|

Kaçış hayatın anahtar kelimesi

Hakan Akdoğan 'Struma/ Karanlıkta Bir Ninni' adlı romanında Nazi soykırımından kaçan bir Yahudi ile 12 Eylül'ün hayattan kopardığı Aka'yı aynı kurgu içinde buluşturuyor.

Hatice Saka
00:00 - 6/02/2008 Çarşamba
Güncelleme: 13:22 - 13/02/2008 Çarşamba
Yeni Şafak
Kaçış hayatın anahtar kelimesi
Kaçış hayatın anahtar kelimesi

Farklı olanın yaşadığı yalnızlık. Kendini bir yere ait hissetme ihtiyacı. Ne olursa olsun tutunmak ve hayatı bir yerinden yakalamak. Tüm bunlar insanı yabancılaşmaya mı yoksa kurtuluşa mı götürür? Cevaplar ne Carol'ın Struma'sında ne de Aka'nın çaresizliğinde. “Nü Peride” romanı ile Yunus Nadi roman ödülünü alan Hakan Akdoğan, bu kez “Struma/ Karanlıkta Bir Ninni” romanıyla okuyucunun karşısına çıkıyor. Yazar iki ayrı zamanda geçen ama aynı kaderi paylaşan insanların hikayesini anlatıyor Struma'da. Romanın 1941 yıllara dayanan ayağında Nazilerin soykırımından kaçan Yahudilerin, Bükreş'ten İstanbul'a uzanan yol hikayesi var.

Bükreş'te ailesiyle düzenli bir hayat yaşayan ama mutsuz olan Carol'ın hayatı Samuel ile tanışmasıyla tamamen değişir. Birbirine aşık olan iki genç Samuel'in yaşadığı kente İstanbul'a kaçar. İstanbul büyüleyicidir Carol için, Samuel'e duyduğu aşk kadar büyür içinde İstanbul sevgisi. Savaşın başlamasıyla her şey bir anda değişir. Ailesinden ve yaşadığı kentten aşkı uğruna kaçan Carol, bu kez ailesi için aşkını terk eder. Ancak işler planladığı gibi olmaz ailesinden kimseye ulaşamayan genç kız Nazilere yakalanır. Bir kampa gönderileceğini düşünen Carol'ın eline Filistin'e giden bir geminin bileti tutuşturulur.


RÜYA KARAVANI STRUMA

Ve struma...

"Küçük bir gemi kırık dökük. Gitmek ile gitmemek arasında kararsız. Bir gemi. Umut taşıyıcısı. Rüya karavanı. Toz. Korku. Heyecan. Kaçış. Yaşamın anahtar kelimesi. "

Nazilerden kaçan yüzlerce insan onları kurtuluşa götüreceğine inandıkları gemiye biner. Uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra Gemi sevinç çığlıklarıyla İstanbul'a demir atar. Özgürlüğün ilk adımı atılmıştır. Struma kırık dökük ama gururlu bir şekilde ulaşmıştır İstanbul'a. Yolcular için çileli bir bekleyiş başlar. Carol'ın iki aşkı İstanbul ve Samuel elini uzatacağı kadar yakın ama bir o kadar uzaktır.

Romanın şimdiki zamanda geçen kısmında ise 12 Eylül döneminin hayattan ve insanlardan kopardığı Aka karakteri çıkıyor karşımıza. Akıl almaz işkencelere maruz kalan Aka, fiziksel ve ruhsal yönden tamamen çökmüştür. Yaşadığı zorlu dönemler yüzünden agorafobi hastalığına yakalanan Aka evinden de dışarı çıkamaz. Çocukluk arkadaşı Ali Kemal geçmişle ve kendiyle hesaplaşmak için Aka'nın yanına gelir. İkili arasında geçen dialoglar bir dönemin sorgulanmasını gözler önüne serer.

"İnançları uğruna insana bunlar yapılamaz. Sağın liderlerinden birisiyle bir gün yanlışlıkla hücremi ve ekmeğimi paylaşma şansım oldu. Koca ülkeyi paylaşamamıştık ama üç metrekare hücreyle bir somunu paylamıştık. "

Aka, bu sözlerin ardından günümüze dönüyor ve işkence yapanların araç değiştirdiğini anlatıyor.


DARBE YAPIYORLAR, YUMUŞAK DARBE

"Darbe yapıyorlar yumuşak darbe, silahla, tankla, tutuklamayla, işkenceyle değil medyayla.."

Yazar, Aka karakterinin ağzından medya ve tüketim kültürüne ağır eleştiriler yöneltiyor. Aka, ideolojilerin çatışma alanlarında değil gelin kaynana programlarında ve reklam kuşaklarında genç nesillere empoze edildiğini savunuyor. "Dünyadaki konumumun farkına varıyorum tüm bunları izlerken. Artık bana yabancı bir dünyada yaşıyorum. Her şey birbirinden ayrılıyor. Doğru kabul edilişler yanlışa dönüşüyor, yadırganmışlar gerekliliğe reddedilmişler geleneğe kayıyor. Artık yalan var." Medya kültürünü yalanlardan örülü olduğu savını bu ifadelerle destekliyor yazar Aka karakterinin sözleriyle..

Aka için hayat hücrede yaşamaktan farksızdır ve çok sevdiği İstanbul'u pencereden izlemekle yetinir. Bir yanda İstanbul Boğazı'na demirlenen Struma gemisinde Carol, diğer tarafta hasta yatağında çaresizlik içinde kalan Aka. Romanda Carol ve Aka'nın kaderini bu noktada birleşiyor. İkisi de kendini bir yere ait hissedemeden sevdikleri kenti uzaktan izlemeye mahkum ediliyor.

Yazar, romanın sonunda iki ayrı zamanda geçen olayları gizemli bir kurguyla birbirine bağlıyor. Tarihi olayları farklı bir yorumla işleyen Hakan Akdoğan bu romanında da okuyucuyu şaşırtmayı başarıyor.


Struma Karanlıkta Bir Ninni
Hakan Akdoğan
Doğan Kitap
159 sayfa

16 yıl önce