|

Kurmacanın gerçeği: Torosyan'ın Hatıratı

Türk basınında uzun süre devam eden 'Torosyan'ın Hatırat'ı gerçek mi, kurmaca mı?'' tartışmasından yola çıkan Y. Hakan Erdem, 'Gerçek ile Kurmaca Arasında: Torosyan'ın Acayip Hikâyesi' adıyla bir kitap kaleme aldı. Erdem, Torosyan'ın hatıralarındaki kurmaca olan kısımları belgeleriyle açığa çıkarıyor.

Seyfullah Aslan
00:00 - 16/01/2013 Çarşamba
Güncelleme: 12:37 - 16/01/2013 Çarşamba
Yeni Şafak
Kurmacanın gerçeği: Torosyan'ın Hatıratı
Kurmacanın gerçeği: Torosyan'ın Hatıratı

Hatırat türü eserler, okurların gözünde 'tarihi tanıklardan okuma' olarak görülmektedir. Bu nedenle çoğu zaman, özellikle resmî tarih söylemine aykırı hatıralar, gerçekliğin kendisi gibi görülmeye açıktır. Ancak her ne kadar tanıklığını anlatıyor olsa da her hatıratın bir yazarı vardır ve objektif olması beklenemez. Üstelik kaleme aldığı hatıratını sıcağı sıcağına yazmasıyla, olaylar vukua geldikten çok sonra oturup aklında yer ettiği şekliyle kaleme alması arasında, gerçekliğe yaklaşma anlamında ciddi bir sorun olabilir. Bütün bu keyfiyet, hatırat kitaplarının dikkatli bir gözle okunmasını gerekli kılmaktadır.Tarih-Lenk adlı kapsamlı ve öncü kitabıyla, dikkatli bir gözün gördüklerini aktaran Tarihçi Y. Hakan Erdem'in yeni kitabı 'Gerçek ile Kurmaca Arasında:Torosyan'ın Acayip Hikâyesi' adıyla Doğan Kitap tarafından yayınlandı.

Hatıratta Torosyan'ın hayatı kısaca şöyledir: 1891'de Kayseri Develi'de (Everek) doğan Sarkis Torosyan, Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale ve Filistin cephelerinde görev yapan Ermeni asıllı bir Osmanlı subayıdır. Çanakkale Cephesi'nde önemli görevler yaptıktan sonra Filistin Cephesi'ne gönderilir. Anadolu'da başlayan Ermeni Tehciri'nin tesiri ve ailesiyle ilgili endişelerinden dolayı üniformasını taşıdığı Osmanlı'ya karşı nefret duymaya başlar. Ordusundan ayrılarak Arap isyancıların safına geçer ve Osmanlı'ya karşı savaşır. Bir süre Çukurova'da çetecilik yapar. 1921'de Ankara hükümeti Fransızlarla anlaşır ve son defa memleketini gördükten sonra Amerika'ya göç eder.

1947 yılında 'Yüzbaşı Sarkis Torosyan' imzasıyla Amerika'da yayınlanan hatırat, o tarihten sonra tekrar basılmaz. Nihayet eser, Ayhan Aktar'ın yayına hazırladığı ve Ağustos 2012'de 'Çanakkale›den Filistin Cephesi›ne' adıyla yayınlanmasıyla Türk okuruyla da buluşmuş oldu. Ancak Türkiye'de yayınlanmasından önce 2010'dan itibaren Taraf gazetesinde ve Agos'da hatırat üzerine yazılan yazılar ve röportajlar, hatıratın kamuoyu önünde tartışılmasını sağladı. Ayhan Aktar'ın Taraf gazetesindeki yazısında Torosyan'ın etnik kimliğine vurgu yaparak hatıratın sessizlikle geçiştirilmeye çalışıldığı yönündeki iddiası ve hatıratın gerçekliğini savunan yazısına Halil Berktay'ın yine aynı gazete sütunlarından hatıratın gerçekliği konusunda cevap vermesi dikkat çekmişti.

Döneme dair onlarca hatıratın yayınlandığını ve bunların içinde kurmay karargâhında görev yapan paşalar ile üst düzey diğer askerlerin hatıratlarının da yer aldığını ifade eden Erdem, Sarkis Torosyan'ın hatıratını 'yegâne ve cazip' kılan unsurun Torosyan'ın 'Osmanlı Ermenisi bir subay oluşu'na bağlar.

Hatırat mı kurgu mu?

Yazar, Torosyan'ın hatıratını ilk okuduğunda 'gerçeklik duygusu kaybı' yaşadığını ifade ederek hatıratta yerli yerine oturmayan bazı unsurların olduğunu hissetmiş. Sadece Osmanlı cephesinden yazılan hatıratlarla değil, İtilaf devletleri tarafındakilerin yazdıklarıyla da uyumsuzluk sezen Erdem, metni birkaç sefer okumak suretiyle tetkik etmeye başlamış. Torosyan'ın hatıratının 'gerçekliği meselesi' peşinden giden yazar, sonuca ulaşmak üzere hatıratı diğer kaynaklarla kıyas ederken, en ince detayı dahî uzun uzun açıklamış.

Erdem'in tespitlerine göre Çanakkale cephesinde bulunduğu sırada bir gemiyi tahrip ve bir diğerini batırdığını iddia eden Torosyan'ın, söz konusu olayla ilgili verdiği bilgiler tutarsızlık arz etmektedir ve belki de kurgulamıştır. Zira kayıtlar ve savaşan her iki tarafın güvenilir kaynakları, Torosyan'ın bahsettiği tarihte batan bir İttifak zırhlısından söz etmiyor. Üstelik görev yaptığını söylediği tarihlerin detaylarına bakıldığında tarihlerde de bir yanlışlık görünmüyor. Ayrıca yazara göre, Torosyan'ın görev yaptığı topçu birliği konusunda hatıratta verilenlerle belgelerde yer alanlar arasında ciddi bir tutarsızlık dikkati çekiyor. Türkçe baskıyı yayına hazırlayan Ayhan Aktar'ın ısrarla üzerinde durduğu Torosyan'ın kimliğinden dolayı resmî tarih tarafından görmezden gelinmesi iddiasına rağmen, hatırat üzerinde Erdem tarafından yapılan bu kritik, Torosyan'ın kimliğinden daha çok yazdıklarına odaklanan bu kapsamlı değerlendirme, Torosyan'ın hatıratının kurgu ile gerçek arasında gidip gelen ve güvenirliğini yitirmiş bir anlatı olduğunu ortaya çıkarıyor.Ermeni kimliği vurgulanarak Torosyan'ın hatıratına haksızlık yapıldığını iddia etmek aslında Türkiye'de ses getirecek bir söylemdir. Yine de kritik yapmadan bu tür bir iddiada bulunmanın, ön kabullerin insanı hangi hallere düşürebileceğini göstermesi açısından ilginç olduğu ortadadır. Erdem de Torosyan'ın kimliği üzerinden hatırata yaklaşmanın sağlıklı olmadığını pek çok örnekle açıklamıştır. Zira resmî tarih açısından, Torosyan gibi onlarca alt rütbeli askerin isimleri ve hatta görev yaptıkları birlikler değil, daha çok paşalar ve üst rütbeli askerlerin odakta olduğu bir anlatım söz konusudur. Dolayısıyla Torosyan'a özgü olmayan bu durumu etnik bir alınganlık haline getirmek oldukça yersizdir.

Kurgu hatalarını çıkardı

Sarkis Torosyan'ı kendi kaleminden anlamaya çalışan Erdem, daha sonra hatıratta verilen bilgileri tek tek başlıklar halinde inceleyerek okuyucuyla paylaşıyor. Kendine özgü üslubuyla Torosyan'ın hatıratını değerlendiren yazar, okuyucuları bütün bu kurgu faciası içinde gülümsetmeyi başarıyor. Torosyan'ın okul, arkadaşları, görev yaptığı birliğin komutanını yanlış hatırlama gibi tarihi gerçekliğe uymayan 'kurgusal hataları' tespit ediyor.Hakan Erdem'in Torosyan anlatısından tespit ettiği en önemli husus ise asıl anlatısına zemin teşkil eden Çanakkale Cephesi'ndeki savaşlarda yaşananlar üzerinedir. Torosyan'ın anlattıklarını savaş tarihinin diğer kaynaklarından karşılaştıran yazar, olayların yer, zaman ve oluş biçimleri açısından anlatılanla hiçbir ilgisinin bulunmadığını tespit etmiş. Ana hatlarıyla kurguda sorun yok ama ne düşman gemilerinin ne zaman ateş açtığı, ne hareketleri, ne bağlı bulunduğunu söylediği topçu alayının top atışları, ne de savaşın gidişatına dair verdiği bilgiler tutarlı görünmemektedir. Yazar kitabın sonuç kısmında, bütün araştırmasını bitirmek üzereyken o ana kadar fark etmediği bir belgeden söz ediyor. 1940 Amerika nüfus sayımına göre Sarkis Torosyan 6 yıllık bir eğitim görmüş olarak kayıtlı. Bu durumda yazara göre, Torosyan'ın Mekteb-i Harbiye'ye gitmiş olması, yüzbaşı olması mümkün görünmemektedir. Bütün metni en ince ayrıntısına kadar inceleyen yazar, Sarkis Torosyan'ın hatırasının gerçeğin kayasına çarpıp tuzla buz olduğunu ifade ediyor.

Üretilmiş, kurgulanmış bir metin olarak Sarkis Torosyan'ın 'hatırat romanı', Y. Hakan Erdem'in dikkatli incelemesiyle açığa çıkmış. Ayrıca yazar, hatırat türünün incelenişi açısından da iyi bir örnek de sunuyor.

Torosyan'ın Acayip Hikayesi

Y. Hakan Erdem

Doğan Kitap

400 sayfa

2012

11 yıl önce