|

Sancılı bir toplumun fotoğrafı

Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde müftülük yapan Ali Kemal Saran'ın, hem gündelik hayatı, hem de toplumu ilgilendiren olayları anlatan hatıraları; eğilimleri ve tercihleri, rejimin tercihleriyle örtüşmeyen toplumumuzun sancılı hikayesini göz önüne seriyor.

Zeynep Ceran
00:00 - 14/02/2013 Perşembe
Güncelleme: 17:55 - 13/02/2013 Çarşamba
Yeni Şafak
Sancılı bir toplumun fotoğrafı
Sancılı bir toplumun fotoğrafı

Toplumumuz bir yazı toplumu olmadığı için, geçmişte yaşanan olayları hakkıyla değerlendirmemizi sağlayacak nice hatıra, yazılmamış ve kaybolup gitmiştir. Yazılmış olanlar da çeşitli basım ve dağıtım sorunlarıyla karşılaştıklarından, çoğunlukla yerel ölçekte bilinir ve okunur. Cumhuriyet döneminde doğan, yine bu dönemde resmi olarak kabul görmeyen medreselerde eğitim alan, hayatını Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde müftülük ve hafızlık yaparak geçiren Ali Kemal Saran'ın, hem gündelik hayatı, hem de toplumu ilgilendiren olayları anlatan hatıraları bu açıdan önemli.

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan kitapta, çocukluğundan yaşlılığına kadar hatıralarını, farklı açılardan ilgiyle okunabilecek pek çok olayı, tam da sözlük anlamıyla 'sanat değeri taşıyan' bir üslupla aktarıyor Ali Kemal Saran. Of-Çaykara vadisinde geçen çocukluğunu ve ilk gençliğini anlatırken yöre insanının hayatını, kültürünü yakından tanıma fırsatı veriyor bizlere. Giderek kaybolmaya yüz tutan yerel ağızlar, hikayeler, yemek kültürü, düğün ve evlilik hayatı, çocuk oyunları tek tek anlatılıyor. Aktarılan hikayelerde yöre insanının meşhur zekasının, hazırcevaplığının ve nüktedanlığının izlerini görmek mümkün.

MEDRESE EĞİTİMİ ÖNEMLİYDİ

Kitabın bir diğer ilgi çekici yanı, yöre insanının kullandığı dil ve yer adları. Cumhuriyet dönemi boyunca yer adlarının değiştirilmesinden yöre de nasibini almış görünüyor. Öyle ki, yazar anlatımı boyunca nedereyse adı değiştirilmemiş bir yerden söz etmiyor. Örneğin doğduğu Hopşera köyünün şimdiki adı Akdoğan. Köyde yer alan Kutsunga ve Koçiyos mahalleleri de olmuş Yukarı ve Orta Mahalle. Yörede Rumeika denilen ve günümüzde az da olsa yaşayan dilde anlatılan hikayeler ise başka, bilmediğimiz zamanlardan tatlı bir esinti gibi. Örneğin: Bütün dünya benum olsa/Ce netroğa ce bordosa/Ce zahre nameğaraza; bütün dünya benim olsa, yiyip de doysam, zahire satın almasam anlamına geliyor.

Ali Kemal Saran, Çaykara-Of vadisinin yüzlerce yıldır inançlarına sıkı sıkıya bağlı insanların yaşadığı bir bölge olduğunu, ailelerin çocuklarını medrese eğitimine yönlendirdiklerini, kendi medrese eğitimi boyunca gerek yoksulluk, gerekse önyargılardan dolayı çektiği zorlukları anlatıyor. Anlatılanlar, bir toplumun eğilimleri ve tercihleriyle, rejimin tercihlerinin örtüşmemesinin hikayesi bir anlamda. Hal böyle olunca iki taraf arasında gerçekleşen karşılaşmaların çoğu zaman sancılı olması da kaçınılmaz oluyor. Bir çeşit heybeye benzeyen 'hemençe'si omuzunda yollara düşen Ali Kemal Saran'ın hikayesi, sıradan bir hatırat olmanın ötesine geçiyor.

Cumhuriyet Devrinde Bir
Medrese Talebesinin Hatıraları
Ali Kemal
Saran
TİMAŞ
2013
512 sayfa
11 yıl önce