Coşkun, yaptığı açıklamada, 1977 yılında Almanya'da çalıştığı fabrikada geçirdiği iş kazasının ardından memleketi Amasya'ya döndüğünü, malulen emeklilikten sonra hem boş vakitlerini değerlendirmek hem de tedavi sürecini daha rahat geçirmek için evinin bodrum katını atölye olarak kullanmaya başladığını anlattı.
Atölyesinde ceviz ağacından objeler yapmaya başladığını söyleyen Coşkun, günlük hayata dair insanları, meslekleri, tarihle ilgili figürleri ağaca şekil vererek canlandırdığını ifade etti.
Atölyesinde "minyatür bir hayat" oluşturduğunu belirten Coşkun, "Ceviz ağacından minyatürler yaptıkça kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Ardından bu işe devam ettim. Diş hekimi tedavi ünitesinden tutun da cenaze namazı kıldıran imam, saf tutmuş cemaat, Mevlana, semazenler, ameliyat yapan doktor ve hemşireler, askerler ve birçok hayvan figürü var" dedi.
Atatürk'ün milli mücadele yıllarında Amasya'ya geldiği trenin de minyatürünü yaptığını dile getiren Coşkun, şöyle devam etti:
"Askeri birliğe ve Hava Kuvvetlerine, bir kanadından öteki kanadına 4 metre mesafesi olan bir kartal yaptım. Jandarma ve Amasya Orman İşletme Müdürlüğü için geyik işledim. Hepsini de hediye ettim. Para hiçbir şeyin karşılığını veremez. Cumhurbaşkanlarına hediyelerim var. Bazı Türk cumhuriyetlerinin cumhurbaşkanlarına verilmek üzere baston yaptım. Zamanı gelince bastonları onlara göndereceğim."
Coşkun, günde 17-18 saat çalışarak ceviz ağacından minyatürlerini ortaya çıkardığını anlattı.
Uğraşı için verdiği emeğin dışında çok para harcadığını da ifade eden Coşkun, "Kocaman bir ağaçtan küçücük bir heykel çıkıyor. Kaç ağaç kullandığımı bilemiyorum. El emeği göz nuru eserler bunlar. Sayı fazla olunca evde koyacak yerimiz kalmadı. Eserlerimi ceviz sandıklar içinde bodrumda saklıyorum. Tek isteğim bunların bir müzede sergilenmesi. Çok emeğim var. Yaptıklarım artık evime sığmıyor, bu yüzden müzede sergilemek istiyorum. Kalıcı olması için müzede sergilenmesi gerekiyor" diye konuştu.
