|

Sözlüğün kaçıncı sayfasındasınız

Sözlükler sadece kelimenin anlamına ya da kökenine bakmak için kullanılmıyor. Roman okur gibi sözlük okuyan edebiyatçılarımız var.

Emeti Saruhan
00:00 - 3/10/2007 Çarşamba
Güncelleme: 22:42 - 9/10/2007 Salı
Yeni Şafak
Sözlüğün kaçıncı sayfasındasınız
Sözlüğün kaçıncı sayfasındasınız

Sözlük kullanma bize ilkokulda öğretmenlerimiz tarafından kazandırılmaya çalışan bir alışkanlıktı. İlkokullar için hazırlanmış olan "Küçük Türkçe Sözlük"lerimizi, okuma parçalarından hemen sonra gelen "Okuduğumuzu anlayalım" köşesindeki kelimelere bakmak için yanımızda bulundururduk. Ortaokulda hayatımıza İngilizce derslerinin girmesiyle birlikte, İngilizce- Türkçe sözlükler elimizden düşmez oldu. Üniversitede ise Hukuk Terimleri sözlüğü, Biyoloji sözlüğü, Latince Terimler Sözlüğü gibi alan sözlüklerini kullandık. Günümüzde ise sözlükler klasik anlamının dışına çıkarak başka bir boyut kazandı.


TÜRK FOLKLORUNU GÜNÜMÜZE ULAŞTIRDI

Arıcılık Sözlüğü, Ebru Sözlüğü, Amerikan Film Terimleri Sözlüğü, Anadolu Kuş Adları Sözlüğü, Asker Argosu Sözlüğü, Bale Sözlüğü, Evliya Çelebi Seyahatnamesi Okuma Sözlüğü, Çerkes Adları Sözlüğü, Divan Şiiri Sözlüğü, "izm"ler Sözlüğü, Kasımpaşa Sözlüğü gibi tematik sözlükler, içerikleri ile ilgi çekici kültürel kitaplar haline geldi.

Bu gelişmelere paralel olarak da sözlük okuyan bir kesim oluştu. Yayınevleri klasik eser kapsamdaki sözlükleri yayınlanmaya başladı. Kaşani'nin Tasavvuf Sözlüğü, Divan-ı Lugat-it Türk, İbnü'l Arabi Sözlüğü gibi sözlükler raflarda yerlerini aldı. Kaşgarlı Mahmut'un eseri, "Türk Sözlüğünün Divanı" anlamına gelen Divan-i Lugat-it Türk, yalnız bir sözlük değil; İslâmiyet öncesi Türk edebiyatını, tarihini, coğrafyasını, folklorunu, mitolojisini aydınlatan ansiklopedik bir eser. Sözlük'ün yazılış amacının Araplara Türkçe'yi öğretmek olduğu söylendiği gibi, Türkçe'nin Arapça ile boy ölçüşebileceğini, Türk dilinin zenginliğini, her duygu ve düşünceyi anlatmaya elverişli olduğunu ispat etmek olduğu da söyleniyor. Kaşgarlı Mahmut'un Orta Asya'da yaşayan Türk boylarını gezerek, halk arasında yaşayan atasözlerini, deyimleri, destanları, ağıtları, koşukları, vecizeleri derlemesi ve kelimelerin kullanımlarını göstermek için eserinde bunlara yer vermesi en eski halk edebiyatı ürünlerimizin, günümüze ulaşmasını sağladı. Sözlük 1986 yılında Toker Yayınları tarafından basılmıştı. Kabalcı Yayınevi ise 2005'te Şark Klasikleri serisinden ulaştırmıştı bu eseri okurlarına. Geçtiğimiz günlerde ise Antik Yayınları tarafından Divan-ı Lügat-it Türk'ten Seçmeler yayınlandı.

İbnü'l Arabi Sözlüğü'ne ise, tasavvufun kendi terminolojisini ve dilini oluşturması nedeniyle ihtiyaç duyuluyor. Sözlük günümüzde tasavvufi terimler konusundaki eksikliğin giderilmesi için, Lübnanlı kadın araştırmacı Suad El-Hakim tarafından hazırlanmış ve 2005 yılında meraklıları ile buluşmuştu.


SÖZLÜK OKURU MU, KARIŞTIRICI MISINIZ?

Bu gelişmelerden yola çıkarak yazar ve şairlerimize sözlük okuması yapıp yapmadıklarını ve sözlüğün onlar için anlamının ne olduğunu sorduk. Hüseyin Su, Kayahan Özgül, Seyhan Erözçelik, Leyla İpekçi, Hulki Aktunç ve Selim İleri sözlük okuması yaptıkları ve bunun en çok sevdikleri şeylerden biri olduğunu söylediler. Sözlük okumanın ayrı bir kültür olduğunu vurguladılar. Hilmi Yavuz, Doğan Hızlan, Haydar Ergülen ve İbrahim Demirci ise özel bir sözlük okuması yapmadıklarını sözlüğe ihtiyaç duyduklarında başvurduklarını söylediler. Hilmi Yavuz ve İbrahim Demirci sözlüklerin okunmak için değil, bakılmak için olduğunu düşünüyor.


HÜSEYİN SU: Masamda hep sözlük bulundururum

Sözlük okurum. Zaman zaman daha çok yoğunlaşarak okuduğum olur sözlükleri. Sözlük okumayı ben iki türlü algılıyorum. Bunlardan ilki kültürle alakalı. Sözlük okumak bir kültürdür. Kültür ihtiyacını giderir. İkincisi bilgi ihtiyacını giderir. Bilgilendirir. Bu bilgilendirme sözlüğün içindeki net bilgiler sayesinde olur. Maddeler, kavramlar çerçevesinde bilgiler verilir. Bir de dil öğrenme bağlamında bilgilendirir sözlük. Bir dili o dilin sözlüklerinden öğrenmek için okuruz. Sözlük okumak bir entelektüelin, bir yazarın, sanatçının, edebiyatçının bu tür ihtiyaçlarını giderir. Sözlük seçimine gelince mümkün oldukça her sözlüğe bakmak isterim ama giderek sözlüklerde bir ayrışma oldu. Osmanlıca sözlük, Türkçe sözlük diye genel bir kategorik ayrıma gittik. Zorunlu olarak gittik belki de. Türkçe sözlük de günümüz Türkçesinin sözlüğü, Osmanlıca sözlükde ise biliyorsunuz Arapça Türkçe Farsça'nın karışımı olan Osmanlıca dediğimiz Türkçenin sözlüğünü buluruz. Ayrıca her bilim dalına ait sözlükler türedi. Kitaplık sözlüğü, eğitim sözlüğü, teknik terimler sözlüğü gibi kavramların ve terimlerin sözlüğü oldu. Bunlar da ihtiyaçlarım çerçevesinde masamda bulunur. Ama ana sözlük olarak Osmanlıca ve Türkçe sözlükleri masamdan eksik etmem ve sadece bir kelimeye bakmaktan ziyade okumak için sözlüğü bulundururum. Pratik fayda anlamında da şüphe duyduğum konularda ve yeniden öğrenmek için sözlüğe başvururum.


SELİM İLERİ: Roman okur gibi sözlük okurum

Her zaman sözlükleri adeta bir roman okur gibi tararım, çok zevk alırım, bir oyun gibi de gelir bana bu. Çok hoşuma gider. Sözlük okuma, kelime dağarcığınızı fevkalade arttırıyor. Kelimelerin daha başka ne gibi yan anlamları olduğunu düşündürtüyor. Onlarla haşır neşir olmanızı daha fazla sağlıyor. Bir tür dil okulu. Elden geldiğince değişik sözlükleri takipe etmeye çalışıyorum. Evde çok sayıda sözlüğüm var. Son günlerde favori sözlüğüm İlhan Ayverdi'nin Kubbealtı Lugatı, Büyük Türkçe sözlük.


KAYAHAN ÖZGÜL: Sözlük raflarımın trafiği yoğundur

Çalışma odamın bir duvarındaki rafların tamamı sözlüklerin işgalinde... Bildiğimiz kelimelerle ve ancak onların müsaadesi nisbetinde düşünebildiğimize yürekten inandığım için, ne kadar çok sözlüğüm olursa, kendimi de o kadar rahat ifade edebilecekmişim gibi bir hisse kapıldığımı itirafta zorlanıyorum; ama gerçek bu!... Türkçe'nin eski ve yeni lûgatlerini, derleme kelimeler, meslekî jargon ve ilmî terminoloji sözlüklerini, bilhassa edebiyat ve edebiyatçılara ayrılmış olanları, başka kitaplar gibi baştan sona okuduğum çoktur. Rahmetli hocam Âmil Çelebioğlu'nun "Mânâsını bildiğiniz kelimeler için dahi sözlüğe bakın" tavsıyesi kulağıma küpe olduğu için, sözlük raflarımın trafiği hep yoğundur. Aşağı-yukarı son on yıldır, anlamla kelime arasındaki gizli ve eski bağı ihmâl ettiğimiz; kelimenin kavrama, nesneye, duruma uygun karşılığı vermek üzere türetiliş gerekçesini hatırlasak, bu bağı yeniden ve daha kolay kuracağımız hissiyle etimolojik sözlüklere yöneldim. Arapça ve Farsça'dan Hintçe'ye, Yunanca ve Lâtince'den modern Avrupa dillerine kadar, pekçok sözlükte edebî kavramların arkaik kaynaklarını araştırdım. Kandille İskandil'deki yazılar, biraz da bu maksada hizmet içindi. Zaten edebiyat dediğimiz de onun ve benim, onların ve bizim dillerimiz arasında bir lezzet ortaklığı arayışından başka nedir ki?


HULKİ AKTUNÇ: Keyifle okurum

Ben en az roman okuduğum kadar sözlük de okurum. Arıcılık terimleri sözlüğü bulursam onu da okurum. Nitekim vardır. Ebru Terimleri sözlüğü vardı, onu öykü okur gibi okudum. Sözlük okumak, dünyanın en keyifli işlerinden biridir. Son derece de öğreticidir. Özellikle tematik sözlükler, Karagöz terimleri sözlüğü vardır. Onu alıp okuduğunuz zaman bir şey öğrenirsiniz. Ben Ebru Terimleri sözlüğünü okurken orada "Teknesi kapandı" diye bir deyim gördüm. Teknesi kapandı demek o ebru sanatçısı öldü demek. Oradaki imge gücünü düşününüz ve iki sözcükle nasıl bir dram ortaya konuyor bunu öğrenmiş olursunuz. Bu bir derinliktir. Sözlüklerden en başta Divan-ı Lugat-it Türk okurum. Çok büyük anlamı olan bir sözlük.


HİLMİ YAVUZ: Sözlük okunmaz, sözlüğe bakılır

Sözlük okuması diye bir şey olmaz. Sözlükler ve ansiklopediler okumak için değil, başvrumak içindir. Bir kelimenin anlamı, kökeni ya da imlası konusunda tereddüde düşüldüğü zaman sözlüğe başvurulur. Onun dışında sözlük okumak benim çok anladığım bir şey değil. Sözlükler ve ansiklopediler ancak gerektiğinde bakılabilen ve o anlamda el altında bulundurulan referans kitaplardır, başvuru kitaplarıdır. Roman gibi hikaye gibi deneme gibi, bu anlamda okunabilir şeyler değildir. Sözlüğe bakılıp, alınması gereken cevap alınır.


DOĞAN HIZLAN: Ayrıntılara bakmak için kullanırım

Sözlük çok fazla kullanırım. Zaman zaman bir kelimeye takılır, o kelimeden türeyenlere bakarım. O sözlükten başka sözlüğe giderim. Sözlük okumalarım vardır ama özel bir okumam yok. Bütün sözlüklere bakarım. Benim favori bir sözlüğüm yok. Tüm sözlükler benim için aynı önemi ve değeri taşıyor. Bir kelimenin ayrıntısına inmek için hepsine bakarım.


HAYDAR ERGÜLEN: Bana uygun değil

nBen sözlük okuması yapmıyorum. Çok ilgi alanıma girmiyor. Etrafımda sözlük okuması yapan ve bundan da çok faydalanan şair, yazar arkadaşlarım var. Onların tavsiyesi ile ben de tecrübe ettim ama bana uygun bir şey olmadığına karar verdim. Ben yazarken sınırlı sayıda kelime kullanan, belli kelimelerle şiir yazar biriyim. Kullanmadığım kelimeler bana çok yakın gelmiyor. Bu nedenle sözlük okuması yapmıyorum. Sözlüğe ancak ihtiyacım olduğunda bakıyorum. Ama bundan hoşlanan ve zevk alanlar var. Faydalı olduğunu da düşünüyorum. Mesela arkadaşım, Seyhan Erözçelik yoğun bir şekilde okuma yapar. Bartın kitabında, Bartın Sözlüğü'nden faydalandı.


LEYLA İPEKÇİ: Sözlük beni başka metinlere gönderir

Yıllar önce bir okültizm, mistisizm sözlüğü edinmiştim. O sözlükte geçen tasavvuf terminolojisi beni öyle derinden etkilemişti ki, sözlükte yer alan tüm maddeleri teker teker okuyup, not almıştım. Diyebilirim ki beni tasavvufa yönlendiren ilk okumalardan biridir o sözlük. Nasıl kelimeler arası yolculuğun sonu yoksa, nasıl bir metin bizi bir başka metne ve o metin de bizi bambaşka metinlere gönderirse, sözlükler de böyledir. Nitekim İbn Arabi'nin Füsus'una ve şimdilerde cilt cilt basılmakta olan Fütuhat'ına ve sözlüğüne beni yollayacak olan da bu mistisizm sözlüğündeki tasavvuf maddelerinden birkaçıydı işte. Kâşânî'nin Tasavvuf sözlüğü, iki ciltlik Türk mitolojisi sözlükleri, dfc ve larousse Fransızca-Fransızca ve Oxford İngilizce -İngilizce sözlükleri, Ferit Devellioğlu'nun Osmanlıca Türkçe lugâti okumalarım veya araştırmalarım sırasında sık yararlandığım sözlüklerdendir. Simurg kitabevinin yayınları arasında birkaç yıl önce basılan Andreas Tietze'nin tarihi ve etimolojik Türkiye Türkçesi lugâtini büyük bir heyecanla edinmiştim. Bu değerli zatın vefatından dolayı sözlüğün geri kalan ciltlerinin akıbetini merak ediyorum doğrusu. Divanül Lugat-it Türk'e henüz doyurucu bir 'açılış' yapabilmiş değilim. Fakat meraklısı için -ben her ne kadar terminolojisine çok yabancıysam da- Baleybelen adlı kıymetli çalışmayı öneriyorum. Klasik yayınlarından basılan Gülşenî'nin ilk yapma dil çalışması Mustafa Koç tarafından hazırlanmıştı. Kur'an okumayı öğrenirken tarihçi bir arkadaşımın tavsiye ettiği Hans Wehr'in Arapça İngilizce sözlüğünü edindim. Amacım Arapça gibi çok zengin bir dildeki kelime kökenlerine biraz olsun aşina olmak, okuduklarımı daha etraflıca düşünmekti. Kelimelerin İngilizce karşılığını tam olarak anlamayabilirim diye çekiniyordum ama korktuğum gibi olmadı. Aksine sık sık başvuruyor ve çok yararlanıyorum bu sözlükten.


SEYHAN ERÖZÇELİK: Sözlük, edebiyat türlerinden biridir

Ben, sözlüğü edebiyatın türleri arasında görüyorum. Kendi aralarında ayrılırlar tabii: Okumak için olanlar, başvurmak için olanlar ve hiç açılmayacak olanlar. Bir de ansiklopediler var. Öyle dururlar, raflarda, boynu bükük. Ben çocukluğumdan itibaren sözlük okumaya başladım. On bir yaşımdan itibaren. Herhangi bir romandan daha heyecanlıdır. Hele, bir sözcüğün nereden nereye gitmiş olduğu, insana haz verir. Çünkü, "söz", insandır. İnsanlar, nereden nereye gitmişler ve gidiyorlar ve gidecekler. Her şeyin sözlüğü olabilir bu arada: Bitki, çiçek, böcek. Sahhaf arkadaşlarım beni tanırlar: Sözlük olsun da ne olursa olsun. Evdeki sözlüklerimin sayısını bile bilmiyorum. Türkiye'de şu sözlüğü artık görmek istiyorum (tıpkıbasım): Codex Cumanicus. Birileri bu işe el atsın. Türkçenin en önemli sözlüklerinden biridir.


İBRAHİM YILDIRIM: Sözlük, şiir kitabına benzer

Sözlük okuru olduğunu ve bu işi severek yaptığını söyleyen kişilere saygı duyuyorum. Ben bir sözlük okuru değilim, olsa olsa sözlük karıştırıcısı ya da bakıcısıyım. Behçet Necatigil'in belirttiği gibi sözlük okumanın şiir kitabı okumaya benzediğini düşünüyor ve onun şu sözlerine katılıyorum: " Bir sözlükte bir maddeye bakarız, bir süre sonra bir başka maddeye, ve kapatırız kitabı. Sonra bir yenisine ya da tekrar evvelce baktıklarımızdan birine. Şiir kitapları için de geçerli."

17 yıl önce