|

Kahve bir hayat tarzı sembolü

Beşir Ayvazoğlu'nun titiz çalışması Kahveniz Nasıl Olsun? kahvenin geçmişten bugüne kültürümüzdeki yerini, tarih içindeki serüvenini ve bilmediğimiz birçok özelliğini edebi metinlerin lezzetiyle okura sunuyor

Muhammet Safa
00:00 - 7/02/2012 Salı
Güncelleme: 23:20 - 7/02/2012 Salı
Yeni Şafak
Kahve bir hayat tarzı sembolü
Kahve bir hayat tarzı sembolü

Kahveniz nasıl olsun? Şekerli, orta, az şekerli ya da kahvenin has müdavimlerininki gibi sade mi? Merasimlerle servis edilen kahve, zenginliğin, keyfin emaresi; ritüelleriyle tez konusu; kokusu, tadıyla ve kadim arkadaşı sigarayla şiirlere ilham; efsaneleriyle kulaktan kulağa misafir olmuştur. Kahvenin telvesi, falı, közü, fincanı, en önemlisi de cezvesi her mekânda, her elde şekil değiştirse de ağırlığı ve ağırlamasıyla zihinlerde yeri değişilmezdir. Küçüklere yasaktır kahve. Bu keyfin ve yüksek tadın ayırtında olmadığından içirilmez herhalde. Yine bu ayrımı yapamayacak bir çocukken Sivas'ta Çerkez'in Kahvesi'nde ben oralet içerken, işlemeli ve kulpsuz fincanıyla, bir parmak köpüğüyle, rahiyasıyla yudumlarken kahvesini, çok özenmiştim Beşir Ayvazoğlu'na. Oysa şimdi Kahveniz Nasıl Olsun? kitabına dair yazıyı sade kahvemden yudumlarken yazıyorum.

Edebi metinlerle kahvenin yolculuğu

Türk Kahvesinin Kültür Tarihi alt başlığıyla yayımlanan çalışma alışılmış kahve kitaplarının dışında farklı bir alana odaklanıyor: “Türk hayat tarzının sembolü haline gelen kahve etrafında oluşmuş zengin kültür ve edebiyata dikkatleri yeniden çekmek”

Beşir Ayvazoğlu, Habeşistan'dan başlayıp Yemen, Hicaz ve Mısır üzerinden İstanbul'a ve bütün dünyaya yayılan kahvenin sergüzeştini anlatırken edebi metinlerle harmanlıyor bu yol hikâyesini ve kendi mısralarıyla başlıyor: Gün yetmedi taştıkça taşan neşvemize/ imrendi o gün kahvede kim varsa bize/ 'Dostlarla' dedim, 'sohbetimiz bal gibidir/ey kahveci gel katma şeker kahvemize!”

Şeyh Şâzilî, Sânî, Mevlânâ, Lâedrî, Rûhî, Emir Efendi, Osmanzade Tâib, Nev'i, Mehmet Âkif, Yahya Kemal, Cahit Sıtkı, Nazım Hikmet gibi şairlerin kahve tadındaki mısralarıyla molalar vererek devam ediyor bu uzun yolda Ayvazoğlu. Okumaya doyulmayan mısraların yanı sıra, Kavuklu'yla Pişekâr var, Mithad Cevdet Kuntay'ın Üç İstanbul'daki Ziyafet'i, Samiha Ayverdi'nin anlatısı, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın paragrafları, bir Türk evi için kahvenin ne demek olduğunu anlatan Seviç Çokum'un cümleleri, Peyami Safa'nın notları var ayrı ayrı renkler sunan Ayvazoğlu'nun kahve tepsisinde. Ayrıca ilginç anekdotlara da rastlıyoruz sayfaları çevirirken. Allah'ın güzel isimlerinden biri olan Kavî'nin ebced hesabına göre sayısal değeriyle kahvenin aynı olduğunu (116) ve Ayderusiye tarikatının yaptığı râtip zikrinde önce ya Fâtiha ya da dört defa Yâsin okunup Hz. Muhammed için yüz defa Salâvat getirilir ardından yüz on altı kere tekrarlanan 'Yâ Kavî' zikri eşliğinde kahve içildiğini öğreniyoruz.

Beşir Ayvazoğlu'nun çalışmasındaki “Kahvehane” kısmında birçok ritüele ve mekâna dair bilgi ediniyoruz. Zengin görsel malzemeyle hazırlanmış kitap değindiği kaynaklarıyla, dipnotlarıyla, bibliyografyasıyla, kronolojik düzeniyle, üslubu ve özgünlüğüyle ne denli titizlikle kaleme alındığını gösteriyor.

12 yıl önce