|

Türklerin tarihi, dili, belleği

Osmanlı'nın kuruluşunda, Anadolu'ya Türk kültürü ve İslam dininin yerleşmesinde Abdalan-ı Rum, Gaziyan-ı Rum, Baciyan-ı Rum gibi Ahi ocaklarının önemine vurgu yapması Aşıkpaşaoğlu Tarihini benzerlerinden ayıran önemli bir nokta

İrem Ertuğrul
00:00 - 7/02/2012 Salı
Güncelleme: 00:19 - 8/02/2012 Çarşamba
Yeni Şafak
Türklerin tarihi, dili, belleği
Türklerin tarihi, dili, belleği

Ötüken Neşriyat geçtiğimiz ay üç önemli eseri okurla buluşturdu. Bunlardan ikisi Hüseyin Nihal Atsız tarafından hazırlanan Aşıkpaşaoğlu Tarihi ve Üç Osmanlı Tarihi üst başlıklı Oruç Beğ Tarihi, Ahmedî: Dâstân ve Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman, Şükrullah: Behcetü't Tevârîh. Bir diğer kitap ise Prof. Dr. Emel Kefeli ve Doç. Dr. Nesrin Sarıahmetoğlu'nun hazırladığı; hayatını ve kalemini Kırım Türklerinin yaşadıkları zorlukları dile getirmeye adamış Kırımlı romancı Cengiz Dağcı'nın hayatını, mücadelesini ve eserlerinin analizlerini içeren Bellek-İnsan-Eser:Cengiz Dağcı.

Arnold Toynbee, “Tarihin en küçük birimi bütün tarihtir.” der. Bugünü anlamlandırmak, geleceği inşa etmek ancak geçmişin ışığında mümkündür. Aşıkpaşaoğlu Tarihi, namı diğer Tevarîh-i Al-i Osman, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan Sultan II. Bayezid'e kadarki dönemi aydınlatıyor.

İki sultan dönemi

Aşıkpaşaoğlu, onbeşinci yüzyılda, Sultan II. Murad ve Fatih Sultan Mehmed zamanlarında yaşamış bir tarihçidir. Bu kitabı, 83 yaşındayken kaleme almıştır. Osman Gazi'den başlattığı tarihin Yıldırım Bayezid dönemine kadarki kısmını Orhan Gazi'nin imamının oğlu olan Yahşi Fakih adlı zatın evinde bulup okumuş, oradan aktarmıştır. Bayezid'den kendi yaşadığı II. Murat'a kadarki dönemi de o günleri yaşamış kişilerden dinleyerek yazmıştır.

Aşıkpaşaoğlu'nun tarihi, daha çok dini, milli duyguları fitillemek, askerin savaş motivasyonunu artırmak için kaleme aldığı söylenebilir. Osmanlı'nın kuruluşunda, Anadolu'ya Türk kültürü ve İslam dininin yerleşmesinde Abdalan-ı Rum, Gaziyan-ı Rum, Baciyan-ı Rum gibi Ahi ocaklarının önemine vurgu yapması da Aşıkpaşaoğlu Tarihini benzerlerinden ayıran noktalardandır. Aşıkpaşaoğlu'nun sade dili, yer yer yorum da katarak zenginleştirdiği masalsı anlatımıyla kitap, her kesimden okuyucuya hitap ediyor.

Üç Osmanlı Tarihi adlı diğer kitap, Oruç Beğ Tarihi'yle başlıyor. Oruç Beğ, “Îmdi: Azizimiz! Her kişiye kendi zamanında olan padişahların kıssalarını yazmak gerektir. Zira “Zıllullâhi fî'l-arz”dır.” diyerek Osmanlı'nın kuruluşundan Sultan II. Bayezid'e kadarki dönemi anlatıyor. Aşıkpaşaoğlu ile paralel bir anlatım görüyoruz Oruç Beğ'de. Osmanlı Hanedanı'nı kısaca şöyle anlatıyor: “Bunlar gaziler ve düşmanı yenicilerdir. Tanrı uğruna hak yoluna durmuşlardır. Gaza malını toplayıp Hak yönüne harçedicilerdir ve Haktan yana gidicilerdîr. Din yoluna gayretlilerdir. Dünyaya mağrur değillerdir. Şeriat yolunu gözeticilerdir. Dinsizlerden intikam alıcılardır ve kimsesizleri sevicilerdir. Garptan şarka İslâm dinini açıcılardır ve Hakkın yolundan dışarıda olan âsileri kırıcılardır. Osmanlı Hanedanı sert bir ailedir. Oğuz neslinden ve Sâm aslındandır. İnançları sağlamdır.”

Ahmedî'nin şiiri

Kitap, Ahmedî'nin Dâstân ve Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman adlı mesnevisiyle devam ediyor. Yine hemen hemen aynı dönemlerde yaşamış bir zattan o günleri dinliyoruz, bu sefer şiir şeklinde. Kitabı hazırlayan Hüseyin Nihal Atsız, bu bölümün sonuna Ahmedî'nin şiirindeki kelimeleri açıklayan bir sözlük koyarak okura kolaylık sağlamayı ihmal etmemiş.

İhmal edilmiş iki kitap

Şükrullah'ın Behcetü't Tevârîh'i ile Üç Osmanlı Tarihi tamamlanıyor. Çelebi Mehmed, İkinci Murat ve Fatih Sultan Mehmet dönemlerinde yaşamış olan Şükrullah'ın, Ahmedî'den farklı olarak olayları gün, ay, yıl olarak verdiğini, önemli savaşlardan olan Niğbolu savaşını ayrıntısıyla anlattığını görüyoruz.

Bu iki kitap da tarihe birebir kaynaklık ettiği halde gereğince basımı yapılmamış, ihmal edilmiş eserler arasındaydı. Ötüken Neşriyat, aynı zamanda 100 Temel Eser arasında da yer alan bu kitapları güzel bir baskıyla yayımlayarak bu eksiği gidermiş oldu.

Bellek-İnsan-Eser: Cengiz Dağcı adlı kitap ise, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü tarafından 2011'de gerçekleştirilen toplantıda sunulan bildirilerin derlemesinden oluşuyor. Türk Dünyası Edebiyatlarının önemli isimlerinden Cengiz Dağcı'yı, hayatı, mücadelesi ve eserleriyle bir örnek şahsiyet olarak daha fazla kişiye tanıtmayı amaç edinmiş bu derlemeyi, Prof. Dr. Emel Kefeli ve Doç. Dr. Nesrin Sarıahmetoğlu hazırlamış.

Korkunç Yıllar adlı romanında, “Ölmüş kahramanların heykellerini ölüler değil, yaşayanlar yükseltirler. Onların ruhlarını içimden çıkarıp bir heykel haline getirmek için ben hayatta kalmalıyım.” diyen Cengiz Dağcı, edebiyatını hep bu amaçla kullanmıştı. II. Dünya Savaşı yıllarında önce Stalin'in, sonra Nazilerin zulmüne uğramış Kırım Tatar Türklerinin dili, belleği olmuştu.

İade-i itibar

Cengiz Dağcı'ya iadei itibar eden bu çalışma ne yazık ki yazarımızın eline ulaşamadı. Dağcı 22.09.2011'de hayatını kaybetti. Ancak önsözde belirtildiğine göre bu toplantıdan kendisi haberdar edilmişti.

Cengiz Dağcı'nın son görüntülerini içeren “Biz Kırım'dan Çıkanda” adlı belgesel de kitap ile beraber hediye olarak verilmiş.

Ötüken Neşriyat'ı bu önemli eserleri yayımlada gösterdiği hassasiyet için tebrik ediyoruz.



12 yıl önce