|

Bihter modası bizi bozar

Televizyon kanallarının dizi yarışı, bizleri TV karşısında zaman öldürmeye alıştırırken farkında olmadan etkisi altına alıyor. Haftanın her akşamı, hemen her kanalda yayınlanan dizilerin de bir modası olduğunu farketmiş miydiniz?

Saadet Berrin Üstüner
00:00 - 23/05/2010 Pazar
Güncelleme: 23:24 - 22/05/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
Bihter modası bizi bozar
Bihter modası bizi bozar

Bir dönem Güneydoğu'da çekilen; hanımağa ya da mafya dizileri modayken, bu sezon daha çok İstanbul dizileri izliyoruz. Bir dönem dizilere yeni senaryolar yazılırken, bu sezon Türk Edebiyatı'nın önemli eserlerinin uyarlamaları moda oldu. İçlerinden bazıları daha çok izlenip model oluşturmaya başladı. Hele hele Halit Ziya'nın Aşk-ı Memnu'su her kesimden izleyici buldu. RTÜK'ten uyarı aldığı söylenen dizi güya örf-adetlerimize uymuyordu. Böyle olduğu halde, hepimiz sıkı takip ediyorduk. Dizideki holding sahibi ailelerin entrikaları, kadınların şık ve dekolte kıyafetleri ilgimizi çekerken, ev içinde yaşanan yasak ilişkinin uzun süre herkesten saklanabilme başarısı takdire şayandı doğrusu(!)

Bu dizilerin yetişkin olan bizlere zararı belki harcanan, boşa geçirilen zamanın ötesine geçemez; lakin çocuklarımız, gençlerimiz, dizideki şaşaalı hayatın etkisinde kalıp beklentilerini bu yönde oluşturmaya başladılar.

Özellikle son zamanlarda, okulların mezuniyet törenlerinin kostümleri dizi kahramanlarının, elbise modellerinden seçilmeye başlandı. Hanımlar, birbirlerine Firdevs Hanım'ın elbiselerini anlatırken kızlarımız Bihter elbisesi ister oldular. Bihter'in elbiselerini tarif edip giymek isteyen kızlarımız için internet başında dakikalarca zaman harcayıp model resmi bulmaya çalışıyoruz. Rahatsız olduğum bu durumu belli etmeden, kızlarımızı daha makul modellere yönlendirmeye çalışıyorsam da bunda başarılı olduğum söylenemez. O denli şartlanmış geliyorlar ki, model üzerinde teklif ettiğim en küçük bir değişikliği dahi kabul etmiyorlar. Zannetmeyin ki bu kızlarımız sosyete dergilerinin yıldızları. Bunlar bizim kızlarımız. Muhafazakar aile yapısının içinde yetişmiş çocuklar. Memlekette başörtülü kızların sayısı artıyor, irtica hortlayacak diye vaveyla kopartanlar korkmasınlar yakında onlardan hiçbir farkımız kalmayacak gibi.

Ayaklar baş, başlar ayak olduğunda kıyamet yakındır diye biliriz ya. İşte o zaman bu zaman galiba. Kızlarımızın istediği bu elbiselere anneler en ufak bir tepki veremiyorlar. Nasıl bu hale geldik akıl erdirebilmiş değilim. Anne başörtülü, elinden tutup getirdiği kızının istekleri ile çelişen bir görüntü. İllaki örtülü bir kıyafet olsun demiyorum ama daha üsturuplu olamaz mıyız?

Tesettürlü abiye veya tesettür abiyesi denen şeyi de anlayabilmiş değilim. Öyle rüküş kıyafetler görüyorum ki. Allı pullu boneler, başörtüler hiç de şık bir görüntü oluşturmuyor. Kuaförlerde kabartılan saçların üzerine bağlanmış, çeşitli şekiller verilip, başörtüsü olmaktan çıkmış örtünme modelleri insanları erite etmekten öteye geçemez. Bunun bir ortası olmalı. Kaliteli kumaşlarla hazırlanmış, küçük detaylarla abiyeleştirilmiş kıyafetler neyimize yetmiyor? Abartılı taşlar, işlemeler, boylar, modeller başörtülü bir kadının toplum içindeki kıyafeti olamaz. Sadelik ve yalın bir görüntü, soft renkler özel günlerimizde gerekli olan şıklığı yakalamamız için yeterlidir. Bunun yanında tesettürlü olmasalar da daha sakin ve yalın kıyafetler kullanan kızlarımız asil bir duruş sergiliyorlar. Muhafazakar ailelerin tercih ettiği okulların mezuniyet törenlerinde daha usturuplu abiyeler tercih edilirken, diğer bazı okullardaki öğrencilerimizin tercihlerinde dekolte zirve yapıyor. Çevrenin etkisi elbette olacaktır. Bunu en aza indirebilmek için kızlarımızı yetiştirirken azami dikkat içinde olmalıyız.

Bazı konularda büyük konuşmak tehlikeli olabilir. Bundan özellikle kaçınırım. Yabancı bir kolejden bu yıl mezun olan kızımın da mezuniyet töreni geçtiğimiz haftaydı. Tüm arkadaşlarının neredeyse straplez elbiselerle katılmayı tercih ettiği, bu gecede biz de kendimize uygun olan değerlerimize ters düşemeyen bir kostüm hazırlamaya çalıştık. Bir orta yol vardır diyorum. Ortamına uygun, gözleri tırmalamadan, abartmadan, soyunmadan ya da kumaş yığınlarına sarılmadan. . .


14 yıl önce