|

Sözlüklere kalsa ateşte masal hayvanı

Bir insan olmasın Semender? Sakın tinin hayatı semendervari olmasın? Şairlerin semendere bunca ilgisi, semenderin şiirlere bunca girmesi tam da bu sebepten belki. Hayvan deyip, efsane deyip, efsanevi bir hayvan deyip geçmemek gerek

Özkan Gözel
00:00 - 11/01/2012 Çarşamba
Güncelleme: 23:43 - 10/01/2012 Salı
Yeni Şafak
Sözlüklere kalsa ateşte masal hayvanı
Sözlüklere kalsa ateşte masal hayvanı

"İhtiyarlatan yaz, yeknesak bir hazdan, sende şerha şerha yollar açıyordu; şu kusurlu hayat sarhoşluğunu küçümsüyorduk."

Yves Bonnefoy, Du Mouvement et D'Immobilité du Douve (1953)


Sözlüklere baktığımızda "semender" için "Semendergillerden, uzun gövdeli, dört bacaklı, kuyruklu, kertenkeleye benzeyen, birçok türü bulunan bir hayvan" karşılığı buluyoruz. İkinci anlamına baktığımızda ise "Ateşte yanmadığına hatta ateşi söndürdüğüne inanılan efsanevi hayvan" ifadesiyle karşılaşıyor ve bu manada Ömer Seyfettin'in "Köse Vezir, ateş içinde yanmayan bir semender gibi sakindi" örnek cümlesiyle karşılaşıyoruz. Sözlüklere baktığımızda, dedik, bakınız bir şair, Behçet Necatigil, ne diyor "Semender" adlı şiirinin ilk kıtasında:

Sözlüklere kalsa

Ateşte masal hayvanı

Bir insan olmasın

Ateşler yaşam lavları.

Evet, bir insan olmasın Semender? Sakın tinin hayatı semendervari olmasın? Şairlerin semendere bunca ilgisi, semenderin şiirlere bunca girmesi tam da bu sebepten belki. Hayvan deyip, efsane deyip, efsanevi bir hayvan deyip geçmemek gerek. Kim bilir, semenderden, şiirden, semender şiirlerinden kendimize, insanlığımıza, yeryüzünde bulunuş tarzımıza dair, dahası semender-tıynetli olmanın ne idüğüne dair bir şeyler öğrenebiliriz. "Semender" Divan Edebiyatında da karşımıza çıkıyor. Örneğin, Azmizâde Hâletî "Gam âteşine semender olmak yeğdir / Pervânesi olmadan çerâğ-ı emelin" derken, Şeyh Galip şöyle demiş:

Gül âteş gülbün âteş gülşen âteş cûybâr âteş

Semender-tıynetân-ı aşka bestir lâlezâr âteş

Mealen: "Gül de, gülfidanı da, gül bahçesi de ve hatta o bahçeden akan ırmak da ateş kesilmiş yanıyor. Aşkın semender-tıynetli erleri için, ateş, bir lâle bahçesi olarak yeter". Semender-tıynette olmak ne demek? Şiir bize bunu kavratmıyor, çünkü şiir kavramlarla iş görmüyor. Şiir bize bunun manasını duyumsatıyor, düş-ün-dürt-erek bizi, harekete geçirerek imgelemimizi. Şiirde, şiir yoluyla biz kavramlarla iş gören düşüncenin kavratamadığı şeyle, zapturapta gelmeyen, kavrayışımızdan mütemadiyen kaçıp giden şeyle temas kurma şansına sahip oluyoruz. Şiir Üzerine Söyleşiler, 1972-1990 (Entretiens Sur La Poésie, 1972-1990, Mercure de France, 1990) adlı kitabında Yves Bonnefoy şöyle tasvir eder şairi: "Şair o kimsedir ki, her şeyi söylemede acele eden sayısız kavramların, fikirlerin olduğu bir dilde, tannaniyeti [sonorités] ve ritmi işin içine sokan bir yazım güzelliği yoluyla fikirler arasında değil ama kelimeler arasında ilişkiler yaratır ve analize indirgenemeyen imgeleri görünüşe getirir." Bir yaz günü sahilde kumu avucumuza almaya, avuçlamaya çalıştığımızda, onun hiç olmazsa bir kısmı avuçlanmaya direnerek parmaklarımızın arasından akıp gidecektir. Avuçlanamayanı imgelerle tasvir eden, ona bu yolla işaret eden şiir, varlığın ya da onun bir kısmının avuçlanamayacağına dair bizde bir farkındalık, bir hissiyat, bir hassasiyet yaratır; sonuçta, şiir insan gerçekliğinin ele avuca gelmez yanından bizi haberdar eder. Hem gidimli mantığın, hem de ortalama-gündelik anlayışın sürekli örtmeye, indirgemeye, göz ardı etmeye çalıştığı bir yandır bu. Temel yan!

Velhasıl, semender-tıynette olmak ne demek, bunu sözlüklerden değil şairlerden öğrenebiliriz en iyi. "Semenderin Yeri" adlı ünlü bir şiiri var yine Bonnefoy'nın. Bakınız o, kendi payına, nasıl tasvir ediyor semenderi:

Şaşakalmış semender, donmuş

Hareketsiz ölü gibi

Bilincin taşlardaki ilk adımı da

Böyledir işte

Bir büyük ateş, içinden geçilen

İçinden öteye

En saf mit

Tinin hayatı böyle


Semender duvarın yarı

yüksekliğindeydi

Aydınlığında pencerelerimizin

Taşlaşmış bir bakışla bakıyordu

Ama görüyordum kalbinin

sonsuz attığını


Ey suç ortağım ve düşüncem

Saf olan ne varsa hepsinin

mecazı

Ne çok severim işte böyle

Tek sevinç gücünü

Sessizliğinde saklı tutanı


Ne çok severim işte böyle

Atıl kütlesiyle tüm bedeninin

Kendini yıldızlara vereni

Ne çok severim zafer ânını

bekleyeni

Yapışıp zemine nefesini tutanı.

12 yıl önce