|

Ne kadar bilgisayar o kadar yazar

Yaklaşık on yıl önce hayatımıza giren katılımcı sözlükler, bugünlerde internet üzerinde bilgiye en çok ulaşılan platformlar haline dönüştü. Gençlerin oluşturduğu bu sözlüklerin aktardığı bilgi ve fikirlerin güvenirliliği ise her zaman tartışmaya açık olacak

Hatice Saka
00:00 - 10/03/2010 Çarşamba
Güncelleme: 21:41 - 10/03/2010 Çarşamba
Yeni Şafak
Ne kadar bilgisayar o kadar yazar
Ne kadar bilgisayar o kadar yazar

Sözlük “Bir dilin veya dillerin kelime haznesini , söyleyiş ve yazılış şekilleriyle veren, kelimenin kökünü esas alarak, bunların başka unsurlarla kurdukları sözleri ve anlamlarını, değişik kullanışlarını gösteren eser.” şeklinde tanımlanıyor. 1999 yılında “ekşi sözlük”lüğün kurulmasıyla ortaya çıkan katılımcı sözlüğün tanımı ise “üyelerin katkısıyla sürekli değişen ve artan içeriği amaçlayan, bir sözlük gibi belirli maddelerden oluşan web siteleri için kullanılır.” şeklinde yapılıyor. Sözlükler bu konun ehli olan insanlarca yıllar süren bir çalışma sonucunda ortaya çıkıyor. Katılımcı sözlüklere yazar olmak için ise belli bir süre çaylak olarak beklemeniz gerekiyor. Bilindği gibi çoğumuz bilgiye internet üzerinden ulaşıyoruz. Tabiî ki anlamını bilmediğimiz bir şeyi öğrenmek için kitaplıklarımızdaki sözlüklere başvurmuyoruz. Google bir enrty giriyorsunuz ve çok sayıda seçenekle karışlaşıyorsunuz. Bu noktada sorgulamamız gerek şey çoğu belirli bir kültürel birikime ulaşmamış gençlerin aktardığı bilgiye ne kadar güvenip güvenmeyeceğiz? Sayıları her geçen gün artan sözlüklerin bilirkişilerine yazılı kültüre ne gibi bir katkıları olacağını sorduk. Aldığımız yanıtlar sözlüklerin önümüzdeki yıllarda daah etkin olacağını gösteriyor.

KİRLENME HER ALANDA YAŞANIYOR
Said Ercan (mechul-x) İhl Sözlük :
Sanal yazın ortamının bir parçası olan interaktif sözlük uygulamalarının dil içindeki etkinliği yaşayan bir varlık olarak dilin kendi diyalektiği içinde serinkanlılıkla kavranarak ancak isabetli tespitte bulunmayı mümkün kılacaktır. Kötü yazı örnekleri, bariz dil hataları, keyfi kısaltmalar, düşük cümle biçimlerini peş peşe sıralayıp dilde yeni bir Babil laneti kehanetinde bulunmak olsa olsa çağın ve yeni oyun alanına dair geri kalmışlığın kabusundan öte değildir. Hassas kalpleri ile sözde tüm bu gelişmelere “ah kalbim” duracak, “dayanamıyorum”, havasındakilerin(sözde dil sevicileri) tarihteki karşılıkları dün matbaaya karşı bin çeşit bahanesi olanlardan farklı değildir. Araçların değişimi her zaman sancılar doğurmuştur. Bu da onlardan sadece biridir. Biraz gerilere gidersek galiba çok güzel örnekler görmek şansımız olacaktır. Dün mağara duvarlarına yazı yazılmıyor resim yapılıyordu, sonra Mısır'da hiyeroglif, Sümer'de kazıma, karakteristik klasik yazı, oradan papirüs, oradan hayvan derisi ( uzun yıllar), aharlı kağıt, derken modern kağıt ve baskı yüzeyleri yazının doğuşu ve işlendiği yüzeylere dair bu hayal dünyasına ağır gelen hikaye insana bu yeni oluşumun aslında hiçte dillendirilecek bir boyut olmadığı fikrini veriyor. Düşünüz ki, gelecek bir zamanda insanlar optik mercekler vasıtası ile boşluğa çizdikleri şekilleri okuyorlar. Zamanın teknik gerçekliği her şeyin belirleyicisidir, dil ve onun göstergesi olan yazı bunun içine dahildir. Siyasi sınır kültür politikaları dilin biçimine yön veriyor. Peki sonucun yararlı olduğunu kim mantıklı bir şekilde açıklayabilir. Kaşkarlı Mahmud'un Divan'ı Lugat-ı Türk'ünde ki sözcükler İstanbul'un Türkçesi için köken olmaktan öte nedir. Kökenden son örneğe olan süreç dönüşümünü kültür aralığı olarak kabul ediyorsun ama değişimin kendisine muhatap olduğunda kıyamet koparıyorsun. Sürecin kendisine değil serecin faktörü olan bireye- bireyin dil yetkinliğine sorular sormak ancak doğru sorunu ve doğru sonuca götürecektir. Elinde cahilliğinde katlettiği bir dili olan bir birey ister sözlükte-sanalda yazmış olsun ister sadece konuşurken cinayetini işlesin. Ne var ki Nişantaşı tiki'leri sözlüklerde yetişmediler… Bugün yazılı kültürde kirlenme internetten daha mı azdır? Para ile kitap bastıran “kağıt karalayıcıları” sözlüklerdeki yazarlardan çok farklı bir şey mi yapmaktadırlar? Kirlenme her alandadır. İHL Sözlük bizatihi bu kirlenmeye karşı olduğu için kurulmuştur, genelde internet özelde katılımcı sözlüklere karşı paradigmasını oluşturmayanlar çağın ruhunu yakalayamayacak, tarihin dehlizlerinde kaybolacaktır.Bugün internet alanını boş bırakan yazılı kültürün köşe sahipleri, yarın altlarındaki toprak kaydığında her şey için geç kalınmış olacaktır.İnterneti çepeçevre sarmış küfüre, pornoya, argoya karşı sağlam duracak oluşumlara ihtiyaç vardır, “İHL Sözlük” kendi özelinde bunu başarmak için mücadele etmektir. son olarak bilginin dezenformasyonu önleyerek internet kültürünün lokomotifliğini yapacak olanlar “ilkeli” katılımcı sözlükler olacaktır işte bunun içindir ki, İHL Sözlük'ün sloganı; “insana ve bilgiye hürmet eden sözlük”tür
DOĞRU BİLGİ DİYE BİR HAZIR PAKET YOK
Sedat Kaplanoğlu (SSG) Ekşi Sözlük :
Bilgi paylaşma imkânını herkese sağlamak elbette büyük bir yenilik. Er ya da geç tecrübe etmemiz gereken bir süreçti. Kültürel aktarım komşudan komşuya, babadan oğula, yazı işleri müdüründen gazete okuruna geçmek yerine çok daha hızlı bir dinamikle işler oldu. Zira her tür kültürel yapıya anında erişebileceğiniz, mesafenin ve bilgi aktarım gücünün inanılmaz hızlandığı bir dönemdeyiz. Bu haliyle söz konusu sentez sürecini çok hızlandırdı. Yani bir kaç ay içinde bir alt kültürün doğup sonra yitip gittiğine şahit olmak mümkün. Ekşi Sözlük bilginin tek otoritesinin olamayacağı konusunda güçlü bir duruş sergiler. Sitede her sayfanın altında der ki “bu sitede yazılan hiçbir şey doğru değildir”. Bu aslında şu demektir: “Doğru bilgi diye bir hazır paket yoktur. Siz doğru bilgiyi ancak sağlıklı bir eleştirel bakışla kendiniz özümseyebilirsiniz”. Burada bilginin sağlıklı edinimi için en büyük sorumluluğun aslında “bilgiye muhtaç” olan kesime ait olduğunu söylüyoruz. Dil sözlüğü gibi son derece didaktik, katı ve sorgulanmaz formda olan bir yapıyı bu tür bir paradigma değişimine alet etmek bence Ekşi Sözlük'ün hizmet ettiği en önemli unsurlardan biridir. Bilgi kirliliği her zaman vardı. Sadece kirliliği dile getirme ve bunu tartışma imkânımız yoktu. Önümüze kitap mutlaka %100 doğru olmalıydı çünkü büyüklerimiz yazmıştı onları. E bizim büyüklerimiz mükemmeldi, %100 hatasız insanlardı, çünkü onlar, sadece büyüktü. Artık bilgiyi tartışabiliyor, kirleri üstüne konuşabiliyor olmamız yaşadığımız dönemin en büyük ihsanlarındandır. Bir yerde bir şey bilgi diye sunuldu diye onu biz doğru olarak kabul etmek zorunda değiliz. Genelde sözlük şöyle eleştiriliyor: “kim olduğunu saklıyor”. Eğer o verilen bilgi ancak “kimin söylediği” ile değerliyse çok da mühim değildir zaten. Bilginin vereniyle değil sadece ve sadece kendisiyle değerli olduğunu idrak etme sürecindeyiz. Bilgi kirliliği karşısındaki duruşumuzun bu çıkış noktasından şekillenmesi de sağlıklıdır.Bu açıdan sadece sözlüklerin değil tüm sosyal medyanın düşünsel gelişimimizi üssel boyutlarda arttırdığını düşünüyorum. Daha da arttıracaktır. Bununla nereye varırsak varalım, o yokken ki halimizden daha kötü bir yere varamayız.
HERKES OLDUĞU GİBİ DAVRANIYOR
Mustafa Okumuş (raskolnikov) Eko Sözlük :
İnteraktif sözlükler ülkemizde gençlerin en çok kullandıkları platformlardan birisi. İnternet başında zamanının önemli bir miktarını geçiren ve çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu platformlardandır sözlükler. Ayrıca çoğu genç, sözlüklerden en az birini düzenli olarak okuyucu ya da yazar olarak takip etmektedir. Sözlüklerin yazılı kültürü bir şekilde etkilediği kesin olandır. Fakat bu etki sözlüklerin kullanıcılarına göre farklılıklar göstermektedir. Yani sözlüklerden kültürel bakımdan gerçekten olumlu etkilenen bir kesim olduğu kadar, olumsuz etkilenenler de yok değildir. bu doğrultu da bakarsak bence sözlüklerin tümüyle bir kültürü etkilemesi çok zordur. Sözlük yazarlığı yapan bir çok kişinin yazdıkları iyi incelendiğinde kültürel bakımdan çok geniş insanlarında olduğu net şekilde görülebilir. Sözlük kültürü apayrı bir kültür olmuştur elbette. Fakat sözlükler sanal ortamlardır. Yani bu ortamlarda herkes olduğu gibi davranmamaktadır ve de sözlüklerin genelinin benimsediği felsefe “yazılanların doğruluğunun garanti edilmemesi”dir. Herkesten nitelikli ve doğru bilgi paylaşımı beklenemez. Zira sanal ortamlar çoğu zaman insanların eğlenceli zaman geçirebilmeleri için bir araç olmuştur. Bu yüzden sözlüklerin bilgi kirliliğine neden olabileceğini söylemek, sözlük kültürü ve yapısı açısından yanlış olur.
İMLA KURALLARINI ÖĞRENSELER BİLE YETER
Ahmet Uslu ( exnihilo) Lafmacun :
Katılımcı sözlüklerin yazılı kültür üzerinde çok fazla etkili olduğu kanaatinde değilim. Eskiye nazaran insanların internette kendilerini ifade edebileceği mecra sayısının fazlalığı dolayısıyla katılımcı sözlükler artık bir şeylerin derinlemesine paylaşılabileceği/yorumlanabileceği yerler olmaktan çıkıp gündelik olaylar hakkında hemen herkesin yapabileceği yorumların yer aldığı mecralara dönüştüler. Elbette bu “ortalama” profilin dışında yazanlar da mevcut ancak onların sayısı sözlük ortalamasını etkileyecek kadar çok değil. Hali hazırdaki yazarlar bu “ortalama”nın bir kabuk olduğunun da farkındalar. Yani bir katılımcı sözlükte sıradan yorumlar yazan bir kişi sözlüğün dışında başka bir mecrada asıl hünerini gösterebiliyor. Çünkü sözlükte yazarken hitap etmesi gereken kişiler ve sözlüğün genel kültürü onu “ortalama sözlük yazarlığı” kabuğunun içinde yazmaya zorluyor. Ancak yine aynı şekilde sözlük kültürünün yaygınlaşması kısmi de olsa bazıları için olumlu etkiler de yapabiliyor. Türkiye; eğitim kalitesi çok da yüksek olmayan bir ülke. Ortalama bir lise mezununun basit imla kurallarını bile bilmediği bir ülkede “katılımcı sözlükler” gibi çok sayıda ve farklı kişilerin birlikte yazdığı alanlar iyi bir eğitim sahası olabiliyor. Elbette “yazmak” biraz da yetenekle ilgili bir konu. Ama katılımcı sözlüklerin en azından “imla” konusunda pek çokları için olumlu gelişmeler sağlayabildiği söylenilebilir. Sözlük kültürünün bir bilgi kirliliğine neden olduğunu iddia etmek biraz katılımcı sözlüklere haksızlık olacaktır. “Salt bilgi” olarak nitelendirilebilecek bilgiler dışındaki her şeyin tartışılabildiği bir dünyada yaşıyoruz. Üstelik tartışma mecralarından/mekânlarından çok azı katılımcı sözlükler gibi herkesin fikrine aynı derecede eşit mesafede durabilir. Bir sözlük okuyucusu herhangi bir konu hakkında bilgi almak istediğinde ilgilendiği konu hakkında pek çok subjektif ve objektif yoruma aynı anda ulaşabiliyorsa bunu bir bilgi kirliliği saymaktan ziyade bilgi çeşitliliği olarak saymaktan yanayım.
BİR ÖNERİ VE FİKİR YÜRÜTME MECRASI
İsmail Alpen (zall) Uludağ Sözlük :
Yazılı kültür şu ana kadar kendini halkın üstünde gören küçük bir kesimin ürettiğini geniş kitlelerin tüketmesi şeklinde bir yayılma yolu bulmuştur. Bu internet öncesi medyaların yapısından kaynaklanmaktadır. İnternetin yaygınlaşmasından sonra daha geniş kitleler ürettikleri metinleri yayınlayabilmek ve fikirlerini paylaşabilmek için fırsat bulmuş oldular. İnternet bu mana da yazılı kültürü başlı başına değiştirmeye başlamış durumda. Katılımcı sözlüklerin yazılı kültüre olan etkisi internetin yazılı kültüre etkisi ile tamamen aynı. Katılımcı sözlükler internetin sunduğu imkânlardan faydalanmak için bir yol sadece. Katılımcı sözlükler internetin getirdiği nimetleri özümsemiş olarak daha özgür konularda, daha özgür yazabilme, daha sınırsız düşünme, dili daha anlaşılır kullanma gayretleri ile yazılı kültüre olumlu yönde katkı sağlamaktadır. Bence bilginin kirliliği bilginin kategorize edilmemesi durumunda olur. Her bilgiye ihtiyacı olan birisi vardır. Yeter ki o kişi o bilgiye ulaşabilsin. İnternetin getirdiği ortamda oluşan bilgi fazlalığı kirlilik gibi gözükse de anlamlandırıldığı, kategorize edildiği ve erişimi kolaylaştırıldığı zaman o bilgi artık kirlilik yaratmaktan çıkar. Sözlüklerin yaptığı da bu zaten bilgileri anlamlandırmak ve kolay erişilmesini sağlamak. Popüler konular hakkında bilgileri bulmak kolay ama daha az popüler, sadece az bir kesimi ilgilendiren ve belli bir kesimin dikkatini çeken konularda bilgi bulması zor. Çok fazla bilgi olduğu zaman bu gibi popüler olmayan konularda bilgi bulmak daha kolaylaşıyor. Bu şekilde aranılan bilgiye ulaşma imkanı da artmış oluyor.

Türkiye'de çok fazla internet kullanıcısı olmasına rağmen Türk internetinin halen en büyük sorunu orijinal içerik sorunu. Katılımcı sözlükler bu mana da Türk internetine büyük katkı sağlıyor. Üretilen bilgiler doğru mu diye soracak olursak. Sözlükte bir başlığı okuduğumuz zaman doğru kavramının çok farklı algılanabileceğine örnekler ile şahit olabiliriz. Bu manada katılımcı sözlüklerdeki bilgilere doğru veya yanlış gözü ile değil de bahsi geçen konu hakkında yapılmış bir öneri bir fikir yürütme olarak görmek gerekir.


14 yıl önce