|

Yeni bir yolculuk: “cennete otostop”

Cennete Otostop, Adem Özköse'nin hidayet dönüşümünü, ruhi aydınlanmayı, kalbi inşırahı yaşamış, genç Müslümanlarla yaptığı mülakatlardan oluşuyor...

Sibel Eraslan
00:00 - 5/11/2010 Cuma
Güncelleme: 01:16 - 3/11/2010 Çarşamba
Yeni Şafak
Yeni bir yolculuk: “cennete otostop”
Yeni bir yolculuk: “cennete otostop”

Pınar Yayınlarından çıkan Adem Özköse'ye ait yeni kitap, genç yazarın bana Sumatra'dan yolladığı bir kartpostal gibi düştü posta kutuma.

Doğrusunu isterseniz provakatif bir başlık: “Cennete Otostop...” Alt başlığı ise; Hidayet Öyküleri... Özköse'nin Suriye'de, Filisitin'de, Afganistan'da, Tayland, Malezya, Patani gibi Doğu atlaslarında ancak adını işittiğimiz, hatta bazılarının yerini bulmakta bile güçlük çekeceğimiz ülkelerdeki izlenimleri... Bu izlenimler, hidayet dönüşümünü, ruhi aydınlanmayı, kalbi inşırahı yaşamış, genç Müslümanlarla yaptığı mülakatlardan oluşuyor...

Felsefe okurken, hakikat nedir sorusunun peşine düştü

Gencecik kalplere düşen hakikati aramak ve kavuşmak coşkusunu satırlarda gözyaşlarıyla okuyorsunuz... Gündeme has parçalı bulutlu tartışmalardan kopup dine dair içsel, hakiki sesleri işitmek adına çok önemli bir deneyim bu kitap…

Bizler burada birbirimizi anlamak ve değer vermek konusunda hiç de istekli değiliz. Hatta cemaatler, gruplar, kendi içlerine kapanmış halleriyle, dünyada ne olup bittiğinden habersiz… Beraber yaşamanın kıymetinin hiç farkında değiliz... Oysa dünyada, hayatında bir kere bile ezan sesi işitmemiş, hayatında bir kere bile cami görmemiş milyonlarca insan var...

Adem Özköse, kitabında o seslere yer açmış… Mesela Elisa... İtalya'nın Katolika şehrinde dünyaya gelmiş. Felsefe okurken, hakikat nedir sorusunun peşine düşmüş... Hocalarından birisi dünya dinler tarihini anlatırken, Müslümanların ezanından bahsetmiş, çok etkileyici olduğunu anlatmış ezan alegorisinin... Bir zaman sonra Elisa, Mısır'a yaptığı bir gezide Nil Nehri'nin kenarında dolaşırken, aniden başlayan ezan sesleri arasında, öyle garip, değişik duygularla dolmuş ki... Derhal bir camiye gitmiş... Orada dua eden, namaz kılan, Kur'an okuyan Müslümanlara ilgiyle bakmış... Sonra o akşam kendince çok önemli bulduğu bir rüya görmüş... Ardından Müslüman olmaya karar vermiş... Müslüman olmadan önce, İncil ve Kur'an'ı defalarca karşılaştırmalı bir şekilde okumuş... Papazlarla konuşmuş, sohbet etmiş, dertleşmiş... Hatta teslis konusunda soru sorduğu bir Papaz ağlamaya başlamış, yıllardır kendisinin de teslis konusunda tatmin edici bir cevap bulamadığından yakınmış... İtalya'daki Müslümanlarla da tanışmaya başlamış Elisa, özellikle Müslüman genç kızların güçlü karakteri onu çok etkilemiş... Elisa, bir sanatçı, yazar, halen çeşitli radyolarda program yapıyor, dergi ve gazetelerde İslâm hakkında yazılar yazıyor... İsmini Rahme olarak değiştirmiş...

İngiliz gazeteci Yvonne Ridley'i Türkiye'deki performanslarından da tanıyorsunuz.. Bağdat'ın ve Gazze'nin işgali sırasında küresel barış aktiviteleri çerçevesinde ülkemize gelen barış elçilerindendi... Onun kitaptaki hidayet öyküsü de enteresan. Haber kovalamak için gittiği Afganistan'da Taliban'a esir düşmüş ve onlardan gördüğü kibar ve dostluk dolu tavırlarla önyargılarından vazgeçmiş. Taliban onu Kur'an okuması koşuluyla serbest bırakmış... Kur'an'ı okudukça, nasıl bir kitapla karşı karşıya olduğunu, bu kitabın sahibinin ancak ve ancak Allah olabileceğine iman getirmiş... Sonra da dünya Müslümanarı için çalışmaya azmetmiş...

Adem Özköse, kimisi papaz, kimisi ünlü bir müzisyen, kimisi misyoner, kimisi uyuşturucu satıcısıyken İslâm'la tanışmış, şereflenmiş bu kişilerle hidayet hikayelerini konuşmuş...

Bu hali kitabı çağdaş bir seyahatnameye dönüştürmüş… Gezdiği, geçtiği ükelerdeki insanların ilginç hidayet öykülerini kaleme aldığı defterlerden harika bir bloknot çıkarmış Adem Özköse...



13 yıl önce