|

İslam Ansiklopedisi bereketiyle geldi

3 yılda bitiririz diye yola çıkılan TDV İslam Ansiklopedisi 30 yılda tamamlandı. Gittikçe büyüyen dev proje beraberinde başka projeleri de getirdi. 40 ciltlik Kadı Sicilleri, 8 ciltlik İstanbul Tarihi, Rusça, Çince ve Balkan dillerinde hazırlanacak İslam ansiklopedilerinin yanı sıra, İSAM Kütüphanesi, Araştırmacı yetiştirme gibi projeler de İslam Ansiklopedisi'nin bereketiyle doğan çalışmalar oldu.

Emeti Saruhan
00:00 - 15/02/2014 Cumartesi
Güncelleme: 18:44 - 15/02/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
İslam Ansiklopedisi bereketiyle geldi
İslam Ansiklopedisi bereketiyle geldi

İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) tarafından çıkarılan, Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nin 44. ve son cildi geçtiğimiz günlerde yayınlanmıştı. Ön hazırlık döneminden bu yana geçen 30 yıl sonunda, 44 cilt olarak tamamlanan dev proje, Diyanet Vakfı'nın yaptığı bir sürprizle internet ortamında ücretsiz kullanıma açıldı. Yine İSAM tarafından gerçekleştirilen bir başka dev proje, 40 ciltlik Kadı Sicilleri de İslam Ansiklopedisi ile aynı zamanda internette ulaşılabilir hale geldi. Bugün Türkiye'de sosyal bilimler sahasındaki temel kaynaklardan biri olan İslam Ansiklopedisi'nin İlk fasikülleri 1988 yılında basılmıştı. Günümüze kadar 2000 yazarın katkısıyla, yaklaşık 17 bin madde olarak tamamlanan ansiklopedide emekleri olan hocalarımızla görüşerek, hikayesini sizler için yazdık.

SÖMÜRGECİLER İÇİN LEİDEN ANSİKLOPEDİSİ HAZIRLANDI

Bir İslam Ansiklopedisi hazırlama fikrinin Leiden'de 1901- 1935 yılları arasında The Encyclopaedia of Islam (İslam Ansiklopedisi)'nin yayınlanmasından sonra doğduğunu duymuşsunuzdur. Ancak söylemek gerekir ki, bu 'Biz de bir İslam ansiklopedisi hazırlayalım' düşüncesinden ziyade, yanlı ve yanlış bilgiler içeren bu ansiklopediden sonra, gerçek bir İslam ansiklopedisinin hazırlanmasının şart hale gelmesinden kaynaklanıyor.

5 YILDA BİTİRİRSİNİZ

Bununla ilgili ilk teklif Gazeteci Yazar Ergun Göze'den geldi. O dönem Diyanet İşleri Başkanı Dr. Tayyar Altıkulaç'tı. Kendisi de ansiklopediye birçok maddeyi yazarak katkıda bulunan ve redaktörlük de yapan Tayyar Altıkulaç, o günleri şöyle anlatıyor: 'Tercüman gazetesi köşe yazarlarından merhum Ergun Göze'nin bir İslâm ansiklopedisi çıkarılması yönündeki önerisi bize ulaşmıştı. Ergun Bey 'Yeni İslâm Ansiklopedisi' adıyla bir ansiklopedi çıkarmak istiyor ve bu projeye TDV'nin de katılmasını teklif ediyordu. Ciddi hizmet projeleri üzerinde yoğunlaştığımız bir dönemde önümüze gelen bu öneriyi projenin tamamen vakfa mal edilmesi şartıyla kabul ettik. Cağaloğlu'nda bir büroda bu işi yürütme görevini Ergun Göze'ye verdik. O zaman ansiklopedinin bu kadar büyük bir hacme ulaşacağını tahmin etmiyorduk. Bu konuda yeterli tecrübeye sahip değildik. Kimseyle istişare de etmemiştik, sanırım basın yayın dünyasından olan Ergun Göze'nin bu işi bildiğini düşünmüştük. Fakat öyle olmadığını, 24 Ocak 1981 Cumartesi günü Topkapı Sarayı Müzesi içindeki 'Konyalı' lokantasında bazı ilim adamlarıyla hem ansiklopediyi tanıtmak hem de yazacakları maddelerle çalışmaya destek vermelerini sağlamak için düzenlediğimiz toplantıda gördük. Ergun Bey ansiklopedinin 2-3 yılda bitirilebileceğini savunuyordu. Merhum Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu 'Bu işi 10 yılda bitirebilirseniz gene iyi' deyivermişti. Ben de konunun başka bir cahili olarak, 'Aranızı bulayım, Ergun Bey bu işi beş yılda bitirsin' diye söze karışmıştım'

İYİ Kİ BAŞTA CAHİL CESARETİMİZ VARDI

Başlangıçta ansiklopedinin yaklaşık 10 ciltten oluşacağını düşündüklerini söyleyen Altıkulaç, 44 ciltlik bir ansiklopediyi kimsenin tahmin etmediğini ifade ediyor. Konyalı lokantasında yapılan toplantıdan sonra böyle önemli bir projeyi, kendileriyle istişare etmeden başlattıklarından dolayı bazı arkadaşlarından tepki aldığını anlatan Altıkulaç, 'Fakat şimdi diyorum ki, iyi ki bu arkadaşlarımızla istişareyi ihmal etmişiz ve bu hatayı iyi ki işlemişiz. Çünkü böyle bir istişare sonucunda böyle büyük bir eserin Türkiye şartlarında başarılamayacağı yolunda ileri sürülecek görüşler karşında cesaretimiz kırılacak, bu tür dost yaklaşımlarıyla önümüz kesilmiş olacak bu işe başlamamız mümkün olmayacaktı. Biz aklımız ererek veya ermeyerek çok hayırlı bir işe ihlas, azim ve kararlılıkla adımımızı atmıştık, durmadan çalıştık ve ansiklopediye olumsuz yaklaşan arkadaşlarımızın da desteğiyle proje başarıya ulaştı. Emeği geçenlerin hepsinden Allah razı olsun' diyor.

Böylece İslam Ansiklopedisi'nin ilk çalışmaları başlamış oldu. Ergun Göze bir ön hazırlık yaptı. Maddeler yazdırdı, bir örnek fasikül de çıkardı. Ancak bu gidiş ilmi açıdan eksik ve hatalı bulundu. Bunun daha köklü bir kurumla yapılabileceği, maddeleri tefsir, hadis, kelam, tarih, edebiyat… gibi alanlar itibariyle gruplandırıp, her grup için ilim heyetleri oluşturulması fikri ortaya çıktı.

EKİP KURULUYOR

Tayyar Altıkulaç, Hayretin Karaman, Bekir Topaloğlu gibi isimlerle görüşüyor ve projeye sahip çıkmalarını istiyordu. Projenin bu şekilde ilerleyemeyeceği belli olunca Ergun Göze ile sözleşme feshedildi. Ansiklopedi çalışmaları için bir 'İdare Meclisi' oluşturuldu. Hayreddin Karaman, Bekir Topaloğlu, M. Yaşar Kandemir, İsmail E. Erünsal ve Mehmet İpşirli bu oluşumda görev aldı. Diyanet İşleri başkan yardımcılarından Ahmet Gürtaş da ansiklopedinin Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Böylece çalışmalar başlamış oldu. 1983'te Bağlarbaşı'nda kaba inşaatı tamamlanmış bir bina ansiklopedi çalışmaları için dönemin ölçüsüyle 50.000.000.- TL'ye satın alındı. İnşaatı tamamlandıktan sonra ansiklopedi çalışmaları bu binada yürütülmeye başlandı.

Ön hazırlıklar 5 sene sürdü. O dönemde artık çalışmanın 25 cilt olacağı öngörülüyordu. Çok sayıda kaynak taranarak maddeler tespit edilmeye başlandı.

YARIDA KALIR SANILDI

İslami ilimler, İslam kültür ve uygarlığıyla ilgili A'dan Z'ye bütün terimler, İslam dünyasında ilim, siyaset, sanat ve edebiyat alanlarında yetişmiş önemli şahsiyetler, ilim ve kültür hayatımıza değer katmış eserler, Fas'tan Endonezya'ya kadar bütün İslam ülkeleri, önemli şehirler, Amerika'dan Rusya'ya, İngiltere'den Avustralya'ya kadar İslamiyet ve Müslüman azınlıklar gibi konularda 17.000 madde tespit edildi. Bir yandan da maddelerin yazılabilmesi için ihtiyaç duyulabilecek kaynaklar toplanmaya başlandı. Uzun yıllardır Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi'nin başkanlığını yapan Prof. Mehmet Akif Aydın, ansiklopedinin yayınlanma sürecini ise şöyle anlatıyor: 'Bazı çevrelerde bu ansiklopedi çıkmaz diye bir güvensizlik vardı. Çünkü bu tür faaliyetlerin başlamış yarıda kalmış başka örnekleri var. Bu uzun soluklu bir iş. Ön hazırlıklardan sonra 1988'de ilk fasikülleri çıktı ve çok beğenildi. İlk cilt 1989'da yayınlandı. Fakat yine de güvensizlik hemen kalkmadı. 'Ansiklopedi çok iyi ama yarıda kalır' deniyordu.' Ancak Diyanet vakfı ansiklopediyi çıkarmayı bir görev addetmişti. Ekip de elini taşın altına koymuş, azimle çalışıyordu. İlk başlarda senede bir cilt, sonra senede iki cilt çıkarılmaya başlandı. 1988 yılında bir İslam Araştırmaları Merkezi kuruldu. Sonra Diyanet Vakfı merkezi ve İslam Araştırmaları Merkezi birleştirilerek İslam Araştırmaları Merkezi olarak görevini sürdürdü. O günden bu yana toplam 30 yılda ansiklopedi tamamlandı.

2 BİN KİŞİ YAZDI

Prof. Mehmet Akif Aydın, İslam Ansiklopedisi'nin tamamı telif olarak hazırlanan ilk eser ve İslam dünyasında bu çapta bir İslam kültürü ansiklopedisinin tamamlanmış ilk örneği olduğunu söylüyor. Merkeze bağlı olarak part time çalışan yüz araştırmacının yanı sıra, yurt içinden ve dışından yazarların görev aldığı ansiklopedinin yazımında 2000 ilim adamının imzası var. İlk cildinde Ab-ı Hayat maddesi ile başlayan İslam Ansiklopedisi Zwemer, Samuel Marinus maddesi ile 44. Cildinde bitti. Hayatta olan ilim adamları ansiklopediye konulmadığı için, 25 yıl içinde vefat eden isimler ve zaman içinde ansiklopedide yer alması gerektiği düşünülen maddelerin eklenmesi için 2 ciltlik zeyl yazılacak.

RUSÇA VE ÇİNCE DE ÇIKIYOR

İslam Ansiklopedisi başta da belirttiğimiz gibi internet ortamında ücretsiz olarak kullanıma açıldı. Ancak ansiklopedi ile ilgili çalışmalar sona ermedi. Prof. Aydın, ansiklopedinin yeni edisyonlarının çıkması gerektiğini söylüyor. Bu ansiklopediden doğacak küçük ansiklopediler hazırlanacağını ifade eden Aydın, 'Bunlardan bir tanesi Rusça olarak hazırlanmaya başladı bile. Diğer yandan Çince ansiklopedinin de sözleşmesi imzalanmak üzere' diyor. Balkan dillerinde bir ansiklopedi de gündemde. Fakat en büyük proje İslam Ansiklopedisi'nin tamamının İngilizce ve Arapça'ya çevrilmesi. Prof. Mehmet Akif Aydın bunun oldukça zor bir proje olduğunu fakat kolları sıvadıklarını belirtiyor. Aydın, 'Enteresandır, İslam dünyasında sadece Türkiye 25- 30 sene dini ilimleri tamamen terk etmiştir. Buna rağmen İslam ansiklopedisini ilk defa Türkiye gerçekleştirdi. 44 ciltlik bir eserin tercümesi zor. Ama bunun uluslararası alana çıkması lazım. Önümüzdeki dönem bunun üzerine çalışacağız' diyor.

İSAM KÜTÜPHANESİ SOSYAL BİLİMCİLERİN CENNETİ

Ancak İslam Ansiklopedisi projesinin sonucu sadece 44 cilt olmadı, başka projeleri de beraberinde getirdi. İslami ve Sosyal Bilimler alanında çalışan herkesin gözdesi olan İSAM Kütüphanesi bunlardan biri. Prof. Mehmet Akif Aydın İSAM Kütüphanesi ile ilgili şu bilgileri veriyor: 'Başlangıçta ansiklopedide kullanılacak kaynakların toplanması için kurulan mütevazı kütüphane başlı başına bir projeye dönüştü. Şu anda sahasında Türkiye'nin en büyük kütüphanesi olan İSAM kütüphanesinde 400 bini aşkın kitap ve dergi var. Bütün yüksek lisans ve doktora yapan araştırmacıların istifade edebildiği kütüphane yüzde yüz dolulukla çalışıyor. Geçtiğimiz ay günde ortalama 630 kişi kütüphaneden faydalanmış. Bazen gelenler masa boşalsın, çalışalım diye beklerler. Sosyal medyada 'Sosyal bilimcilerin' cenneti olarak isimlendirmişler kütüphanemizi.'

KADI SİCİLLERİ 40 CİLT

İslam Ansiklopedisi ile doğan bir başka proje ise 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti ajansıyla birlikte yapılan 40 ciltlik Kadı Sicilleri Projesi oldu. Bu proje Osmanlı mahkeme defterleri de diyebileceğimiz İstanbul Şeriyye Sicilleri'nin büyük bir kısmının latinize edilerek yayınlanmış hali. Prof. M. Âkif Aydın başkanlığında yürütülen proje, bu konuda bugüne kadar yapılan en kapsamlı çalışma. Günümüze kadar çok az kullanılabilen defterler, çalışma sayesinde latinize edilerek birçok tarihçinin istifadesine sunuldu. 16. yüzyılın ortalarından 17. yüzyıl ortalarına kadar 1 asırlık süreç içinde, İstanbul (sur içi İstanbul'u) ve bilâd-i selâse (Üsküdar, Galata, Eyüp) bölgelerinin her birinden, her 10 yıl için seçilen bir defter yayınlandı. Kadı Sicilleri de, İslam Ansiklopedisi ile birlikte internette ücretsiz kullanıma açıldı.

İSTANBUL ANSİKLOPEDİSİ BASILMAYA HAZIR

İSAM aynı zamanda kendisine bağlı olarak çalışan 40 yüksek lisans ve doktora yapan araştırmacıya ciddi anlamda destek sağlıyor. Yüksek lisans için 2000, doktora için 2500 lira burs ödeniyor. Tamamlayıcı ilgi alanlarını desteklemek için seminerler düzenleniyor. Belli aşamalarda yurt dışına gönderiliyor. Bu proje çerçevesinde 100'den fazla araştırmacı doktorasını bitirdi. Ayrıca İSAM'da senede 2 sayı çıkaran ilmi bir dergi de hazırlanıyor. İSAM'ın son projesi ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ. ile birlikte hazırlanan 8 ciltlik İstanbul Tarihi Ansiklopedisi.

44 ÇOCUKLU BİR AİLEYİZ

Prof. Mehmet Akif Aydın, ansiklopedi için 'Ansiklopedinin ilk ciltlerinde Doktor, doçent olanlar profesör oldu. Burada ihtiyarladık. Türkiye'de bu sahada gerçekten iş yapan, üreten insanları İSAM topladı. Bu bir bakıma ansiklopedinin lehine oldu ama burada çalışan araştırmacıların aleyhine oldu diyebiliriz. Onlar kendi alanlarında çok kitap üretebilecekken bir anlamda fedakarlık yapıp, kendi çalışmalarına değil ansiklopediye destek verdiler. Bitmiş olması çok büyük bir mutluluk gerçekten. Ben burayı çok önemsedim. Yeni bir

kitap çıktığında çocuğumuz olmuş gibi seviniriz. Ansiklopedi 44

çocuğa bedel' diyor.

Doç. Ahmet Özel: Üniversitelere 80 bin kitap getirdik

Doç. Ahmet Özel 1985 yılında ekibe katılmış. 28 yıldır ansiklopedide ter döken Özel, A-dan Z'ye ansiklopedinin her şeyi ile ilgilenmiş. Ansiklopedinin neden olduğu bir hizmeti de şöyle anlatıyor: 'Üniversitelerin kütüphaneleri yeterli değildi. İstanbul dışına madde siparişi verdiğimizde yavan geliyordu. Bu nedenle önce merkezde bir kütüphane oluşturduk fakat yetmedi. Vakıf 1990'larda başta İlahiyat fakülteleri olmak üzere üniversitelere destekte bulunma kararı aldı. İlahiyat fakültelerinden ihtiyaçları olan kitapların listesini istedik. Ben bir yayınevi sahibiyle Kahire'ye gittim. İhtiyaçları olan kitapları aldık, gönderdik. Daha sonra da sürekli fazla kitaplarımızı üniversitelere gönderdik. Zamanla işin içine edebiyat, tarih bölümleri de girdi. Şimdiye kadar 80 bin civarında kitap yardımında bulunduk.' Ansiklopedi bittiği için mutlu olan Ahmet Özel bir o kadar da yorgun olduğunu söylüyor: 'Ben çok yoğun çalıştım, çok yorgunum. Başımı şöyle koysam bir ay hiç kalkmadan uyusam diyorum. Bir yandan büyük bir mutluluk duyuyorum. Bir insanın ömrüne bedel bir çalışma yaptık. Hayatımın bedelini ödedim diye bir duygu içindeyim.'

Prof. Ömer Faruk Harman: Okurlar ömrümüz yetmeyecek diye sitem etti

İslam Ansiklopedisi'nin kuruluşundan itibaren İnceleme kurulunda görev alan Ömer Faruk Harman, böyle büyük ve ilmi bir eserin hazırlanmasında, işin başından beri bulunmanın ayrı bir şeref ve bahtiyarlık olduğunu söylüyor. Harman, 'TDV'nin organize ettiği finansmanını sağladığı bu çalışma İslam aleminde şimdiye kadar yapılamamış, özgün bir ansiklopedi, telif bir eser. Batılılar tarafından yapılan İslam Ansiklopedisi'ni müsteşrikler kendi bakış açılarıyla hazırladıkları için bir çok konuda İslam algı ve anlayışıyla uyuşmayan hususlar vardı. Dolayısıyla Müslümanlar tarafından kaleme alınan orijinal ve birinci elden kaynaklara dayanan bir İslam ansiklopedisinin telif edilmesi büyük zaruretti. Çünkü ansiklopediler kültürlerin ve milletlerin adeta hafızasıdır. Dolayısıyla bizim de tarihimizi değerlerimizi bütün yönleriyle kuşatacak bir müracaat kitabı ansiklopediye fazlasıyla ihtiyacımız vardı' diyor.

ANSİKLOPEDİ YAZMAYI ÖĞRENDİK

Ömer Faruk Harman, ansiklopedinin 60 cildi bulabileceğini ancak okuyucular 'Bizim ömrümüz bu ansiklopedinin son cildini görmeye yetmez' gibi serzenişlerde bulununca hem madde sayısında indirime gidildiğini hem de madde hacimlerinin daraltıldığını söylüyor. Prof. Harman, 'Ansiklopedi tecrübesi olmayan bir noktada, bir grup akademisyen bu işe başladık. Zaman içerisinde hem ansiklopedi nasıl hazırlanır, bundaki zorluklar, sistem nedir o kavrandı. Bir bakıma kervan yolda düzüldü. Başta hacim, transkripsiyon ve üslup gibi konularda endişeler vardı. Bunların hepsi yerleşti. Şimdi İslam ansiklopedisinin transkripsiyonu başlı başına benimsenen bir transkripsiyondur. Yani biraz da biz ansiklopediciliği bu işin içinde pişerek öğrendik. Türkiye'de bir ansiklopedinin nasıl hazırlanacağı konusunda örnek olacak bir eser ortaya kondu' diyor.

Prof. Harman, ansiklopedinin bitmesiyle ilgili duygularını da şöyle anlatıyor: 'Bu ansiklopedi bizi ihtiyarlattı desek yeridir. Ansiklopedi'nin Arapça'ya, İngilizce'ye Rusça'ya, yaygın konuşulan dünya dillerine çevrilmesi lazım. Umarım nezih çevirmenler tarafından yapılır da dünya kamuoyu da haberdar olur.'

Prof. Bekir Topaloğlu: Ön yargılardan korkup Atatürk'ü yazamadık

İslâm Ansiklopedisinde İnceleme Kurulu Başkanı olan rak görev yapan Prof. Bekir Topaloğlu, ansiklopedi yazımı esnasında İslam'ın ibadet, iman, ahlak gibi konularında zorluk çekmediklerini, ancak Peygamberimiz Hz. Muhammed başta olmak üzere Kur'an'da geçen şahıslar, İslam tarihi boyunca günümüze kadar yaşamış ve ansiklopediye alınması gerektiği düşünülen kişiler hakkındaki kaynakları bulmak ve yazdırmanın kendilerini zorladığını anlatıyor.

Leiden'de hazırlanan ansiklopediyi de şöyle anlatıyor Topaloğlu: 'Leiden ansiklopedisindeki Allah maddesini alıp okuduğunuzda anlattığı şeyler çok acayip. İslamiyet'i bilen biri olarak okuduğunuz zaman çok tuhafınıza gider. Bazen gülünç, bazen insanı sinirlendiren üslup ve ifadeler var. Ya bilmiyorlar ya da tarafsız bakamıyorlar ve bir nevi intikam alıyorlar.'

Ansiklopedi için uzun ön çalışmalar yaptıklarını anlatan Topaloğlu, madde tespiti için baştan sona Kur'an-ı Kerim'i okuyup incelediğini söylüyor. Topaloğlu, 'Cenab-ı Hakkın lütuf ve keremiyle 44 cilt oldu. Şimdi bakıyorum ve 'Biz bu işi nasıl yaptık' diyorum. Bunu bir şahsiyet ve namus meselesi haline getirmiştik' diyor.

Ansiklopedide şahıs isimleri soyadlarına göre sıralanıyor. Ancak Atatürk, Mustafa Kemal Atatürk şeklinde geçiyor. Topaloğlu bunu şöyle anlatıyor: 'Atatürk'ü A harfinde yazmayı tercih etmedik. M harfine atıf yapıp, bakınız Mustafa Kemal Atatürk dedik. Ansiklopedi biraz ilerlesin diye düşündük. Önceden kararlarını vermiş, tarafsız düşünemeyen ve iyi niyetle söylediğiniz şeyleri bile mutlaka kötüye yoran, 28 Şubat zihniyetine sahip insanlardan dolayı endişe ettik. M harfinde de o maddeyi Atatürkçü, insaflı bir ilim adamına yazdırdık' diyor.

Dr. Hüseyin Emin Öztürk: Prof. Hamidullah teşekkür mektubu yolladı

İslam Ansiklopedisinde aktif olarak 1988-1992 yılları arasında görev yapan ve ansiklopedinin; basım, tanıtım, satış ve pazarlamasından sorumlu bölümün kurucu müdürü olan Hüseyin Emin Öztürk, dört yıl boyunca bu görevi üstlenmiş. Öztürk, 'Akademik camiada ansiklopedi maddesi yazma konusunda tecrübeli fazla akademisyen yoktu. İslam Ansiklopedisi ilim adamlarımız için adeta bir mektep oldu. Mekân temininden kadro oluşumuna, kâğıt kalitesinden cilt bezine kadar her şeye ilk defa karar veriliyordu' diyor.

Ansiklopediyi ülkemizin önde gelen bilim adamı, yazar ve sanatçılarına tanıtmak için belirlenen isimleri hediye abone yaptıklarını anlatan Öztürk, 'Yurt içi ve dışından birçok bilim adamı ve sanatçının; bazılarına fasiküller, bazılarına ise ciltler gönderdik. Ziyaretler yaptık. Çok güzel tepkiler aldık. Prof. Dr. Muhammed Hamidullah'ın kendi el yazısıyla kaleme alıp Paris'ten gönderdiği teşekkür mektubunu hiç unutmam' diyor.

10 yıl önce