Sonrasında ise hiper imparatorluk, hiper çatışma ve hiper demokrasi dönemleri yaşanacak.

Piyasa uzun zamandan beri hayatımızın merkezinde oturuyor. Serbest piyasa ekonomisi ile birlikte en yüce değer para oldu. Siyasi kararlar piyasalar etkilenmesin diye ertelenebiliyor hatta değiştirilebiliyor. Piyasa kendisine zarar verecek, hareket alanını daraltacak, karını azaltacak her türlü kararı “ülkeyi terk ederim” tehdidi ile yok ediyor. Demokrasi üzerinde baskısını gittikçe artıran piyasa sınırlar ortadan kalktığında, devletler yok olduğunda egemenliğini tamamen ilan etmiş olacak. Mortgage kriziyle başlayan, alınan kararlarla ötelenen yaşanması muhtemel krizin ardından yaşanacak finansal çöküş, ABD imparatorluğunun sonunu getirecek. Attali'nin otuz yıl olarak öngördüğü bu süreç yaşanan gelişmelere bakılırsa daha kısa sürecek gibi.

Amerikan imparatorluğunun sona ermesinden sonra kamu hizmetlerini, demokrasiyi, devletleri ve ulusları dağıtacak olan hiper imparatorluk dönemi başlayacak. Devletsiz bir piyasa başka bir deyişle piyasa devlet dönemi. Dünyaya devletler değil şirketler egemen olacak. Gezegensel olan piyasa yerel olan demokrasinin yasalarını çiğnemeye başlayacak. Dünyaya piyasa kuralları hakim olacak. İşletmeler kendilerine uygulanan hukuk ve vergilendirme sisteminin lehlerine olmadığını düşündükleri zaman merkezlerini anavatanlarının dışına taşıyacaklar. Bu durumda devletler sermayeden ve yaratıcı sınıftan aldıkları vergileri büyük ölçüde azaltarak rekabete girişecek ama kaynaklarının önemli bir bölümünden mahrum kalınca kan kaybedecekler ve hizmetlerin çoğunu piyasaya terk etmek durumunda kalacaklar. Devletlerin dağılma süreci başlayınca paralı muhafızlar polis ve ordunun, hakemler yargıçların yerini alacak, özel hukuk uzmanlarının yıldızı parlayacak. Devletsiz bir piyasa kartellerin ortaya çıkmasına yol açacak, finansal vurgunculuk, işsizlik artacak, doğal kaynaklar israf edilecek, suç ekonomisi serbestleşecek iktidarı korsanlara verecek.

Hiper imparatorluk döneminde herkes herkesin rakibi olacak. Petrol, su, toprak parçasını muhafaza etmek ya da terk etmek için, inancı dayatmak, kendi değerlerinin muhafazası için verilen mücadele hiper çatışma dönemini başlatacak. Dünyanın fiziki ve siyasal haritaları geçerliliğini yitirecek.

Hiper çatışma dönemi piyasa ve demokrasi arasında dengenin yeniden kurulması ile birlikte son bulacak ve hiper demokrasi dönemi başlayacak. Yeni ekonomi kar amacı gütmeksizin ürettiği hizmetlerle piyasa ekonomisi ile rekabete girecek piyasanın hükümranlığına son verecek.

Hiper imparatorluk döneminde öteki rakipken, hiper demokraside öteki kendi var oluşunun tanığı yalnız olmadığının güvencesi olacak. Öteki kendini gerçekleştirmesine, cömert, âşık görünmesine imkân verecek, ötekini sevmenin insanlığın hayatta kalabilme koşulu olduğunu anlamasını sağlayacak. Hiper imparatorluk döneminde “Kendim için ne yapabilirim?” sorusu altında yaşanan bencillik, hiper demokraside “Başkaları için ne yapabilirim?” sorusuna fedakârlığa dönüşecek. Özel çıkar ekonomisinden genel çıkar ekonomisine geçiş yaşanacak. Bedelsiz hizmetlerin üretim ve mübadelesine imkân verecek, herkes bunları başkasına sunmanın, takdir, minnettarlık ve sevinçten başka bir karşılık olmaksızın üretmenin daha iyi olacağını düşünecek. Yaşanmış zaman stoklanmış zamandan daha çok değer kazanacak. Sinema ücretsiz hale gelirken aynı oyuncuları tiyatro sahnesinde izleyebilmek için para ödenecek. Müzik kayıtları ücretsiz olacak ama konserler para ödenerek izlenecek. Kitaplar ve gazeteler ücretsiz olurken okurlar konferanslara katılmak için ödeme yapacaklar.

Yazar gelecek elli yıl için öngörülerini yazarken olayların ya da insanların akışı tersine çevirebilme ihtimalini de reddetmiyor. Yazarın öngördüğü hiper imparatorluk ve hiper çatışma dönemlerini yaşamadan hiper demokrasiye geçiş yapmak mümkün. Bunun için paranın değil insanlığın en yüce değer olduğunu hatırlamak gerekiyor. 'İyi yaşam' adı altında dayatılan bencillik, hırs, rekabet, bireyselleşme, mülkiyetten uzaklaşarak toplumsal sorumluluk, fedakârlık, dayanışma ile insani değerleri yeniden inşa etmek mümkün. Özellikle de kültür sanat ve eğitimi piyasadan uzak tutmak gerekiyor.

16 yıl önce