|

Yeniden alegoriyi hatırlamak

Klasik Türk Edebiyatının unutulmuş hazinelerinden biri daha doktora çalışmasını Muhyî'nin Hüsn ü Dil'i üzerine yapan Berat Açıl tarafından hatırlatılıyor. Açıl, Klasik Türk Edebiyatında Alegori kitabında, edebiyatımızın önemli bir anlatım tarzı olan alegori için kaynak bir kitap meydana getiriyor.

Ahmet Edip Başaran
00:00 - 16/04/2014 Çarşamba
Güncelleme: 13:43 - 16/04/2014 Çarşamba
Yeni Şafak
Yeniden alegoriyi hatırlamak
Yeniden alegoriyi hatırlamak

Berat Açıl'ın Klâsik Türk Edebiyatında Alegori başlıklı eseri, klâsik edebiyatımızdaki en önemli anlatım tarzlarından birisi olan 'alegori' üzerine yazılmış çok önemli bir kaynak hüviyetinde. Alegori kavramı üzerine Türk edebiyatında bundan önce pek de öyle kapsamlı bir araştırma yapılmadığı düşünüldüğünde Açıl'ın kitabı daha bir önem kazanıyor. Açıl, çalışmasını üç ana başlıkta toplamış. İlk bölümde doğrudan söze girerek Klâsik İslamî edebiyatlarda alegorik eserlerin incelemesini yapıyor. Arapça, Farsça, Urduca ve Türkçe yazılan eserlerdeki alegorik niteliklerin altını çizen bu bölüm, Klâsik İslamî kaynaklara ilgi duyan okurlar için harika bir bibliyografya çalışması olarak da okunabilir.

'Tarihin ilk dönemlerinden beri farklı dilerin edebiyatı ve felsefelerinde kullanılmış olan alegori, en yalın haliyle 'bir şey söylerken başka bir şey kastetmek'tir.' Berat Açıl, çalışmasının giriş bölümünde alegoriyi kısaca böyle tanımlıyor. Arapça alegorik eserler bahsinde İbn Sînâ'ya ait olan Hayy bin Yakzan isimli esere değinen Açıl'ın, bu noktada N. Ahmet Özalp'e yaptığı atıf çok önemli. Özalp, 'İslam dünyasında alegorik öykü geleneği İbn Sînâ ile başlar' diyor. Yine kaynaklarda sıkça alegorik bir eser olarak tanımlanan Feridüddin Attar'ın Mantıku't-Tayr isimli eserinin niçin alegorik olmadığını sebepleriyle birlikte açıklayan Açıl'a göre bir eserin alegorik bir nitelik kazanabilmesi için en önemli şart bütünlüklü tek bir hikâyeden oluşması. Bu açıdan örneğin Mevlânâ'nın Mesnevî'si ile beraber Mantıku't Tayr'da birden çok hikâye anlatıldığı için mezkûr eserler alegorik değildir.

KAYNAKLARIN İZİNDE

Açıl'ın eserler üzerinden klâsik İslâmî edebiyat alanında yaptığı çalışmada dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi de yazarın sağlam bir kaynak taraması yapmış olması. Alegori bahsinde yazılmış Türkçedeki bütün eserlere yaptığı atıflar Açıl'ın çalışmasını daha bir değerli kılıyor kanaatindeyim. Bu atıflar esere bütüncül ve kapsamlı bir kıvam getirmiş. Yine de burada şahsî kanaatimi belirtmeden geçemeyeceğim. Açıl, eserin bölüm sıralamasında ilk elde alegori ve alegoriyle birlikte anılan kavramların açıklamasını, alegorinin tarihsel gelişimini ve en önemlisi alegorik anlatımın temel özelliklerini anlattığı ikinci bölümü ilk bölüme alsaydı konuya bîgane okurlar açısından sanırım çok daha iyi olurdu. Elbette akademik bir çalışmanın gerektirdiği iç disiplini göz ardı etmiyorum ama en azından başlangıç olarak kavramsal bir çerçevede alegorinin irdelenmesi okur gözünde Klâsik İslamî eserlerin belki çok daha iyi anlaşılmasını sağlama imkânı verecektir.

Açıl, alegori kavramını açıklarken nerdeyse alegoriyle eş anlamlıymış gibi kullanılan mecaz, sembol ve istiare gibi kavramların alegoriden ayrılan yönleri üzerinde durmuş. Mecazda ilk anlamdan ziyade kelimenin bir diğer ikinci anlamı kastedilir. Alegori ise her iki anlamda kullanılır ki alegorinin en temel özelliği olan çift anlamlılık da bunu gerektirir. Alegorik eserlerdeki anlatımın çok katmanlı olması biraz da bu çok anlamlılıkla ilintilidir. Açıl, buna ilave olarak mecazın bir anlam özelliği olduğundan yola çıkarak alegorinin ise bir anlatım tekniği, tarzı olduğunu söyler.

SEMBOL VE ALEGORİ FARKI

Açıl, sembol ve alegori arasındaki farkıysa şöyle açıklar: 'Sembolün alegoriden ayrışan en önemli özelliği, alegori gibi bir anlatım tekniği olmamasıdır. Alegori dendiğinde bütün bir eser ve tahkiye akla gelirken, sembol sadece bir parçaya işaret etmekte ve söz konusu parçanın remzini aramayı zarurî kılmaktadır.' Nitekim C. S. Lewis'in 'Sembolizm bir düşünme biçimidir fakat alegori bir ifade biçimidir' cümlesi de sembol ile alegori arasındaki farkı izah eder. Açıl, alegori kelimesinin etimolojisine inerken şu açıklamaları yapar: 'Alegori, Grekçe bir kelime olup iki ayrı kelimenin birleşiminden oluşmaktadır. Bunların ilki, 'öteki/diğer' anlamına gelen 'allos' kelimesi, ikincisiyse 'toplulukta konuşmak' anlamına gelen 'agoreuein' kelimesidir.' Jon Whitman, bu iki kelimenin birleştiklerinde hem 'gizlice söylenen' hem de 'halk için uygun olmayan' anlamlarını kazandığını söyler. Kelimenin etimolojik olarak karşıladığı anlam şöyle izah edilir: Bir şey söylenir (agoreuein) ve başka bir şey kastedilir (allos). Açıl'ın alegori bahsinde nitelikli kaynaklara başvurarak yaptığı bu etimolojik tahlil, okura kavramın içeriğini ve özünü daha iyi anlama imkânı sağlıyor.

Açıl, çalışmasının ikinci bölümünde son olarak alegorik anlatımın temel özelliklerini açıklar. Kişileştirme, iç çatışma, arayış bir alegorik eserin vazgeçilmez özelliği olmalıdır. Elbette bu özelliklerin bir bütünsellik içinde tüm eseri kapsayacak mahiyette inşâ edilmesi de zarurîdir. Açıl, kitabın son bölümünde başından beri temel niteliklerini anlattığı alegori kavramını Muhyî'nin Hüsn ü Dil eseri üzerinden örnekleriyle beraber açıklıyor. Muhyî'nin eserinde nerdeyse bütün bir Klâsik edebiyatımıza etki eden mazmunların da izini sürmek mümkün. Tasavvufî ıstılahların, benlik mücadelesinin, aşkın, ayrılığın, içsel savrulmaların, inancın, bağlanışın en güzel örneklerini sunan bir anlatım inceliğini görmek için Muhyî'nin Hüsn ü Dil'i önemli bir imkân. Açıl'ın tasavvufa dair yaptığı göndermelerle şerhine çalıştığı Hüsn ü Dil alegorisi, alegorinin niçin batıya nazaran doğu toplumlarında daha bir öne çıktığını da gösteriyor aslında.

Klasik Türk Edebiyatında Alegori, kaybettiğimiz hazineleri yeniden gün yüzüne çıkarmaya namzet bir çalışma olmuş. Bu çalışmayı okurken Hayalî'nin dizeleriyle dertleştiğimi düşündüm: 'Cihan-ârâ cihan içindedir ârâyı bilmezler / Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler'

Kitabın künyesi:

Berat Açıl

Klasik Türk

Edebiyatında Alegori

Küre yayınları

2013

216 sayfa

10 yıl önce