|

Sözün Büyüsü eksik

Günlerdir masamda, ara sıra sayfalarını karıştırıp okuyorum. Devasa bir yapıt. (Tuğla kalınlığında deyeceğim, yanlış anlaşılır. Hâlbuki tam da o cesamette.)

Turan Karataş
00:00 - 2/05/2007 Çarşamba
Güncelleme: 17:07 - 2/07/2007 Pazartesi
Yeni Şafak
Sözün Büyüsü eksik
Sözün Büyüsü eksik

Her kitap ha deyince okunmuyor. Okunmamalı da. Yudum yudum içilen su gibi günbegün soluk soluk okunanlar olur. Mevsimi gelince açan çiçekler gibi bakılanlar, koklananlar ya da bütün mevsimlerde rayihasını kaybetmeden tüm cömertliğiyle bizi besleyenler vardır. Önümde bir kitap duruyor. Günlerdir masamda, ara sıra sayfalarını karıştırıp okuyorum. Devasa bir yapıt. (Tuğla kalınlığında deyeceğim, yanlış anlaşılır. Hâlbuki tam da o cesamette.) Sözün Büyüsü, tamı tamına 1103 (bin yüz üç) sayfa. Ortaya çıkması yolunda büyük emekler harcandığı âşikâr. Kitaptan gecikerek haberdar olduğum için, şimdiye kadar hakkında ne söylendi, ne yazıldı bilmiyorum. Edebiyat kamumuzda nasıl karşılandı ya da son zamanlarda birçok kitabın maruz kaldığı "duyulmama", "görülmeme" talihsizliğini mi yaşadı, ondan da haberim yok.

Adnan Acar ve Nilgün Polat'ın hazırladığı kitabın alt başlığı mahiyetini açıklıyor: Şiir ve Şair Üzerine Yazılan Şiirler Derlencesi (Antoloji). Hazırlayıcılar, bu kitabın bir seçki değil, derleme olduğunu belirtmişler "öndeyiş"te. Bu sebeple olacak "antoloji" sözcüğünü alt başlığın en alt satırına yazmışlar. İyi de yapmışlar bu belirtmeyle, şayet bir seçki olsaydı, bir kısım metnin bu kitaba girmemesi gerekirdi. (Derlence tabiriyle ilk kez karşılaştım bu türden çalışmaların adında. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük'e (2005) ve D. Mehmet Doğan Büyük Türkçe Sözlük'e (2002) almamışlar kelimeyi. Dilde yeni sözcüklere en açık olan Ali Püsküllüoğlu'nun küçüklü büyüklü üç sözlüğüne baktım onlarda da yok derlence. Acaba, çok yeni bir sözcük olduğu için haberdar mı olamadılar. Her neyse, işin doğrusu hoş bir "uydurma" ya da türetme. Seyit Kemal Karaalioğlu'nun "müntehabat", "antoloji" yerine uydurduğu "dermece"den çok çok iyi. Yaşama ve terim olma şansı var kanaatimce.)

Hemen belirteyim, bir "kaynak olma ereği"yle hazırlanan "derlence"de, büyük ölçüde amaca ulaşılmış. Biz edebiyat araştırmacıları için, konusunda şimdilik iyi bir kaynak olma özelliği taşıyor. Birçok metni arayıp bulma zahmetinden kurtarabilir bu alanda araştırma yapan kişiyi. Ayrıca, şairlerimizin şiire dair düşünüş ve duyuşlarını şiir diliyle/ şiirsel anlatımla topluca okuyabiliyoruz. Bunlar az şey değil. Ne ki, "derlence"nin eksiklikleri epeyce fazla. Evvelâ, hazırlayıcılar "öndeyiş"te söyledikleri hayli muğlâk "hiçbir öznel seçim ölçütü kullanılmamış" sözüne sadık kalmamışlar. Eğer dedikleri gibi yapsalardı, birtakım şairlerin tümünü görmezlikten gelmezlerdi. Hemen aklıma geliveren Sezai Karakoç ("Şair", "Şairlere ve Şiirlere Dair Dörtlükler", "Şairin Kuşkusu"), Cahit Zarifoğlu, "Ve öğret onlara/ Kelimelerin nasıl dizildiğini/ Usta askerler gibi" diyen Alâeddin Özdenören, Ebubekir Eroğlu, Cahit Koytak ("Şairler Kitabı" başlı başına bir eser), "bin yıllık bir ezgidir şiir:/ acıyı kayda geçirir" diye haykıran Arif Ay, Osman Konuk, İhsan Deniz, Hüseyin Atlansoy, Ömer Erdem, Cevdet Karal ve "aynı kesim"den daha nice şairimizin şiire dair yazdığı şiirler, nasıl göz ardı edilir? Döneminde daha çok hikâyeleriyle edebiyat dünyasında görünen ve öylece tanınan Hakkı Özkan'dan (1926-1999) yetmiş altı metin almak yerine birer ikişer şiir de yukarıda zikrettiğim Türk şairlerinden alınsa fena mı olurdu?

"Derlence"deki asıl büyük eksiklik, hazırlayanların, daha önce benzer bir araştırma yapan Hakan Sazyek'in Şiir Üzerine Şiirler -Yeni Türk Edebiyatında Manzum Poetik Metinler- (İstanbul: Perşembe Kitapları, 2001) kitabını görmemiş olmalarıdır. Bu durum, böyle kapsamlı bir çalışma için, cidden büyük eksikliktir. Çünkü andığım kitap görülmediği için Ziya Paşa, Namık Kemal, Recaizâde M. Ekrem, Muallim Naci, Menemenlizâde Tahir, Hüseyin Suat, Cenap Şahabettin, Mehmet Âkif, Celâl Sahir, Emin Bülent, Ali Canip, Tahsin Nahit, Orhan Seyfi, Zeki Ömer Defne, Ercümend Behzat Lav, Ziya Osman, Celâl Sılay, Cahit Irgat, Fethi Giray, Suat Taşer, Mehmed Kemal, Arif Damar, Tahsin Saraç, Güven Turan, Mehmet Müfit, Şavkar Altınel, Beşir Ayvazoğlu, Ali Cengizkan, Hüseyin Ferhad, Orhan Aklaya, Enver Ercan, Turgay Kantürk, Vural Bahadır Bayrıl, Serhan Erözçelik gibi tam 34 şairin şaire/şiire dair onlarca manzumesi/şiiri "derlence"ye alınmamış. Dahası, yine aynı kitaba bakılsaydı Abdülhak Hâmid'in, Mehmet Emin Yurdakul'un Yahya Kemal'in, Sabahattin Kudret Aksal'ın, Necati Cumalı'nın Özdemir Asaf'ın Kemal Özer'in Ahmet Telli'nin, Tuğrul Tanyol'un, Salih Bolat'ın, Haydar Ergülen'in, Sunay Akın'ın, araştırmacıların gözlerinden kaçan veya bulamadıkları bu hususta önemli şiirlerini görmüş olurlardı. Öte yandan, Yahya Kemal'in "Gazel" şiirinin ve Ahmet Haşim'in dört mısralık "Mukaddime"sinin "derlence"ye alınmamasını nasıl izah etmeli?

Kitaptaki bütün metinleri okuyamadım. Başta da belirttiğim gibi, böylesi kitaplar bir oturuşta okunmaz. Yani başlanınca okunup bitirilemez. Zaman içinde okunur, başvurulur. Bu ilk okumalarımda bir iki şey daha ilişti gözüme. İsmini şimdiye kadar duymadığım, görmediğim epeyce "şiir yazarı"yla karşılaştım. Ziya Gökalp'in manzumesinin adı "Sana" değil "Sanat" olacak. Ahmet Haşim'in "Piyale" adıyla "derlence"ye alınan şiirinin adı "Mukaddime"dir. Şiirin her ne kadar dergideki ilk yayımlanışında adı böyleyse de şairi sonradan kitaba alırken "Mukaddime"ye çevirmiştir. Şiir de bu son ismiyle tanınmıştır. Piyale, Haşim'in şiir kitabının adıdır. Salih Bolat'ın soyadı "içindekiler" kısmında "Polat" şeklinde yazılmış. Bu türden yazım hataları olabilir ama şair adlarına dikkat etmek gerekir.

Şimdiye kadar ikinci bir baskısı yapılmadığına göre, umarım Sözün Büyüsü'nün hazırlayıcıları bu ve başkaca eksiklikleri tamamlayıp edebiyat dünyamızın ihtiyacı olan böylesine mühim bir kaynak kitabı ilgililere yeniden takdim ederler. Bir şey daha yapılsa iyi olur. Kitaptaki bazı metinler çıkarılabilir. İçinde salt "şiir" sözcüğü geçiyor diye derlenen metinler var, işte onlar. Araştırmacılar isterlerse onları da tek tek belirtebilirim, ama kendileri de nelerin çıkacağının farkındadır.


Sözün Büyüsü

Adnan Acar,

Nilgün Polat

Doruk Yayımcılık

1104 sayfa

17 yıl önce