|

Peygamberimizin yanıbaşında geçen bir ömür

İlim tahsili için Medine'ye giderek orada yaşayan ve hayatını Ravza-i Nebevi'nin yanıbaşında, İslam alemi için dertlenerek ve çalışarak geçiren Ali Ulvi Kurucu'nun hatıraları dört cilt halinde yayımlanacak

00:00 - 4/04/2007 Çarşamba
Güncelleme: 18:06 - 6/06/2007 Çarşamba
Yeni Şafak
Peygamberimizin yanıbaşında geçen bir ömür
Peygamberimizin yanıbaşında geçen bir ömür

Ali Ulvi Kurucu'nun hatıraları Kaynak Yayınları tarafından yayınlanıyor. M. Ertuğrul Düzdağ'ın hazırladığı ve dört kitap halinde yayınlanacak olan hatıraların ilk iki kitabı okurlara ulaştı. Hayatının ilk yıllarını Konya'da geçirdikten sonra, Kahire'de El Ezher Üniversitesi'nde eğitim gören ve ömrünün geri kalanını Medine-i Münevvire'de geçiren Kurucu, 2002 yılında orada vefat etti. Bir İslam alimi olan ve İslam dünyasının bütün meseleleri ile derinden ilgilenen Kurucu, oraya sık sık uğrayan Müslüman milletlerin fikir ve siyaset önderleri, ilim, irfan ve siyaset adamları ile çok yakın ve samimi dostluklar kurdu. Bu bakımdan Ali Ulvi Kurucu'nun hatıraları hem Cumhuriyet sonrasındaki dönemde Türkiye'deki dine bakışı, hem Osmanlı'dan sonra dağılan İslam coğrafyasının durumunu, hem de önemli zatların etrafında geçen olayları aktarması bakımından önem arzediyor. Kızına verdiği "İnsan sadece şahsî hedef ve gayelerini ön planda tutarak yaşarsa vefatıyla hatıralardan silinir. Cemiyet, millet ve fikirleri uğruna yaşayanlar, ölseler de gönüllerde kalıcıdırlar. Gözler hep onları arar ve özler. Kim severek yaşarsa sevilerek ayrılır ve unutulmaz" nasihatını kendi hayatında uyguladığı için unutulmuyor Kurucu. Kitapların editörlüğünü yapan Kaynak Yayın Grubu Yayın Yönetmeni Şeref Yılmaz ile Ali Ulvi Kurucu'nun hatıralarının neden önemli olduğunu, nasıl yazıldığını ve devamının nasıl geleceğini konuştuk.

Ali Ulvi Kurucu hatıralarında bugünün insanına ne söylüyor?

Ali Ulvi Kurucu, bu milletin yetiştirdiği bir İslâm âlimi... Konya'da doğup büyümüş bir insan... Hemen hemen Cumhuriyetle yaşıt... 1922'de doğmuş... On sekiz senesini Konya'da geçirmiş, sonra da ailece Medine'ye hicret etmiş... Konya'da "Hülâsatü'l Beyan" isimli tefsirin müellifi Konyalı Mehmet Vehbi Efendi gibi Osmanlı'nın son dönemindeki meşhurları tanımıştır. Medreseleri ıslah çalışmalarına Konya'dan başlandığı için son şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi, oğlu İbrahim Sabri Efendi'yi tahsil için Konya'ya gönderir. Ali Ulvi Bey, çocukluğunda bu insanları tanır. Ali Ulvi Bey'in babası İbrahim Efendi, üç oğluna dini eğitim aldırmak maksadıyla Medine'ye göç eder. Ali Ulvi Bey, Medine'den Mısır'a gider. El Ezher'de altı sene ilim tahsil eder. Burada, Mehmet Akif merhumun mealini emanet ettiği Yozgatlı İhsan Efendi'den, Osmanlının son şeyhülislâmı Mustafa Sabri Efendi'den ve Zahid Kevseri gibi âlimlerden ilim tahsil eder. O dönemde Mısır'da büyük bir teveccühe mazhar olan "İhvanü'l Müslimin"in kurucusu Hasan El Benna ve Filistin Müftüsü Şerif Hüseyni ile tanışır. Bu insanların gayretlerini, ideallerini, hizmetlerini bu hatıralarda görmek mümkün... Filistin Müftüsü'nün Osmanlı sevgisini, Hasan El Benna'nın M. Akif ve İstiklâl Marşı ile ilgili neler dediğini de bu hatıralarda görecek okurlar... İşte bu hatıralar bu açıdan önem taşıyor. Gerek Türkiye'de gerekse Mısır'da şahit olunan önemli olayları anlatıyor. Bu hatıralar, İslâm coğrafyasının dağılışına şahit olan ve içi kan ağlayan büyük zatların muhitinde oluşmuş hatıralardır.

Hatıraların yazımı nasıl gerçekleşti ve biraraya getirildi?

Ali Ulvi Bey'in önemli bir şahsiyet olduğunu bilenler, hatıralarını yazması için ondan birçok kez ricada bulundular ama merhum bunları kaleme alamadı. Ertuğrul Düzdağ'ın, bu eksikliği fark edip Ali Ulvi Bey'in hatıralarını kayda almış olması gerçekten büyük bir hizmettir. Bu kitapla, aslında tarihe bir not düşüldü. Ertuğrul Düzdağ, hatıraları kaydetme meselesini Ali Ulvi Bey'e açınca, merhum buna çok sevinir. "Ben oturup yazamadım, bari sen bunları kayda al da benimle yok olup gitmesin kardeşim" der. Bunun üzerine Ertuğrul Düzdağ, Medine'de merhumun evinde iki ay kalarak yetmiş beş saatlik kayıt alır. Bunları daha sonra daktilo ettirir. Kayıtlar bin üç sayfa civarında yekûn tutar. İlk iki cildin yayıma hazırlanması bir yılımızı aldı. Zaman zaman konuşma ifadelerine müdahale edildi ve yazı diline çevrildi. Öyle olması da gerekiyordu. Çünkü konuşmalardaki tekrarların veya ünlem ifadelerinin aynen yazılması, eserin ciddiyetini gölgeleyebilirdi.

İlk kitap Ali Ulvi Kurucu'nun Türkiye'de geçen yıllarını, ikinci kitap ise Kahire'de Ezher'de okuduğu yılları konu alıyor. Devamı nasıl gelecek? Kaç kitap olacak?

Bu hatıralar toplam dört cilt olacak. Üçüncü ve dördüncü ciltler Medine olacak... Çünkü Ali Ulvi Bey, ömrünün en uzun kısmını Medine'de Efendimize komşu olarak yaşadı. Bu iki cildi güzde çıkarmayı planlıyoruz. Okuru yormamak ve biraz da susatmak için böyle yaptık. Medine döneminde okurlar daha bir manevi hava hissedecekler ve haz duyacaklar. Güzde çıkacak bu iki cildi okuyanlar, daha farklı dünyalarda gezintiye çıkacaklar ve manevi kokular alacaklar. Medine'de Ali Ulvi Bey'in kimlerle tanıştığı ve dost olduğu, bu ciltlerde merakla ve zevkle okunacak...


17 yıl önce