|

Osmanlı da imaj sorunu yaşıyordu

Kemal Kurak
00:00 - 27/10/2007 Cumartesi
Güncelleme: 00:59 - 28/10/2007 Pazar
Yeni Şafak
Osmanlı da imaj sorunu yaşıyordu
Osmanlı da imaj sorunu yaşıyordu

Bilindiği üzere, altı asırlık Osmanlı Devleti'nin en büyük mücadelesi Avrupalı Devletlerle olmuştur. Bu yüzden Batılıların Türklere karşı bakış açısı, AB'ye girmemizin önündeki en büyük engel olarak görülmüştür çoğu zaman. İşte tarih denilen bilge danışman, burada bize yardımcı oluyor. Avrupalıların Türklere bakışını ve genel anlamda Türkleri nasıl gördüklerini öğrenmek için bu konuda yapılan çalışmalara göz atmakta fayda var. Akademisyen Gürsoy Şahin, İngiliz Seyahatnamelerinde Osmanlı Toplumu ve Türk İmajı adlı kitabında XIX. yüzyılda İngiliz seyyahların Osmanlı toplumunun yapısıyla ilgili yazılanları bilimsel bir metotla değerlendiriyor.

Seyahatnameler, Batı'da Osmanlı ve İslâm'a dair belli bir imajın oluşmasında etkili oldukları için tarihî kaynak olarak kabul edilir. Ancak bu, seyahatnamelerin yüzde yüz doğru olacağı anlamına gelmiyor. Önyargı, cahillik, düşmanlık gibi birçok sebepten dolayı bu eserlerin taraflı bir tutum içinde yazılabileceği unutulmamalı. Asıl olarak, Avrupa insanının Türkler hakkındaki düşüncelerinin temellerini araştırmak için yola çıkan Şahin, çalışmasının boyutlarını ve süresini düşünerek bir sınırlandırmaya gitmiş. Yani millet olarak İngilizleri, zaman olarak da İlber Ortaylı'nın "Osmanlı'nın en uzun yüzyılı" olarak adlandırdığı XIX. asrı seçmiş. İngiliz seyyahların dışında Alman, Fransız vb. milletlerden olan gezginlerin gözlemlerine yer vermiş. Aynı şekilde, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ndeki ilgili belgelere başvurarak bilgileri dönemin kaynaklarıyla mukayese etmeyi ihmal etmemiş.

Önce imaj, öteki, Doğu, Batı, Oryantalizm gibi kavramları açıklayarak kitabına başlıyor Şahin. Yazara göre, "öteki" ya da Batı için Doğu, hâkimiyetini ve hegemonyasını "öteki"ni damgalayarak, yani kendisinden farklı olanı "öteki" haline getirerek kurduğu Batılı öznenin bir üretimidir denilebilir. Ya da insan kendisini karşısındakinin yüzünde seyreder şeklinde formülüze edilen bir ifade tarzı ile Batı, kendisini Doğu'da seyreder veya Doğu'yu belgeleme girişimi, Batı'nın kendini belgelemesidir de diyebiliriz. Bu yüzden Doğu her zaman Batı'dan başka bir şeyle, Batı'nın basitçe sahip olduğu düşünülen şeylerle kıyaslanarak Batı'nın ötekisi haline gelir. Esasen Batı ile Doğu arasındaki ayrım, Doğu'nun damgalanışıdır.

Osmanlı hakkındaki fikirler tacirler, gemiciler ve daha sonra Anadolu'yu gezen seyyahlar vasıtasıyla oluşmuştur. Şahin, bu şekilde başlayan tanıma faaliyetleri ile zamanla seyahatnameler, hikâyeler, tasvirler ve raporlarlardan oluşan muazzam bir yayının ortaya çıktığını belirtiyor. Bu eserlerdeki "Türk imajı" oldukça fecidir. Yazar, o dönemde "Anne Türkler", "Türk gibi sigara içmek", "Türk gibi küfür etmek" ya da "Ben Türkçe mi konuşuyorum" gibi sözleri örnek gösteriyor. Yukarıdaki deyimler, Avrupa insanı arasında var olan Türkler hakkındaki öngörüleri gösterecek deyimlerden birkaçı. "Mesela 'Anne Türkler' Avrupalıların Türklerden nasıl korktuklarını, uzak ve anlaşılması güç olarak gördüklerini göstermesi bakımdan önemlidir." Özellikle de Osmanlı Devleti'ni gezen seyyahların yazdıklarına bakarsak Batılılar, hem Türkçe bilmediklerinden hem de önyargılarından kurtulamadıklarından milletimiz hakkında oldukça fazla yanlış değerlendirmelerde bulunmuşlar. Sözgelimi Sherley adlı gezgin Türkleri "karacahil, barbar, kibirli korkak, zalim, homoseksüel, vahşi, habis dinsizler, durmadan içen ve daima yalan söyleyen" kişiler olarak görür. Osmanlı hükümeti ise daima "şahsiyetsiz, mürtekip ve dirayetsiz"dir. Sonraki yüzyıllarda az da olsa Türkçe bilen, önyargıdan uzak hareket eden seyyahlar çıkmıştır. Ancak bu seyyahların sayısı bir elin beş parmağını geçmez ne yazık ki.

Şahin, seyahatnamelerin Türklerle ilgili olumlu veya olumsuz düşüncelere rağmen Osmanlı toplumunun günlük yaşantısı, sosyal ve kültürel hayatına dair önemli bilgiler vermesi dolayısıyla çok değerli eserler olduğunu ifade ediyor. Osmanlı kroniklerinin, arşiv belgelerinin, kanunnamelerin, kadı sicillerin kısmen eksik kaldığı alanlarda seyyahların hatıratları, mektup ve günlükleri büyük önem kazanmakta. Dolayısıyla seyahatnameler, bütün dönemler için birer kaynak niteliğinde. Bu eserlerin bir kısmı Türkçeye tercüme edilmişken, bir kısmı henüz çevrilmeyi beklemekte...

16 yıl önce