Türk sinemasında son dönemde oldukça hareketli günler yaşanıyor. Vizyona giren, yurt dışına yarışmak için giden filmlerle sektöre hareketlilik geldikçe, yapılan işler de çeşitlenmeye başladı. Farklı senaryolar ve çekim tekniklerinin kullanıldığı filmlerin bazıları ise Türkiye'de daha önce işlenmemiş konuları içeriyor. Geçtiğimiz günlerde vizyona giren Ada: Zombilerin Düğünü filmi de yeniliklerle sinemaseverlere merhaba diyen bir film. Türkiye'nin ilk zombi filmi olma özelliğini taşıyan Ada: Zombilerin Düğünü aynı zamanda bir el kamerasından aktarılan görüntüleriyle bir ilk. Sinema eleştirmenleri Murat Emir Eren ve Talip Ertürk'ün senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği Ada: Zombilerin Düğünü Büyükada'da arkadaşlarının düğününe giden bir grup arkadaşın zombilerle mücadelesini anlatıyor. Ada'da yaşananlar düğüne katılan birinin kamerasından aktarılıyor. Filmin kesmeleri kamerayı kullanan ve bu görüntüleri kaydeden film karakterlerinin record düğmesine basmasıyla başlıyor, stop düğmesine basınca kesiliyor. Yaklaşık olarak bir buçuk yıl süren bir mesainin ürünü olan filmin yönetmenlerinden Murat Emir Eren, neden zombi filmi çektiklerini şöyle anlatıyor: “Biz bir film çekmek istiyorduk. Aklımıza bu konu geldi ve çalışmaya başladık. Bir de biz zombi filmlerini çok seviyoruz. İlk filmimizde de hayatın anlamını aramayalım, eğlenceli bir iş yapalım dedik. Yoksa zombi filmi çekmek çocukluk hayalimiz değildi”. Büyükada'da üç hafta süren çekimlerin sonunda tamamlanan filmin bütçesi de oldukça düşük. Filmin ikinci yönetmeni Talip Ertürk “Film bütçesi hakkında spesifik bir rakam vermiyoruz. Bizim için büyük bir para, ama bu film için çok az bir bütçe. Boyumuzdan büyük işlere girişmedik. Elimizdeki malzeme üzerinden yürüdük” diyor.
Zombi deyince aklımıza hemen korku filmi geliyor. Fakat filmin yönetmenleri akıllara kazınan bu klişeyi de yıkmak adına filmin tamamını korku komedi olarak tasarlamışlar. “Eğlenceli bir film yapmak istiyorduk” diyen Talip Ertürk sözlerine şöyle devam ediyor: “Bizimkisi biraz mecburiyetten komik oldu. Zaten ithal bir model. Ülkeye getirdiğiniz zaman bazı şeyleri buraya uyarladığınızda ortaya mizah çıkıyor, biz yazarken bunu gördük en azından. En başından bu yana filmin komedi olacağı belliydi. Bütçemiz yoktu bunu komediye çevirelim demedik. Zira en çok parayı makyaja ve zombilere ayırdık. Bu kadar para ayırmışken korkusunu da yapardık. Ama biz bunun kendini ciddiye almayan bir iş olmasını istedik”.
Filmin yönetmenlerinden Talip Ertürk, Ada: Zombilerin Düğünü'nün konusunu şöyle anlatıyor: “Senaryosunu altı ayda yazdığımız film altı kişilik bir arkadaş grubunun durumunu anlatıyor. Büyükada'ya arkadaşlarının düğününe gidiyorlar. İçlerinden biri elinde kamerasıyla bütün gece olup bitenleri kaydetmeyi planlıyor. Düğüne kadar her şey normal. Sonra zombiler düğüne saldırıyor. Ondan sonrası kaotik, saçma bir hikâyeye dönüşüyor. Akşam beş gibi başlıyor, ertesi sabah altıda sona eriyor. Bir günlük bir hikâye yani”