Beyoğlu Belediyesi tarafından TRT Tepebaşı Stüdyoları'nın yanında 5.'si düzenlenen Sahaf Festivali kitapseverlerin akınına uğruyor. Eski ve yeni kitapları birarada okurla buluşturan festivalde en çok kitapları aranan isimler Cemal Süreya, Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay gibi aramızdan ayrılan edebiyatçıların eserleri oldu. Bu yıl Ankara'daki sahafların tezgah açtığı festivalde en çok gençler, Süreya, Tanpınar gibi ünlü şairlerin ikinci el eserlerini arıyor.
Festival sadece Cemal Süreya gibi ünlü isimlerin aranan eserleriyle buluşturmuyor kitapseverleri. Film afişlerinden plaklara, çizgi romanlardan kartpostallara, meşhur gazete ve dergilerin koleksiyonlarından hiç tanımadığımız insanların siyah beyaz fotoğraflarına kadar insanı, sanatı, hayatı tanımlayan, varlığını hatırlatan, değerli birçok 'eşya' bulunabiliyor.
Bu eski zaman seslerinin ritmiyle dolaşırken soluklanmak, bir çay içmek için oturduğunuzda, yazar-şair Murat Menteş, Leyla ile Mecnun dizisinin senaristi Burak Aksak gibi edebiyatçı ve yazarlarla karşılaşmak, festival gezisine ayrı bir tat katıyor. Bu sayede, festival, edebiyatçı ile okuru biraraya getirirken, “insanları buluşturan” klişesi de doğrulanmış oluyor. Bu fırsatla Menteş ve Aksak'ın festivalle ilgili görüşlerini öğrendik.
Murat Menteş, kitap okuma alışkanlığı olmayan Türk toplumunda Sahaf Festivali'nin kitapla tanışmak için büyük fırsat olduğunu söylüyor. Senarist Burak Aksak ise, sahafların her şeyden önce insana katkı yapan dostlar olduğuna dikkati çekiyor.
Festivale gelen, kitaplarla hemhal olan, bir 45liğin eski nağmelerine kulak kabartan, film afişleriyle aktörlerin, aktrislerin gençlin hallerine gülümseyen bütün İstanbulluların tek isteği bu tür etkinliklerin çoğalarak devam etmesi.
Kitap, bizim birey olabilmemiz için, söyleyecek bir sözümüzün olabilmesi için vazgeçilmez bir vasıtadır. Kitabı sevmek, kitabı tanımakla olur. Kitabı tanımak da kitabın geçmişine bakmakla mümkündür. Bu anlamda Beyoğlu Sahaf Festivali, kitaplarla tanışmamış bir toplum için -ki bizim toplumumuz öyledir- büyük bir fırsattır diye düşünüyorum. Edebiyat, sanat bizim kaldığımız bir derstir. Burayı biraz da bir bütünleme sınavı gibi, bir ikmal gibi düşünmek lazım. Bizim zamanımızda ikmaller eylül ayında olurdu. Bunun için gelip burada kitaplara dokunarak, onları alıp tanıyarak belki bu dersin bütünlemesinden geçmiş olacağız.
Ben kitapların üzerine telefon numaramı yazıp gidecektim onun için geldim. Şaka bir yana çok önemli bir etkinlik. İnsanların kitaplarla buluşması için, kitap kokusunu alabilmesi için, iyi bir alışkanlığın ilk adımı gibi. Beyoğlu Sahaf Festivali de bu anlamda beni çok heyecanlandırdı. İlk günden geleyim dedim. Sıcağa rağmen katılım da iyi. Biz yazar ve edebiyatçıların istediği de böyle etkinliklerin daha çok olması. İnsanlara güzel mekânlarda doğru şeyleri sunan bu tür festivaller akılda kalır. Belediyeler böyle şeylerle uğraşmalı bence. İstanbul'da birçok sahaf dostum var. Sahaflar insana bir şeyler katabilen iyi dostlardır.
