|

Ferdi huzur için toplum huzuru şart

Beyazıt Ramazan Sohbetleri'nde konuşan İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Rahmi Yaran, "Dünyanın huzur için İslam''a ihtiyacı var. Türkiye Batı''ya ve İslam coğrafyasına göre huzurlu bir İslâmî yaşayış sergiliyor." dedi.

yenisafak.com.tr / kültür sanat
00:00 - 17/07/2014 Thursday
Güncelleme: 15:17 - 17/07/2014 Thursday
Yeni Şafak
Ferdi huzur için toplum huzuru şart
Ferdi huzur için toplum huzuru şart

Prof. Dr. Rahmi Yaran, Diyanet İşleri Başkanlığının bu Ramazan''da ki teması, ''Hiç kimse kimsesiz kalmasın, bu Ramazan ve her zaman'' mesajının içeriğini de anlatarak Ramazan''ın iyi ve güzel yönlerimizi ortaya çıkarması yönünde önemli mesajlar verdi. Türkiye''nin İslam''ın yaşandığı bir kale olarak algılandığına dikkat çeken Rahmi Yaran, Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye''nin içinde ve dışında manevi destek ve yardım konularına eğilmekte son derece hassas ve müşfik davrandığını vurguladı. Takdimi gerçekleştiren Türkiye Kitap ve Kültür Fuarları Genel Koordinatörü Osman Sarıköse, fuarın ve Beyazıt Ramazan Sohbetleri''nin büyük ilgi gördüğünü kaydederek Prof. Dr. Rahmi Yaran ile ilgili biyografik bilgiler aktardı ve eserlerinden bahsetti.


ALLAH''I RABB TANIMA

''İnsan niçin yaratıldı?'' sorusunun Kur''ân''daki cevabını yorumlayarak sözlerine başlayan Prof. Dr. Rami Yaran, Allah''ın kullarını kendini bilmeleri ve tanımaları için yarattığını, bu tanımanın ''Rabb tanıma'' şeklinde anlaşılması gerektiğini vurguladı. Kulluk kelimesine yüklenen olumsuz anlamların son derece yanlış olduğunu belirten Rahmi Yaran, ''Kulluk, insanın Rabb''i karşısındaki konumudur. Yoksa bir başka insanın karşısındaki kulluk durumu, dinimizde ve kültürümüzde olmayan bir şeydir. Cenab-ı Hakk insanı yarattı ancak onu başıboş bırakmayıp hep yol gösterdi. Kitaplar ve peygamberler gönderdi.'' diyerek kitabın ve peygamberin insanın yaradılışından bu yana varolduğunu hatırlattı. Peygamberimizin âlemlere rahmet olarak gönderildiğinin Kur''ân''da sabit olduğunu söyleyen İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran, bu girişten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:


MASLAHATLAR DİNİN HEDEFİ

''Peygamberimiz yaşayarak örneklik etmiştir. ''Dinin hedefleri nelerdir?'' sorusu İslâm âlimlerini sürekli meşgul etmiştir. Sonunda dinin hedefinin ''maslahat'' olduğunda birleşmişlerdir. Maslahat kelimesini ihtiyaçların temini olarak anlayabiliriz. Merkezinde insan vardır ve bu insanın ihtiyaçlarının teminidir. Bu çerçevede 5 zaruri ihtiyaç tespit edilmiştir. Birincisi Din''dir. Dinsiz bir toplum düşünülemez. İkincisi hayatta kalma prensibi hayatta kalmak, anlamlı ve insan fıtratına en uygun şekilde varlığını devam ettirmektir. Üçüncüsü akıl sahibi olarak yaratılmış insanın aklını korumasıdır. Aklın üzerine titremek gerekiyor ve bu sebeple sarhoş edici içki ve maddeler yasaklanmıştır. Çünkü aklı geçici olarak devre dışı bırakır. Dördüncüsü nikahlı ve onurlu bir biçimde neslin devamıdır. Bunun için evlilik meşru kılınıp zina yasaklanmıştır. Sonuncu madde ise maldır. Helalinden ve emek karşılığı edinilmiş her türlü mal ihtiyacı karşılamaya yöneliktir. Bazı âlimler altıncı bir madde olarak Irz''ı ilave ederler. Irz insanın haysiyet ve şerefidir. Bu sebeple zina iftirası dinimizce önemlidir ve cezası büyüktür.''


HANGİ İHTİYAÇLAR ÖNEMLİ?

Din seküler zeminde konuşulduğunda maslahatların ihtiyaçlar olarak algılanması gerektiğini anlatan İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran, aslî ihtiyaç kavramının ekonomide kullanıldığı kadar dinî literatürümüzde de sıklıkla kullanıldığını söyleyerek birinci derecede olanlara zaruri maslahat, ikinci derecede olanlara ''haciya'' yani ihtiyaç derecesinde maslahat dendiğini, haciya maslahatlar olmadığında zaruri ihtiyaçların mevcut kalabildiğini ifade etti. Zaruri maslahatlar yerine gelmediği takdirde hayatın sıkıntılı olacağını dile getiren Rahmi Yaran, ''Aslolan herkesin aslî ihtiyaçlarının temin edilmesidir. Onu temin edemeyenlere temin etmişlerden destek vardır. Zekât, fitre ve sadaka buna mukabildir. İkinci derecede bazı ihtiyaçlar günümüzde bazı ihtiyaçlar aslî ihtiyaç gibi görülmeye başladı. Daha müreffeh bir hayat yaşamak için lazım olanlar refah ihtiyaçlarıdır ve İslâm bu ihtiyaçları da dikkate almaktadır.'' dedi. Mubah dairesinde olmak şartıyla ziynet gibi ihtiyaçların da dikkate alındığını kaydeden Prof. Dr. Rahmi Yaran, yeni iktisadi anlayışlarla ihtiyaç olmayan şeylerin ihtiyaç gibi gösterilmesinin de bir tuzak olduğunu vurguladı ve şunları söyledi:


KİMSEZİLERE KİMSE OLMAK

''İhtiyaçlar toplumsal olduğu gibi ferdidir de. Toplum olarak ihtiyaçlarımızı gideremezsek yani toplum huzurlu olmadığında elimizdeki imkânlar başımıza bela olur. Sıkıntılı zamanlarda en büyük sıkıntıyı varlıklı insanlar çeker. Dinimiz toplumsal ihtiyaçlar için denge mekanizmaları kurmuştur. Toplumumuzda aile ve diğer değerlerin Batı''ya göre daha iyi korunmuş olmasının sebebi de budur. Zekât, sadaka ve infak kavramları bu düzenlemeler içindir. Verme olayı zekâtla sınırlı olmayıp sadaka da önem arzeder. Çünkü sadaka yalnıca vermekle olmaz, yapmakla da olur. Güzel söz, gülümseme ve yardımlaşmanın sadaka oluşu bunu gösterir. Çünkü mal Allah''ın emanetidir ve paylaşılması makbuldür. Sıla-ı rahim, yani akraba ziyaretleri de bu anlamda önem arzeder. Hiç kimse kimsesiz kalmamalı. Bunun için Diyanet İşleri Başkanlığı beş kimsesizi öne çıkardı. Birincisi Modern Yalnızlık yaşayanlar. İkincisi savaş olan beldelerden ülkemize sığınan mülteciler. Bir kimseye ihtiyacı olanın kimsesi olabilmeye çalışmalıyız. Üçüncüsü aileleri tarafından terk edilmiş sokak çocukları. Dördüncüsü ailesi olmayan yetimler. En azından rüşt oluncaya dek imkânımız var ise himaye edebilmeliyiz. Beşinci grup kimsesizler ise yaşlılar. Huzurevlerine veya kendi hallerine terk edilmiş yaşlıları da kimsesiz bırakmayalım. Dünyanın aslında huzur için İslam''a ihtiyacı var. Türkiye''den bu anlamda beklentiler var.''


10 years ago