|

Şiirden doğan millet

İsmet Özel şiirimizin milletimizle, insanımızla, tarihimizle, yaşadığımız hayatla, bu topraklarla bağlantılarını açığa çıkarmaya devam ediyor.

Ömer Bayram
00:00 - 1/11/2006 Çarşamba
Güncelleme: 17:16 - 10/11/2006 Cuma
Yeni Şafak
Şiirden doğan millet
Şiirden doğan millet

Şûle Yayınları'ndan çıkan son kitabı Çenebazlık, bu temel noktaların kavranışında başvurulacak bir ana kitaptır. İsmet Özel, Çenebazlık'la, kelimenin bütün anlamıyla, Şiir Okuma Kılavuzu'nu bütünlüğe kavuşturuyor. Şiir Okuma Kılavuzu daha teorik bir kitapken, Çenebazlık daha pratik bir kitap. Şiir Okuma Kılavuzu'nda şiirin doğasına odaklanan ve orada kalan bir şair varken, Çenebazlık'ta oradan taşarak şiirimizin toplum ve tarih bağını kuran bir şair var. Çenebazlık'la birlikte, dergi sayfalarında kalmış bir iki küçük değinisi dışında, İsmet Özel'in, şiirimize ilişkin yazdığı her yazı elimizdedir diyebiliriz. Son baskı olarak piyasada bulunan Şûle baskısı Şiir Okuma Kılavuzu'yla birlikte Çenebazlık, İsmet Özel'in, şiirimize ilişkin bütün yazılarını içermektedir.

Çenebazlık, henüz 20 yaşındayken yazdığı ve bugün dahi öneminden bir şey kaybetmeyen, imgeye ilişkin üç yazısıyla başlıyor. Bu yazıları, Halkın Dostları'nın kendini temellendirmesi olarak algılayabileceğimiz, "Tanrı Mezarını Isıtsın" başlıklı yazı ve aynı doğrultuda işleyen, Ahmet Arif'le yaşanan bir polemik çerçevesinde yazılmış bir yazı takip ediyor. Bu yazıdan sonra gelen üç yazı, özellikle 1980 sonrası şiir ortamımıza ve egemen kılınmak istenen şiir anlayışlarına doğrudan bir müdahale niteliğinde, müdahale yazılarıdır. "Demokrat-O-Federal Şiircilik Ltd.", "Şairler Intellect'in Pençesinde" ve birbirinden bağımsız dört yazının aynı başlıkta toplanmasından oluşan, "Demon-Krasi'ye Karşı Şiir" başlıklı yazılar.

"Modern Türk Şiirinin Savunması" başlıklı konferans metni, modern şiirimizin doğası ve akışına ilişkin vazgeçilmez bir metindir. Tarihsel sıralamayı esas aldığımızda, bu metne kadar şiir üzerine yazdığı, söylediği her sözü getirip yığdığı, bir sonuca bağladığı metinler bu konferanstan sonra başlıyor. "Türk Milleti Olarak Varlığımızı Şiire Borçluyuz" başlıklı konferansla başlayan bu dönem, bu kitabın farkı olarak duruyor. Çenebazlık'ı, genç bir şairin şiir hususundaki ciddiyetini yansıtan ilk üç yazıyı birinci bölüm; sonraki iki yazıyı ikinci bölüm; modern şiirimizin savunmasını bizatihi bir bölüm, üçüncü bölüm; 1980'li yıllardaki ortama müdahaleyi esas alan üç yazıyı dördüncü bölüm; ve bundan sonraki bölümü, şiirimizi Türkiye'nin ve Türk'ün varlık yokluk meselesinde yeniden anlamlandırdığı beşinci bölüm şeklinde beş bölüme ayırarak okumak mümkündür. Bu kitabın farkı olarak öne çıkan beşinci bölümde İsmet Özel, iki temel düşünceyi dile getiriyor: 1. Türk milleti olarak varlığımızı şiire borçluyuz. 2. Her şeyimizi ele geçirenler, ele geçirmek isteyenler (düşman yani) hâlâ şiirimizi ele geçiremedi. Ve soruyu patlatıyor: Neden? Bu bölüm, bu nedenin çözümü niteliğinde.

Türkler bu topraklara gelmeden önce Türkiye diye vatan yoktu diyen İsmet Özel, Türklerin burayı dârul'-İslâm hâline getirmekle kendilerine vatan kıldığı gerçeğini yüksek sesle telâffuz ediyor. İşte bundan sonra bu topraklarda, bu topraklarla birlikte bir milletin yeniden doğuşu söz konusu olmuştur. Bu doğuş, konuşulan dilin (Türkçe) oluşumuyla at başı giden şiirimiz üzerinden gerçekleşmiştir. Konuşulan dile ve dolayısıyla şiirimize kaynaklık eden şiirse Yunus Emre şiiridir. Bu itibarla Yunus Emre Türk milletinin ve Türk şiirinin kökünde duran kişidir. Bu itibarla Türkler şiirden doğan bir millettir. Meseleyi buradan alarak günümüze kadar getiren İsmet Özel, büyük bir vukufiyetle, bu süreç eşliğinde Türkiye'nin varlık yokluk meselesini tartışıyor. Amerikanlaşmak ve Türk kalmak şeklinde iki seçeneğimiz bulunduğunu belirten İsmet Özel, bizim için üçüncü bir şıkkın imkânsızlığını son derece ikna edici argümanlarla izah ediyor. "Bize şiir, sadece, Türkiye'nin kendine mahsus bir yolu olacaksa lâzım. Olmayacaksa lâzım değil," diyen İsmet Özel, her argümanını, sebep sonuç bağıntısı içinde tarihten süzülüp gelen bir arka plânla dolduruyor.

Herkesin, özellikle devletimizi yönetenlerin eveleyip geveledikleri bir hususta sözün en doğrusunu, en doğrudan, en açık bir şekilde söyleyen İsmet Özel'in, dehasının eseri olan Türklük çıkışı herkesin malûmu. Bu durumda bu kitabın önemli bir kısmını bu dahiyane çıkışın iyice dallanıp budaklanması şeklinde yeni açılımların oluşturması son derece doğaldır. Çünkü Türk şiirinden bahsetmek Türkiye'nin hayatından bahsetmektir. Bazılarının sandığı gibi şiir Türkiye'de sazlı, sözlü, süslü bir sanat değildir. Başta İsmet Özel olmak üzere Mehmet Âkif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç gibi şairlerimizin şiirimizin yanı sıra düşünce hayatımızın da merkezinde durmalarının hikmetlerinden biri budur. Bu durumda kime Türk denir? Niçin böyle denir? Öyleyse Türk şiiri nedir? Nasıldır? Nasıl olmalıdır? şeklindeki sorulara damardan, yani gerçek ve canlı ve hayat dolu cevaplar arıyorsanız Çenebazlık sizin için kaçınılmaz bir kitaptır.

Bizim, özellikle bizim, Amerikanlaşmanın bütün dünyayı tuttuğu günümüz dünyasında, millet olarak bu savaşı yok olmadan atlatmamıza yarayacak her şeye acil ihtiyacımız var. Bizim bugün için başta gelen ihtiyacımız kimliğimize ve bize kimliğimizi veren şiirimize sahip çıkmaktır. Gelgelelim İsmet Özel'in çaresi, geçici bir çözüm önerisi değildir. Son derece köklü ve kalıcı bir çarenin, sorumluluk sahibi bir insan olarak sunumundan ibarettir. Bize düşen, çare bu, alan alır, almayan almaz diyerek gayet demokratik bir şekilde kenara çekilmek değildir. Mesele vatanımız ve milletimiz, dinimiz ve imanımız, ekmeğimiz ve aşımızdır zira. Bize düşen, zafer içinde uyanacağımız güne kadar mücadeleden vazgeçmemektir. Aslâ!


Çenebazlık

İsmet Özel

Şûle Yayınları

168 sayfa

17 yıl önce