|

Tercihleri sorgulatan bir içtenlik bildirisi

Atasoy Müftüoğlu'nun yıllar evvel kaleme aldığı Göklerin ve Yerin Dili ile Furkan Günleri isimli kitaplarının yeni baskısı geçtiğimiz aylarda okurla buluştu

Şehriban Göçer
00:00 - 13/07/2011 Çarşamba
Güncelleme: 21:24 - 12/07/2011 Salı
Yeni Şafak
Tercihleri sorgulatan bir içtenlik bildirisi
Tercihleri sorgulatan bir içtenlik bildirisi

“Biz Guantanamo çağında yaşıyoruz. Eğer insan hakları diye bir şey olsaydı Guantanamo olmayacaktı. Eğer insan hakları diye bir şey olsaydı bugün Gazze tutsak kampı olmayacaktı. Eğer insan hakları diye bir kavram gerçek anlamda var olmuş olsaydı Ebu Gureyb olmayacaktı, katliamlar olmayacaktı, soykırım olmayacaktı. Dolayısıyla bu insan hakları kavramının bizimle bir ilgisi yok.” Atasoy Müftüoğlu, Mart ayında verdiği söyleşi sırasında söylüyor bunları. O, dünya üzerinde meydana gelen her türlü gelişmeye mümin duyarlılığıyla yaklaşan vicdan sahibi bir yazar. Bu düşünce ışığında Müftüoğlu onlarca kitap yazarak hakikatin önünü kapatan perdeyi aralamaya çalışıyor. Bu çerçevede bahsedeceğimiz yazarın iki kitabının yeni baskıları okurla buluştu. Göklerin ve Yerin Dili bunlardan ilki.

Totaliter bir gündeme maruz kalıyoruz

Hece Yayınları'nın 'Düşünce' dizisinden geçtiğimiz Mayıs ayında yayımlanan kitapta yazar, kendi ifadesiyle “şeyleştirilen” bireyler ve toplumlar bağlamında ideolojik yapılar, kurumlar, sistemler üzerine eleştirilerde bulunuyor ve yeni basımı için yazdığı sunuşunda şöyle diyor: İçerisinde bulunduğumuz dönemde, toplumlarımız, ideolojik yapılar tarafından güdümlenen totaliter bir gündeme maruz bırakılıyor. Müslümanlar, bütün toplumlarda olayların nesnesi haline getiriliyor. Her toplumda, egemen sınıflar, toplumu ideolojik çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyor.

İdeolojik sınırlar aşılamıyor

Bu noktada yazarın sözünü ettiği egemen sınıfların ideolojik çıkarları üzerine biraz düşünmekte yarar var. Uluslararası politikada bugün kim aktörse onun çıkarları doğrultusunda çalışmalar yürütülüyor. Sınırlar aşılıyor, duvarlar yıkılıyor. Ancak Müftüoğlu'nun da dediği gibi ideolojik sınırlar bir türlü aşılamıyor. “Analitik düşünme yeteneği ve geleneğine sahip olmayan toplumlarda, gelenekçi, muhafazakâr kesimlerin de modern/ seküler kesimlerin de ufukları, bilinçleri evrensel anlamda kapalı bulunuyor” diyor yazar. Şüphe götürmeyecek bir gerçek vardır ki o da analitik düşünme yeteneğinden yoksun bu toplumların uluslararası politikanın aktörlerine yem olmamaları için ufuklarını genişletmeleridir. Yazarın bu bağlamda altını çizdiği bir nokta daha var. “Kendi yorumlarını, çözümlerini, yaklaşımlarını ve gündemlerini mutlaklaştıranlar için dünyada bir başka ufkun mümkün olmadığını görüyoruz. Kendi gündem, yorum ve çözümlemelerinin yanlışlanabileceğine ihtimal vermeyenler, hastalık derecesinde bir bağımlılık içerisinde yaşıyor.” Müftüoğlu'nun sözünü ettiği bağımlılık, ideolojik, ırkçı ve mezhepçi kaynaklı bir bağımlılıktır.

Yazarın geçtiğimiz Nisan ayında yine Hece Yayınları'nın aynı dizisinden okura sunulan kitabı ise Furkan Günleri. Müftüoğlu 1990 yılında yayımlanan kitap için “Furkan Günleri; İslami tercihlerimizi, tevhidi bir bütünlük, kesinlik, kararlılık, içtenlik, bilinç, duyarlılık biçiminde ve nihai anlamda yapmamız gerektiğini; bu tercihlerimizi, her yerde ve her şartta, uğrunda her tür fedakârlığa katlanarak temsil etmemiz gerektiğini anlatmak üzere; bir sorumluluk ve içtenlik bildirisi gibi yayınlanmıştı” diyor.

13 yıl önce