|

İslâmsız bir Türkiye mümkün mü?

Son yıllarda çalışmalarını İslam düşüncesi üzerine teksif eden Ercan Yıldırım, Hece Yayınları'ndan çıkan Türk Düşüncesinde İslâm adlı kitabında İslâm ve Türk'ü birbirinden ayrılmaz bir parça olarak görüp, Türk'ün, bir ırkın adı değil bilâkis İslâm'la aynı istikamet üzere duran bir düşüncenin mimarı olduğunu belirtiyor.

Yakup Öztürk
00:00 - 16/04/2014 Çarşamba
Güncelleme: 15:01 - 16/04/2014 Çarşamba
Yeni Şafak
İslâmsız bir Türkiye mümkün mü?
İslâmsız bir Türkiye mümkün mü?

'İslâmcıların trajedisi 'gerçek İslâm' olarak görmedikleri Müslüman tarihini yererken kullandıkları argümanların Kemalistler tarafından İslâm'a karşı kullanılması olmuştur.'

Yazı faaliyetini edebiyat eleştirileriyle başlatan daha sonra, ilgisini, üniversite yıllarına dayandırdığı İslâmcılık meselesi üzerine yoğunlaştıran Ercan Yıldırım, günümüzün velûd yazarlarından. Daha önce yayınladığı çalışmalarını göz önüne alınırsa Yıldırım'ın bir edebiyat eleştirmeni olduğuna hükmedilebilir ancak yakın zamanda yayımlanan Anadolu'da İslâm Ruhu (Dergâh) ve bu yazı vesilesiyle üzerinde duracağımız eseri Türk Düşüncesinde İslâm (Hece) ve muhtelif dergilerde kaleme aldığı son yazılarından sonra onun İslâmcılık meselesine yoğunlaştığına kanaat getirebiliriz. İslâmcılık fakat hangi İslâmcılık... Türkiye'de ortaya konulan pek çok akım ve düşünceye olduğu gibi İslâmcılık düşüncesine de farklı cephelerden yaklaşılıyor. Baştan söyleyelim ki Ercan Yıldırım, İslâm ve Türk'ü birbirinden ayrılmaz bir parça olarak görüyor. Türk, bir ırkın adı değil bilâkis İslâm'la aynı istikamet üzere duran bir düşüncenin mimarıdır.

NELERDEN MAHRUM KALIRIZ?

Bunu akılda tuttuğumuzda başlığa çektiğimiz ifade daha müşahass bir hâl alıyor. Anadolu Türk'ün vatanı ve bu vatan İslâmsız olabilir mi? Bu bağlantı paralelinde bir cevap vermemiz için Yıldırım'ın şu ifadelerine bakmamız yeterli: 'Türkiye bugün İslâm'ın kurucu tek unsur olduğu vatan ve millet yapısıyla dünyada hala yürürlükteki dünya sisteminin alternatifi olabilecek potansiyele sahip ender ülkelerden biri. Gücünü İslâm'dan almakta.' Yıldırım, Anadolu'nun İslâm kılınmasından sonra ortaya çıkan İslâm fikrinin, millet yapısının ve medeniyet, gaza ve cihad ruhunun bugünün Türkiye'si için bir imkân olduğunu iddia ederek bize İslâmsız bir Türkiye'nin nelerden mahrum kalacağını da hatırlatıyor.

PARÇALI BİR İSLAM ANLAYIŞI

Türk Düşüncesinde İslâm, bu cevabın peşinde bir kitap. İslâmcılık düşüncesinin Türk entelektüeline ve fikir zeminine nasıl ve hangi şekillerde yansıdığını göstermekle başlayan Ercan Yıldırım, önce İslâmcıların, sonra Kemalist ve batıcıların, son olarak da muhafazakârların İslâm'ı nasıl yorumladıkları üzerinde duruyor. Hududu belli, hükümleri kavi bir nizamın dahi yoruma muhtaç hâle getirilmesi Türkiye'de düşüncenin nasıl bir darboğazda kaldığını gösteriyor. İslâmcıların, kültürü ve medeniyeti, özellikle Türk düşüncesini ötelediği İslâmcılık, Yıldırım'ın tespitiyle nihayetinde bir ideolojinin çemberine mahkûm ediliyor. Oysa İslâm, 'zaten bir din olarak iddia sahibidir.' 'İslâm parçalanamayacak bütünlük arzeder. İslâm ya kabul edilir ya da reddedilir. Kabul edildiğinde getirdiği tüm teklifler herhangi bir şarta bağlanamaz.' diyen Ercan Yıldırım, Kur'anî İslâm'ı teklif etmekte ve bütün tartışmasını bu teklif üzerine inşa etmektedir. Kemalistler ise İslâm'ı sadece Allah ile kul arasına hapsetme gayesinde, onun dünyaya, devlete ve topluma söylediklerinin 'törpülenmesi' peşindedir. Muhafazakarların ileri sürdüğü ise kültürel Müslümanlık. Ercan Yıldırım'a göre bu Kemalizm'in şekillendirdiği İslâm anlayışının herkes nazarında kabul edilmiş hâlidir. Kitap boyunca bahsedilen İslâmcı, Kemalist, muhafazakar İslâm anlayışlarının Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmadığını ortaya koyan Ercan Yıldırım, bu derece parçalı bir İslâm anlayışının Batı karşısında 'zaten' çok kolay tüketilebileceğini düşünmektedir.

TOPÇU'DAKİ İSLAM ALGISI

Kitabın ilk kısımlarında ele alınan düşünceler, ilerleyen kısımlarda Türk düşüncesine ve edebiyatına büyük katkıları olmuş isimler üzerinden yeniden okunmakta. Mehmed Âkif, Yahya Kemal, İsmet Özel, Nurettin Topçu, Cemil Meriç ve Tanpınar'da mukayeseli olarak ele alınan İslâm fikrinin, 20. asır Türk düşüncesine ve sanatına nasıl yansıdığı gösteriliyor. Bu isimler üzerinde tek tek durmamız mümkün değil ancak farklılık arzetmesi bakımından Topçu ve Yahya Kemal'i, Ercan Yıldırım'ın İslâmcılık tasavvurunda hangi konumda tartıştığına bakabiliriz.

Mustafa Kutlu, İsmet Özel gibi isimler üzerine çalışmalar ortaya koymuş bir yazarın Nurettin Topçu çizgisinden uzakta durduğu söylenemez. Topçu'daki İslâm algısı, İslâm'ı ideolojik bir safa çekenlerin 'şekilci' tasavvurlarından hep hepine ayrı bir nitelik arzeder. Ondaki ümmet söyleminin 'başat' olmadığını dile getiren Yıldırım, Topçu'nun 'Eskiden 'amentü'yü okuyamayanların 'cehaletleri'ni örtmek için' 'Nurcu, Kursçu, Süleymancı, mukabeleci, mevlidci, duacı gibi taifelere ayrıldıkları' vurgusunu hatırlatır.

YAHYA KEMAL'İN DÜŞÜNCE DÜNYASINDA TÜRK VE İSLAM

Ercan Yıldırım'ın Yahya Kemal hakkındaki fikirleri ise şairin inancının sorgulandığı akademik ortamı tahrik edecek cinsten. Deist miydi tartışmalarının yapıldığı bu kıymetli şairin tasavvurundaki Türk ruhunun İslâm merkezli olduğunu düşünen Yıldırım, 'Yahya Kemal'deki Türk ruhu İslâm merkezlidir. Türk, İslâm dairesi içerisinde İslâm olmayanların arasında kendine bir alan açma yeridir. Yani fetihtir. Kafirle bir anlamda çatışmadır. Dolayısıyla Yahya Kemal'deki Türklük hiçbir anlamda seküler tavır kabul etmez.' demekte. Türk tarihini Malazgirt'le başlatan Yahya Kemal'deki Türk düşüncesi seküler bir tavır elbette kabul etmez ancak onun bu fikri İslâm'la eşdeğer tuttuğu yorumlanması gereken bir düşüncedir.

Yahya Kemal'deki İslâm bilakis, muhtelif ortamlarda, Ercan Yıldırım'ın kültürel Müslümanlık diye eleştirdiği çerçevede değerlendiriliyor. Yahya Kemal'in, kültürel muhafazakârlığa yaslanan bir düşünceye sahip olduğunu iddia edip, onun gaza ruhu, cenk meydanları, akıncıların cehdlerini şiirine aksettirdiği görmezden gelinmiyor ancak her halukârda Yahya Kemal'deki Türk ruhunun İslâm merkezli olması bir ideolojiden öte medeniyet ve kültür dairesi içerisinde değerlendiriliyor. Herşeye rağmen, Yahya Kemal'i 'Sessiz Gemi' şiirine mahkûm edip, şairin dinle olan mesafesinden dem vurmaktan yorulmayanlara karşı bir yorum getirmesi de Türk Düşüncesinde İslâm'ın muhtevası hakkında bize fikir vermeye yetiyor...

Kitabın künyesi:

Ercan Yıldırım

Türk Düşüncesinde İslam

Hece Yayınları

2013

374 sayfa

10 yıl önce