|

Acı Bosna'ya bir de bu açıdan bakmayı deneyin

Sinan Akyüz İncir Kuşları kitabının yazarı. Dört yıl önce turist olarak Bosna'ya gittiğinde, savaşın birebir tanığı Suada'nın hikâyesini öğreniyor. Hikâyeden çok etkilenen Akyüz, dört yıl sonra olayın kahramanları ile görüşmeyi başarıyor ve edindiği bilgilerle İncir Kuşları kitabını yazıyor. Savaş sırasında yaşanan hikâyeleri kaleme alan Akyüz, bize orada yaşanan acılardan bahsetti...

Büşra Sönmezışık
00:00 - 29/04/2012 Pazar
Güncelleme: 20:58 - 28/04/2012 Cumartesi
Yeni Şafak
Acı Bosna'ya bir de bu açıdan bakmayı deneyin
Acı Bosna'ya bir de bu açıdan bakmayı deneyin

Savaş, gidenlerin geri gelmediği, evleri, sokakları, insanları yetim ve öksüz bırakan acıydı Bosna'da. İşte Sinan Akyüz, Bosna'da yıllar önce yaşanmış bu dramı gerçek olaylar ışığında kaleme almış. Savaş hikâyelerini birebir dinlemek ise onu çok zorlamış. "İnsanlığımdan utandım" diyen Akyüz, "Bosna Savaşı sırasında yaşananlar hiç de romanlara konu olacak hikâyelerden oluşmuyor. Din adına yapılan zulümlerin aslında dinle alakası olmadığını gördüm. Müslüman Boşnaklar'a yapılan zulümlerin vebali sözüm ona demokrat geçinen Avrupa ülkelerinin boynunda asılı duruyor" diyor. Bosna Savaşı'nı erkeklerin başlattığına ancak bedelini kadınların ödediğine dikkat çeken yazar, İncir Kuşları kitabını bu nedenle kadınların gözünden ele almayı uygun görmüş. Akyüz: "Tecavüze uğrayan kadınlardı. Bir soykırım savaşında, bir ulusun soyunu değiştirmek için Sırplar Müslüman Boşnak kadınları bir araç olarak kullandı. Ne yazık ki tecavüz mağduru kadınların hikayeleri benim yüreğimi paramparça etti. Erkekliğimden utandım" diyor.

BOŞNAK KADINLAR ARTIK SUSMUYOR

Hikâyeleri dinlerken çok değiştiğini söyleyen Akyüz, Avrupa ülkelerinin gözünde küçüldüğünü ve demokrat olmadıklarını söylüyor ve ekliyor; "Avrupa ülkeleri Bosna Savaşı'nda kör değil, taraftı. Modern bir zamanda, Avrupa'nın göbeğinde bir soykırım yaşandı ve onlar kılını bile kıpırdatmadı. Müslüman bir Avrupalı ulusu, yine Hıristiyan Avrupalı bir ulusa kırdırdılar". Kitabın ana kahramanı Boşnak kadını Suada. Savaş onun hikayesiyle ve onun gözünden aktarılıyor. Kitap çıkar çıkmaz Suada'ya gönderilmiş ancak hala okuyamamış. Akyüz'ün söylediğine göre kolay kolay okuyacağa da benzemiyor. Çünkü bizim bile yüreğimizi dağlayan olaylar, onun gerçek hikâyesi. Suada'nın nasıl konuşmaya razı olduğuna gelince... Aslında bu zamana kadar tecavüz mağduru kadınlar yıllardır suskunluklarını korumuşlar. Susma gerekçeleri ise konuşmanın tehlikeli olduğunu düşünmeleriymiş. Ancak artık susmanın günah olduğunu düşünüyorlar. Artık tecavüz mağduru kadınlar çeşitli yollarla hak arayışı içine giriyorlarmış. Suada da bu düşüncenin bir sonucu konuşmayı kabul etmiş. Bunca zaman gerçeğin üstü örtülü kaldığını söyleyen Akyüz, İncir Kuşları kitabında anlatılanlarla bu ölü toprağını kadınların üzerinden attığını söylüyor. "Kadınları anlamak adına, onları özgürleştirdim. Artık hiç kimse o dönemde neler olup bittiğinden habersiz kalmayacak" diyor. Hikâyeleri dinlerken kendisini en çok şaşırtan şey ise kadınların sergiledikleri direnç olmuş. Savaş zamanında bile son derece bakımlılarmış. Savaşı bu yolla protesto etmişler.

BOSNA SAVAŞI KONUSUNDA CAHİLİZ

Bosna savaşında neler olup bittiğinin farkında olmadığımızı söyleyen Akyüz, savaşın Türkler'e yeterince anlatılmadığını bu nedenle cahil bırakıldığımızı söylüyor. Kitap hakkında pek çok mail aldığını ve "Meğerse biz o döneme dair hiçbir şey bilmiyormuşuz" dediklerini söylüyor. Boşnaklar'ın Türkler'e kırgın olduğunu belirten yazar, bunun nedenini ise şöyle açıklıyor: "Sırplar Boşnaklar'a 'Müslüman Türkler' diye işkence etmişlerdi. Çünkü 1. Kosova Savaşı'ndan dolayı Sırplar'ın Osmanlı'ya karşı güttüğü kin devam ediyor. Bosnalılar, ne zaman ki Osmanlı bizi bırakıp gitti, biz burada sahipsiz kaldık." diyor.

SAVAŞ HALİ BİTMEDİ

Akyüz, 'Yazdıklarınız susmuş tarihi değiştirebilir mi?' sorusuna ise şöyle cevap veriyor; "Umarım değiştirir ama benim pek fazla bir umudum yok doğrusu. Çünkü Avrupa ülkeleri insan hakları konusunda bizim gibi Müslüman ülkelerin ismini kara tahtaya büyük harflerle yazıyor. Kendilerinin isimlerini de küçük harflerle. Bu yüzden de göze batan hep biz oluyoruz. Ama Boşnaklar'ın son yıllarda ciddi girişimleri de yok değil". Savaşın bitmediğini silahların sustuğu ama diplomasinin konuştuğu bir savaşın yaşandığını söyleyen Akyüz, Bosna Savaşı'nı ikinci yarısı oynanmamış bir futbol maçına benzetiyor. Kitapta Aliya İzzetbegoviç hakkında da alışılagelmedik ifadeler söz konusu. "Aslında rahmetli Aliya İzzetbegoviç bir liderden çok, iyi bir âlim olarak onay görmüş bir insandı. Liderlik başka bir meziyet istiyor. Mesela yalancılık gibi… Sırp lider Slobodan Miloşeviç gibi şeytan bir insanın karşısında kuzu değil kurt olmak gerekiyordu. Ama Aliya İzzetbegoviç çok iyi niyetli bir liderdi."

BOSNA'DA HALK ÇOK FAKİR İŞSİZLİK HAD SAFHADA

"Bosna'nın şu andaki halini ABD ve Avrupa ülkeleri istedikleri gibi yeniden dizayn ettiler" diyen Akyüz, bunun gerekçesini Avrupa ülkeleri, Avrupa'nın göbeğinde bir Müslüman devlet istemedi şeklinde açıklıyor. "Bu yüzden de Bosna'nın yanına Hersek'i koydular. Hırvatlar'ın ve Sırplar'ın kendilerine ait bir devleti var. Ama Boşnaklar'ın kendilerine ait bir devletleri yok. Bosna toprakları üçe bölünmüş bir vaziyette. Halk çok fakir ve işsizlik hat safhada" diyor.

Savaşın etkileri ise çok ağır olmuş. Mesela, Boşnaklar'ı bu hayattan koparmış ve tembel insanlara dönüşmüş. Hiç kimse çalışmak istemiyormuş. Neden çalışmadıklarını sorulduğunda ise şu cevabı veriyorlar: "Savaşı gördük, daha ne olsun."


ÖLENLER Mİ ŞANSLI KALANLAR MI?

Sinan Akyüz, '20 yıl sonra savaşın halkın üstündeki psikolojik etkisi nasıldı?' sorusuna şöyle cevap veriyor: "Çok sağlıklı bir ruh hallerinin olduğuna inanmıyorum. Tecavüz mağduru kadınlar hala o günlerin etkisinden kurtulabilmiş değiller. Erkekler ise ölenlerin mi, yoksa bu hayatta kalanların mı şanslı olduklarını düşünüp duruyor". Boşnak halkı savaş olduktan sonra yirmi yıl boyunca konuşmak istememiş. Bunun sebebi hem acıları tekrar hatırlamak istemeyişleri hem de gelecekten kaygılı olmaları. Nedeni ise savaştıkları insanlarla aynı havayı soluyorlar ve aynı mekânı paylaşıyor olmaları. Çocukların yetişkinlerden daha şanslı olduğunu söyleyen Akyüz, yetişkinlerin geçmişlerini unutamadığını ve sürekli hatırladığını söylüyor.Yazdığı kitabı sinema filmi yapmak için hazırlıklara başlayan Sinan Akyüz, bunun için de senaryo eğitimi alıyormuş. Şimdi tek istediği İncir Kuşları için bir yapımcı bulmak.




12 yıl önce