|

Modernliğe karşı estetik imkanlar

Mazhar Bağlı, Modernizme Direnen Estetik'te, ilham ve nedensellik arasındaki gerilim, şiirin kutsalla ilişkisi, sinemanın görsel dilinin insan doğasına ve zaaflarına yönelimi gibi konuları irdeliyor

Işık Yanar
00:00 - 18/07/2010 Pazar
Güncelleme: 20:41 - 17/07/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
Modernliğe karşı estetik imkanlar
Modernliğe karşı estetik imkanlar

Aydınlanmadan bu yana Avrupa merkezli kültürün dünyayı yorumlamasında meydana gelen “büyük kapanma” bilginin kullanımını ve uygulama alanını genişletmiş, eski bağlamından koparmıştır. Ortaya çıkan yeni bilgi felsefesinin kullanımı Birinci Dünya Savaşı'na kadar devam eden bir sürede çok ciddi eleştiriler alsa da hegemonyasını sürdürmüş, dünyaya çeşitli kolonyal politikalar yaymıştır. İlk itirazlar romantiklerden gelmiş, en güçlüleri ise bu felsefi-kültürel yönelimin en önemli temsilcilerinin olduğu Alman felsefesinden doğmuştur. Aslında bu dünya savaşları esnasında Almanya'nın politik yönelimini açıklayan bir durumdur. Süreç yapısalcılara, Levinas'a, varoluşçuluğa yayılmış, bilginin algılanması ve kullanımı yeniden değerlendirilmek istenmiştir. Eski bütünlük yerine gelen aklın doğrudanlığının ifadesi olan bu bütünlük, tarih, antropoloji, estetik ve temsil, iktidar-özne ilişkileri bağlamında eleştiriler almıştır. Böylece 20. yüzyılın başlarında, insanlığın macerasının bir bütün olarak ele alındığında vicdandan öte bir imkan içerdiği fark edilmiş ve sanatsal bazı imkanlar ortaya çıkmıştır.

MUHALİF DİL

Estetik algı belli oranda değişime uğramış muhalif dile önemli katkılar sağlamıştır. Bu yeni dil hem sanatsal hem de politiktir. Bu estetik imkan, modern zamanlarda sanatın poetikasını büyük oranda belirlemiştir. Sürrealizm, dada gibi bir çok alanda bu estetik itiraz bir yandan kendi dilini oluşturmuş bir yandan da zaman, mekan, kurgu, anlatı gibi birçok başlığı yeniden sorgulamıştır.

Mazhar Bağlı'nın Modernizme Direnen Estetik adlı çalışması, bu sürecin kısa okumasını yapmak ve özellikle de sinema alanında yansımalarını görmek için önemli bir başlangıç kitap niteliğinde. Kitapta, gerçeğin temsilindeki “ideoloji” ve temsil yanlışlığı gibi konularla sürece yönelik eleştiriler tespit edildikten sonra ilham ve nedensellik arasındaki gerilim, şiirin kutsalla ilişkisi, sinemanın görsel dilinin akli dünyadan insan doğasına, onun zaaflarına, korkularına, doğu felsefesine doğru yönelimi ele alınıyor. Poe'nun aklı, Bach'ın ilhamı, sanat tarihindeki bazı figürler, Dionysos-Apollon karşıtlığı bu bağlamda ele alınan bazı örnekler.

VAROLUŞ ÇELİŞKİSİ

Direnç odağı olarak belirlenen alanlar: Şiir ve Musiki; Sinema olarak belirlenir. Aslında sanatın birçok dalı bu direnmeye örnek olarak verilebilir. Gerek plastik sanatlar gerekse romanda bunun öneklerine sıklıkla rastlanır. Yazar bu iki konuyu belli başlı yaklaşımların bazılarıyla açıklar. Heidegger'in, Hölderlin'in şiirinin analizi, John Berger ve Kierkegaard...

Sinema ise üzerinde daha çok durulan konu gibi görünmektedir. Dünya sinemasının iki önemli yönetmeni Andrey Tarkovski, Stanley Kubrick değerlendirmeleri ise Türk sinemasındaki yeni kuşaklara değiniyle sonlanır. Tarkovski'nin sinema dilindeki felsefenin artalanı, Kubrick'in insandaki varoluş çelişkisi ve farklı kurgular denemesine değinilir. Her iki yönetmende, akli belirlemeciliğin tekil yönelimini parçalamaya çalıştığı vurgulanır.

14 yıl önce