|

Medyada popülerleşen din algısı

''Medya ve Din'' adlı kitap dinin dijitalleşmesinden dinsel nefret söylemine, dinin karikatüre edilmesinden medyanın din bilgisine, reklam iletişimindeki dinsel kurgulardan marka iletişiminde dini sembollerin kullanımına dek geniş bir sahada neler olduğunu sorguluyor.

Ebubekir Oy
00:00 - 6/07/2014 Pazar
Güncelleme: 23:37 - 6/07/2014 Pazar
Yeni Şafak
Medyada popülerleşen din algısı
Medyada popülerleşen din algısı

Cumhuriyetin ilanından sonra muasır bildiğimiz batı medeniyetleri seviyesine çıkabilmek için Osmanlı''dan ve Osmanlı''nın referanslarından hızla uzaklaşma çabasına girildi. Artık din ve devlet işleri birbirinden ayrılacaktı. Ancak bu ayrılık özellikle İsmet İnönü döneminde dinin sadece devlet işlerinden ayrılmasıyla kalmadı, dinin insandan da ayrılmasına kadar götürüldü. Yasaklı yıllar başladı ve artık Kur''an okumak başta olmak üzere din sadece kuytu köşelerde konuşulur hale geldi. Bu dönemde din, medya tarafından görmezden gelindi, görenler ise ne gördüler bilinmez ama hep menfi gösterdiler.

Çok partili sisteme geçilmesi ve Demokrat Parti iktidarının getirdiği özgürlük ortamı ile din yavaş yavaş önce yazılı medyada sonra da görsel medyada kendine yer bulmaya başladı. Ancak medyanın dini konulardaki cahilliği bir yana filmlerde hep çirkin, hilekâr, düzenbaz dindar ve hoca tiplemeleri ile karşılaştık. Bugün ise televizyonlarda sohbet programı yapan bazı hocaların gittikleri yerlerde halk tarafından neredeyse pop star gibi karşılandığı günlere geldik.

BİR BAŞLANGIÇ KİTABI

Mete Çamdereli''nin editörlüğünde hazırlanan ve Köprü Kitapları tarafından okura sunulan Medya ve Din, medya ve din ilişkisine giriş mahiyetinde bir kitap denilebilir. Zira kitapta yer alan başlıkların her biri başlı başına kitap konusu olabilecek öneme sahip. Medya ve din konusunda kitapta yer bulmamış birçok başlığın varlığı da düşünüldüğünde Mete Çamdereli''nin de ifade ettiği gibi kitap, bu konudaki bir başlangıç kitabı.

Medya ve Din, dinin dijitalleşmesinden dinsel nefret söylemine, dinin karikatüral temsilinden medyanın din bilgisine, televizyonda dinin temsiline, reklam iletişimindeki dinsel kurguya, marka iletişiminde dinsel sembollerin kullanımına dek açılıyor. Oradan din ile moda, din ile sinema, din ile müzik ilişkisine geçiyor. Medya ve Din''in yelpazesi altındaki başlıklar, medya ile din ilişkisini hem Türkiye tezahürleriyle hem de küresel açılımlarla irdeliyor.

DİZİDE ORUÇ TUTULMAZ

Son dönemde doğrudan dini yayın yapan radyo ve televizyonlardaki artış ile birlikte devlet televizyonu TRT''nin başta İslam ve Alevilik hususunda daha hassas yayınlar yapması, geldiğimiz noktayı görmemiz, medya ve din ilişkisinin geleceği üzerine düşünmemizi daha da önemli kılmaktadır. Zira TRT''nin dine yaklaşımı açısından Ferhat Zengin''in kitapta aktardığı şu anekdot dahi düşünmeye değer: ''1982 – 2002 yılları arasında 13 yıl kesintisiz yayınlanarak Türkiye''nin bir dönemine damga vurmuş, Türk televizyonculuk tarihinin en uzun süren dizisi Bizimkilerin''in yapımcısı Umur Bugay övünerek aktardığı bu gerçeği şöyle anlatır: ''Bizimkiler'' tamamen laik bir dizidir. Çünkü başka dizilerde bazı karakterler Ramazan''da oruç tutarken, ''Bizimkiler'' yıllar boyunca Ramazan''ın pidesinin dahi adı geçmeden devam ediyordu.'' (S. 82)

Kitabın künyesi:

Medya ve Din

Editör: Mete Çamdereli

Köprü Kitapları

412 sayfa

2014

10 yıl önce