|

Medeniyetin özü Hüvelbaki''de

Medeniyetimizin izlerini süren araştırmaları ile tanıdığımız yazar Nidayi Sevim, Osmanlı''nın referansını İslam''dan aldığını söylüyor ve ekliyor ''Mezar taşlarını, olanca zarafeti, estetiği ve sanatsal değerine rağmen asıl manidar kılan üzerindeki Hüvelbaki - Ebedi olan Rabbimiz''dir yazısıdır.''

Emeti Saruhan
00:00 - 3/08/2014 الأحد
Güncelleme: 19:23 - 2/08/2014 السبت
Yeni Şafak
Medeniyetin özü Hüvelbaki''de
Medeniyetin özü Hüvelbaki''de

Bir arkeolog hassasiyeti ile medeniyetimizin izlerini süren araştırmacı yazar Nidayi Sevim, Osmanlı mezar taşları ile başladığı serüvenine 4. kitabı Yer Gök Medeniyet ile devam ediyor. 10 yıllık bir süre içindeki, medeniyetimizin eserlerini ele alan makalelerini bir araya getirerek kitaplaştıran Nidayi Sevim, ''İmarethaneler 210 seneden beri Eyüp''te faaliyet gösteriyor. Fatih Sultan Mehmet Han döneminde yapılmış bir hamamın restorasyonu yapıldı. Su Medeniyeti Müzesi olarak faaliyet gösterecek. Mezar taşları ayrı bir medeniyet eseri. Kuş evleri, sadaka taşları... nereye baksak medeniyetimizden bir iz görüyoruz. Bu eserlere dikkat çekmek arzusundayım'' diyor.

MANA İLE MADDE BİRLİKTE YOĞRULUYOR

Medeniyeti, referansını İslam''dan alan, beşikten mezara kadar hayatını buna göre tanzim eden bir devletin, belli bir süre içinde ortaya koyduğu maddi ve manevi değerlerin toplamı olarak tanımlayan Nidayi Sevim, ''Sadaka taşı sadece bir taştır. Fakat onu manidar kılan, sağ elinin verdiğini sol el görmeyecek anlayışıdır. Mezar taşlarını, olanca zarâfeti ve estetiğine, sanatsal değerine rağmen manidar kılan, tepesindeki ''Hüvelbaki - Ebedi olan, kalıcı olan Rabbimiz''dir'' mesajıdır. Yine aşevi, çeşme, sebil, kuşevi, köprü gibi hayır eserlerini anlamlı kılan da ''İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olanıdır'' müjdesi değil de ya nedir? Mesela tarihi çeşmeleri incelediğimizde insanı tefekküre sevk eden ''Ve cealnâ minel-mâi külle şey''in hayy.'' (Enbiya 30.) Hayatı olan her şeyi sudan yarattık veya ''Ve sekâhum rabbuhum şarâben tahûrâ'' (İnsan 21.) Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir ayet-i kerimelerinden birini veya ikisini birlikte sıkça görürüz.

Bizim medeniyetimiz maddeye dayanan, maddeyi ön planda tutan değil, maddeyi mana ile bütünleştirip yoğuran bir medeniyettir'' diyor.

ZİRVE MİNAREDEKİ HOKKA

Nidayi Sevim, bugüne kadar yaptığı çalışmalarda kendini en çok etkileyen eserin Eyüp Nişanca''da bulunan 500 yaşındaki, Nazlı Defterdar Mahmut Çelebi Camisi''nin minaresindeki hokka ve kalem olduğunu söylüyor. Sevim, ''Her tarafta çeşme, sebil, kuş evi gibi bir çok eser görüyoruz ama bir de bakıyoruz ki, minarenin tepesinde bir hokka ve kalem. Dünyanın hiçbir yerinde bu nükteyle karşılaşamayız. Hattat olduğundan dolayı mı, yoksa İslam''ın ilk emri olan ''İkra- oku''dan mı esinlendi bilemiyoruz. Ama biz hattat olduğuna yoruyoruz. Baktığımıza bir minarenin tepesinde bile böyle bir incelik görüyoruz. Zaten kitabın adı da buradan geliyor. Osmanlı''da yer gök medeniyetti'' diyor.

ÇOCUKLAR GÖZÜNÜ AVM''DE AÇIYOR

Mezar taşlarının da çok önemli olduğunu ifade eden Nidayi Sevim, ''Fazıl İsmail Ayanoğlu''nun bir veciz ifadesi var. Faraza mevcut görkemli sanat şaheserlerimiz olmasa bile, yani camiler, kervansaraylar, hanlar, hamamlar olmasa bile, mezar taşlarımız bu milleti medeniyet göklerine çıkarmaya kafidir. Bu kadar çalışmanın temelinde yere düşmüş, kırık sarıklı bir mezar taşının ayağa kaldırılması var'' diyor. Günümüzde dünyevi bir toplum haline geldiğimizi de anlatan Sevim, mezar taşlarının önemini ''Çocuklarımız gözlerini sıbyan mektebinde değil AVM''lerde açıyor. Ahiret odaklı bir yaşam tarzından uzaklaştık. Mezarlıkların etrafını kale gibi örüyoruz. Mezartaşlarını gündeme almamız gerekir ki ahiret odaklı düşünmeye başlayalım'' sözleriyle ifade ediyor.

Beyoğlu''ndan Eyüp''e taşındı hayatı değişti

25 yıl Beyoğlu''nda yaşadıktan sonra Eyüp Sultan''a taşınınca bir kültür şoku yaşadığını ifade eden Nidayi Sevim, medeniyetimizin izleriyle ilgilenme nasıl başladığını şöyle anlatıyor: ''Eyüp''te katıksız bir Osmanlı semtinin izlerini hala görebiliyorsunuz. Evim mezarlıkların içinde. Hemen evimin yanında Eşref-i Bitlisi''nin kabri var. Hemen yanında Kaşgari Dergahı, Karyağdı Baba tekkesi... Bir sistem düşünün. Resmin tamamına bakalım. Bir sibyan mektebi yapmış. Yanına sebil yapmış üstüne bir de kuş evi yapmış. Birbirine geçmiş helezonik bir incelik var. Tamamen medeniyet merkezli bir merkeze taşınınca son yüzyılda geçmişle bağımızın koptuğunu gördüm. Ne yapabiliriz diye yola çıktım.'' Çalışmalarının bereketine işaret eden Nidayi Sevim, bu çalışmalara başladığında ortaokul mezunu olduğunu şimdi ise Sosyoloji''yi okuduğunu anlatıyor. Sevim, ''Birçok ehli hünerin dünya gözüyle görmediği güzelliği Allah bana gösterdi. Şükrediyorum. Mezar taşları ve sadaka taşları ile ilgili çalışmalarımıza onlarca yazar ve akademiysen tarafından atıfta bulunuldu. Bunların en anlamlısı TDV İslam Ansiklopedisi''nde artık sadaka taşlarının yer alması. Sadaka Taşları adında bir dernek kuruldu. Bu dernek benimle iletişime geçti. Yurt dışı yardım organizasyonlarına davet ettiler'' diyor.

٪d سنوات قبل