|

Kış büyük geliyor nara gidelim

Haydar Ergülen, şiirinde, mensup olduğu kültürün kaynaklarını söyleyişinin yapısal ruhuna yedirerek evrensel olana üst katmanda varmış ve kendi şiir geleneğini oluşturmuş usta bir şair. 'Nar' da Ergülen şiirinin kaynak dinamiklerini vermesi bakımından önemli bir kitap

Cafer Keklikçi
00:00 - 4/04/2008 Cuma
Güncelleme: 21:50 - 4/04/2008 Cuma
Yeni Şafak
Kış büyük geliyor nara gidelim
Kış büyük geliyor nara gidelim

Haydar Ergülen 1979'dan bu yana şiirlerini çeşitli dergilerde yayınlamış, kendinden sonraki kuşağı etkilemiş, birçok ödül almış, Seksen Dönemi Türk şiirinin en önemli şairlerinden biri olmayı fazlasıyla hak etmiş bir şairdir. Bugüne kadar on bir şiir kitabı yayınlamış Ergülen. Son şiir kitabı ise Üzgün Kediler Gazeli (2008 Metin Altıok Şiir Ödülü'nü kazandı). Benim bu yazıda sözünü etmek istediğim eseri, ilk toplu şiir kitabı Nar. Nar, Ergülen'in ilk beş kitabını ihtiva ediyor.

Nar, Karşılığını Bulamamış Sorular kitabıyla açılıyor. Arkasından; Sırat Şiirleri, Sokak Prensesi, Eskiden Terzi'yle devam ederek 40 Şiir ve Bir.. kitabıyla sona eriyor.

Nar'ın toplamına genel olarak baktığımızda ilk gözümüze çarpan Ergülen'in bu kitapta su izleğine yoğunlaşması. Su, bazen bir imge, bazen bir simge ve bazen de başlı başına bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Biraz ayrıntıya indiğimizde; Karşılığını Bulamamış Sorular'da su izleğinin kadına, özleme, tarihe ve geleceğe açılımlandığını; Sırat Şiirleri'nde tarihsel ve yaşanan hayat eleştirisi bağlamında değerlendirildiğini; Sokak Prensesi'nde çocukluğa gitme dolayısıyla 'iyiliğe' vurgu biçiminde verildiğini; Eskiden Terzi'de ise ruhsal görüntü olduğunu açıkça görüyoruz.

40 Şiir ve Bir... kitabında ise su izleği devam etmekle birlikte 'şair'e ve özellikle de 'şiir'e daha çok vurgu yapılıyor. Mesela şair niçin şiir yazdığını "Ben inanmak için şiir yazıyorum" dizesiyle, şiirin ne olduğunu ise "Şiir: Topladığım her bağda o karaüzüm" ve "bütün yetimler ayağa kalksın eski yetim şiir de!" veya "Şiirimiz beyazlara göre değildir" dizeleriyle açıklama/ anlamlandırma yolunu seçmiş. Nar'ın genelinde şiir ve kadın bitişik anlamsallık taşıyor; "bütün kadınlar şiiri bir kadına terkeder" dizesinde olduğu gibi. Yine Nar'da felsefi algılayış batıyı referans alarak doğuya bakma biçiminde.

Haydar Ergülen şiirinin temel özelliklerinden biri olan ironi; şiirin yüzeyinde yumuşak, dibe inildiğinde sert biçimde yer alıyor. Yani Ergülen, şiirinde 'şiirsel gerçekliği' ironi ile sağlamış. Ancak şiirin ilk görüntüsündeki yumuşaklığın altında duruyor bu. İroni, okuduğumuzun altındaki gerçekleri gülümseyerek duyumsatıyor bize. Bu cümleden mülhem Ergülen şiirinde 'derin ironi'den söz edebiliriz. Fakat bu, diğer Seksen Dönemi şairlerinde olduğu gibi şiiri anlam kaybına uğratmıyor. Çünkü Ergülen'in, şiirinde, büyük oranda 'halk duyarlığı'ndan beslendiğini gözlemliyoruz.

Ergülen'i dönemindeki diğer şairlerden ayıran önemli bir özelliği de; Seksen Dönemi şiirinin içe dönük 'yatırım'ı, Ergülen şiirinde dışa dönük 'yatırım'a dönüşmesi. Diğer şairler sosyal yaşamı şiirin içine taşırken, sosyal yaşam dinamiklerinin şiirin içinde mitleşip masalsı bir havada kaybolmasına olanak sağladılar. Ergülen'se şiirin içine sosyal yaşamı taşıyıp hem yaşananı canlı tuttu, hem de şiirin 'hayatın içinde akan bir şey olduğunu' gösterdi. Bu da, benim savunduğum 'sosyal gerçekçi şiir'i, tarihsel bağlamdan görmemiz açısını verdiği için benim nazarımda daha bir değerli.

Haydar Ergülen -yukarıda örneğini gösterdiğim gibi- Seksen Dönemi şiirinin tipik özelliklerinden biri olan 'şiir'e ve 'şair'a dair şiirler yazdı. Bunu Seksen Türkiye'sinin toz duman olmuş ortamında; şairin, şiirin kendisini şiire özne yapmış olduğunu daha önce Osman Konuk üzerine yazdığım eleştiri yazısında söylemiştim. Ergülen'de de aynısı mevcut. Bu bence, 'amaç' kaybından kaynaklanıyor.

Ergülen, Alevî-Bektaşi algı yetisini şiirlerinde açıkça gösteriyor. Örneğin; dükkân, nar, dede, baba ve abdal gibi kelimeler Nar'da Bektaşî göndermeler içeren özelliklere haiz. Önemli edebiyat tarihçimiz Abdülbâkî Gölpınarlı'nın "Alevî-Bektaşî edebiyatında dünya sevgisi, yaşayışa ve dünya nimetlerine bağlılık önemli bir yer alır ve bu yüzden, bu edebiyatta realite gerçekten de canlıdır. Sırası geldikçe bu edebiyatta tarih bile, dile gelir, duyulan sevgi, yahut beslenen kin, heyecanlı bir tarzda şiir çerçevesine girer." (Alevi-Bektaşi Nefesleri 1963) tespitini Ergülen şiirine de rahatlıkla uygulayabiliriz. Ergülen şiirinde de bazen öfke ve bazen de sevgi şiir (dize) formuna girmiştir; "havaya sayılan bir mavi abdal" ve "Kış büyük geliyor nara gidelim" dizelerinde görüldüğü gibi.

Haydar Ergülen şiirine bütün olarak baktığımızda Divan şiirinden 'dil' olanakları ve 'göndermeler' bağlamında olumlu izlenimler içerdiğini göreceğiz. Bu yargıdan hareketle, modern şiir (özelde Seksen şiiri) dil ve gönderi bakımından Divan şiirini çağdaşlaştırmıştır diyebilir miyiz acaba?

Sonuç olarak Nar, Haydar Ergülen şiirinin kaynak dinamiklerini vermesi bakımından önemli bir kitap. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Ergülen, şiirinde, mensup olduğu kültür kaynaklarını söyleyişinin yapısal ruhuna yedirerek evrensel olana üst katmandan varmış ve kendi şiir geleneğini (kendi doğrusunu) oluşturmuş usta bir şair.

Nar

Haydar Ergülen Merkez Kitaplar 238 sayfa

16 yıl önce