|

Bilmediğim bir dilde aşk yaşıyorum

Türkiye'nin ilk Kürtçe çekilen drama dizisi Siya Mem-u Zin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da reytinglerde birinci sıraya oynuyor. Oyuncularının Kürtçe sufle alarak oynadıkları dizinin başrol oyuncularından Yaprak Durmaz, "Bilmediğim bir dilde aşk yaşıyorum ama aşk aynı aşk" diyor.

Emeti Saruhan
00:00 - 21/10/2012 Pazar
Güncelleme: 23:38 - 20/10/2012 Cumartesi
Yeni Şafak
Bilmediğim bir dilde  aşk yaşıyorum
Bilmediğim bir dilde aşk yaşıyorum

Geçtiğimiz yıl tarihçi edebiyatçı ve mutasavvıf Ahmed-i Hani'nin Mem-ü Zin adlı eseri TRT 6 tarafından televizyon dizisi olarak uyarlanıp, Siya Mem-u Zin adıyla yayınlanmaya başlamıştı. Türkiye'de ilk defa Kürtçe çekilen drama olma özelliği taşıyan dizinin ilgi görüp görmeyeceği merak ediliyordu. Dizi yaklaşık bir buçuk yıldır yayınlanıyor. Geçtiğimiz hafta Malatya Arapgir'deki seti ziyaret ettiğimde haftanın reytingleri yeni belli olmuştu ve dizi Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da haftayı birincilikle bitirmişti. Dizi oyuncularına gelen geri dönüşümler de aynı şeyi söylüyor; Ağrı'da dizi saatinde sokaklar boşalıyor, oyuncular Diyarbakır'da yolda yürürken imza için durduruluyor, Diyarbakır'dan Elazığ'dan seti görmek için ziyaretçiler geliyor. Oyuncuların kaldığı oteli "basan" küçük ziyaretçiler ise imzalı fotoğraf almadan ya da oyuncularla fotoğraf çektirmeden gitmek istemiyorlar. Tabi TRT 6'nın sınır ötesinden de izlendiğini unutmamak lazım. Irak'ta dizinin başladığı saatlerde hayatın kitlendiği söyleniyor. Diziye ilgi fazla olduğundan Kürtçe bilmeyenler de izlemek istiyor ve dizi ekibine sık sık Türkçe alt yazı konması isteği geliyor.

OYUNCULAR TÜRKİYE MOZAİĞİ GİBİ

Ünlü düşünür Ahmed-i Hani halk arasında söylenen Mem-u Zin destanını Kurmanci lehçesiyle manzum bir şekilde yazarak ölümsüzleştirmişti. Şimdi TRT 6'da yayınlanan, "Mem-u Zin'in gölgesinde" anlamına gelen "Siya Mem-u Zin" dizisi bu destanı günümüze uyarlayarak ilah-i aşka giden yolların haritasını çiziyor. Destanın büyüklüğü ve günümüze uyarlanmış olması göz önünde bulundurarak diziye Mem-u Zin değil, Mem-u Zin'in Gölgesinde adı verilmiş. Dizide rol alan oyuncular Türkünden Kürdüne, Gürcüsünden, Arnavutuna, Lazından, Çerkezine uzanan bir Türkiye mozaiği çiziyor. Dolayısıyla Kürt olmayan ve Kürtçe bilmeyen oyuncuları, bilmedikleri bir dilde oynamak biraz zorluyor. Ders çalışır gibi Kürtçe çalışan, Kürtçe repliklerini ezberleyen oyuncular için bu bir yandan zor olsa da bir yandan da kendilerini geliştirmelerini sağlayan bir meydan okuma. Dizide Zin karakterini canlandıran Yaprak Durmaz, "Bilmediğim bir dilde bir aşk yaşıyorum ama aşk aynı aşk" diyor.

SMS ATSAK DA AŞKIMIZ SAF TEMİZ

Dizi günümüze uyarlandığı için arabalar, cep telefonları ve modern yaşam biçimi diziye yansıyor. Ancak temel unsurlar değiştirilmemiş. Mem-u Zin destanında Mem'le Zin ilahi aşka kavuşuyor. Dizide de destanda olduğu gibi Siti sadakati, Zin affetmeyi, Mem mertliği, Tacdin kardeşliği, Beko fesatlığı, Mir Ağa da feodaliteyi temsil ediyor. Oyuncular modern unsurlar devreye girse de, yani Mem Zin'e SMS mesajı atsa da aşkın değişmediğini söylüyorlar. Zaman zaman "Neden böyle giyiniyorsunuz? Neden cep telefonu kullanıyorsunuz?" gibi tepkiler alabildikleri anlatan, Siti Karakterini canlandıran Özlem Maden, "Hikaye o kadar büyük ki altında kalmamak için gölgesinde olmayı tercih ettik. O yüzden Siya Mem-u Zin denildi. Günümüz çekiliyor dizide. Şimdiki aşklara baktığımızda eskinin saf temiz aşkları yok ama bizim dizimizin diğer dizilerden farkı, aşkları eskilerdeki gibi hala saf ve temiz olarak yaşamamız. Mesajlarımız aşk dolu, bakışmalarımız, yan yana oturmalarımız günümüz aşklarıyla örtüşmüyor. Dizi günümüze çevrildi ama aşkın eski saflığı var. Ana temalardan da uzaklaşmadık. Nevruz hikayedeki gibi bugün de kutlanıyor. Yüzük değiştirme sahnesini günümüze taşıdık." diyor.

ÇALIŞA ÇALIŞA ALIŞIYORUZ

Dizinin başrol oyuncularından Yaprak Durmaz Zin karakterini canlandırıyor. Daha önce bir tiyatro oyununda da Zin karakterini canlandıran Durmaz, "Dili bilmiyorsun dolayısıyla nerede vurgu vereceğini bilmiyorsun. Önce Türkçe prova sonra Kürtçe prova alıyoruz. Sahne öncesinde Kürtçe bilen arkadaşlarımızla çalışıyoruz. Kürtçe sufle ile oynuyoruz. Kürtçe'nin dil yapısı farklı. Nerede ne söylüyoruz onu anlamaya çalışıyoruz. Çünkü 'sen' diye hitap ederken başka bir yere bakma gibi durumlar olabilir. O yüzden çalışa çalışa, alışa alışa yapıyoruz." diyor. Diziyi kabul ederken tek yaşadığı tereddütün Kürtçe oynarken duyguyu verebilir miyim olduğunu söyleyen Durmaz, "Sonuçta oyunculukta din, dil, ırk yok, aşkta da yok." diyor. Durmaz zaman zaman "Neden Kürtçe dizide Kürtçe bilmeyen bir oyuncu oynuyor" diye eleştirilerin de geldiğini ifade ediyor. Durmaz, eleştirmek yerine buna sevinmek gerektiğini düşünüyor ve "Bilmediğim dilde bir aşk yaşıyorum ama aşk aynı aşk." diyor.

KÜRTÇE'DEN TÜRKÇE'YE ÇEVRİLEN İLK ESER

Malatya'nın Arapgir İlçesinde çekilen Siya Mem-u Zin feodalitenin kıskacında bir aşkın hikâyesini anlatıyor. Hani'nin 1694 yılında tamamladığı eser, adını 1450'de Cizre'de yaşanmış aşk hikâyesinin erkek kahramanı olan Mem ve onun sevgilisi olan Zîn'in isimlerinden alıyor. Hani, eserinde dönemin sosyo kültürel, siyasi ve günlük yaşamına, gelenek ve göreneklerine dair motifler de barındırıyor. Ahmet Hani'nin ünlü eseri Mem-u Zin Kültür Bakanlığı'nın Kürtçe'den Türkçe'ye çevirtip yayınladığı ilk eser olma özelliğine de sahip.

İLK OLMAK HEM ZOR HEM GÜZEL

Dizinin yönetmeni Yusuf Güven de ilk defa Kürtçe bir dizi yönetiyor. Başka bir dilde bir şey çekmenin zorluklarını yaşadıklarını söyleyen Güven, bir yandan da ilk kez böyle bir projede yer almanın mutluluğunu yaşadığını da belirtiyor. Arapgir merkeze uzak olduğu için bir şey gerektiğinde İstanbul'dan getirilmesi gerektiğini anlatan Güven, diğer yandan doğanın çok güzel, insanların da çok iyi olması sebebiyle rahat çalıştıklarını ifade ediyor. Güven dizinin sınır ötesinde de çok izlendiğini söylüyor ve ekliyor: "Emek verdiğimiz projenin izleniyor olması bizi mutlu ediyor."

BİZ DE ARAPGİRLİ OLDUK

Yunus Yılmaz dizinin yapım koordinatörlüğünü yürütüyor. Önceleri Arapgir'in şehre 120 km olmasından dolayı gözlerinin korktuğunu anlatan Yılmaz, buradaki tarihi mekanları, doğayı görünce ve insanları tanıyınca diziyi en iyi burada çekebileceklerine ikna olduğunu söylüyor. Dizide kullanılan konağın, restore edilen Millet Han olduğunu anlatan Yılmaz, diziden sonra hanın otel olarak kullanılacağını söylüyor. Arapgir halkı ilk zamanlarda setten hiç ayrılmıyormuş, şimdi ise kamera gördüklerinde bakmadan geçiyorlarmış. Yılmaz, "Biz de Arapgirli olduk. Sezon arası verdiğimizde yolumuzu gözlüyorlar. Tek tek arayıp neredesiniz diye soranlar oldu. Akşam sokak sahneleri olduğunda çekirdeklerini alıp seyretmeye geliyorlar. Biz artık buradaki yaşamın bir parçasıyız. Çekim yaptığımızda kameraya bakmadan yanımızdan geçip gidiyorlar. Kameraya bakmamak gerektiğini öğrendiler." diyor.

Arapgir'e hareket geldi

Dizi efsanenin geçtiği Cizre'ye çok benzediği için Malatya Arapgir'de çekiliyor. Set Arapgir'e bir hareketlilik de getirmiş. Yardımcı oyuncular Arapgir halkından seçildiği için onlar için hem ekstra bir uğraş hem de ekstra bir maddi gelir doğmuş. Diğer yandan set çalışanları yemeklerini ilçenin lokantalarında yiyor. Tüm lokantalarda sırayla yemek yendiği için herkes mutlu.

NAPIYORSUN DİYENLER OLDU

Mir Ağa karakterine hayat veren usta oyuncu Cem Kurtoğlu ders çalışır gibi Kürtçe çalıştıklarını anlatıyor. Kurtoğlu, "En zorlayan şey dildeki vurgular oldu. Türkçe'de vurgu yaptığınız yerle Kürtçe'de vurgu yaptığınız yer başka. Sette kürt kökenli iki arkadaşımız var, onlar bizi çalıştırdı." diyor. Kurtoğlu projeyle ilgili iki uç noktada geri dönüşüm aldıklarını ifade ediyor: "Bir çok beğenenler, 'Çok iyi bir iş, yapılması gerekeni yapıyorsunuz' diyenler var. Bir de az olmakla birlikte 'Ya napıyorsun arkadaş' diyen de var. Yapılması gereken bir şey olduğuna inandığım için yapıyorum. İçinde bulunduğumuz konjonktürde yapılması gerektiğini düşündüğüm bir proje." diyor.

KÖTÜ ADAMIN TÜRKÜLERİ DİLLERDE

Dizinin kötü adamı Beko'yu canlandıran Süleyman Karadağlı daha önce Tek Türkiye ve Kurtlar Vadisi dizilerinde de kötü adam rolündeydi. Sonraki rolünün komedi olacağını anlatan Karadağlı, Beko'nun kötü adam olmasına rağmen sempatiyle seyredildiğini söylüyor; "Dizi Doğu'da ve Güneydoğu'da çok izleniyor. Oralarda çok tanıdığım var. Bana telefon açıyorlar. Dizide söylediğim türkü Güneydoğu'da dillerde dolaşıyor. Ağrı'dan görüştüğüm Hacı Mehmet Abi Pazartesi 20.15'ten sonra Ağrı'da sokakta zor insan görürsünüz diyor. Diyarbakır, Kuzey Irak kilitleniyormuş. Çünkü siyasi bir amaç olmadan bu aşk hikayesini etrafındaki yan hikayelerle veriyoruz." diyor. Karadağlı zaman zaman doğaçlama da yapıyor.


MEM VE ZİN'İN AŞKINA AT DA KARŞI

Mem karakterini canlandıran Bilal Akif Yörük'e göre de duygular dünyanın hiçbir dilinde farklı değil. Aşkın dili, dini, ırkı yok. Dizideki karakterinin doğru, yiğit, güçsüzün yanında, haksızlığa tahammül edemeyen, ailesine karşı çok saygılı okumuş biri olduğunu anlatan Yörük, karakter analizi için, çok araştırma yapmış. Yörük, seyircilerden genelde "Bakışlarını çok beğeniyoruz" yorumu aldığını ve en çok da Beko'yu öldürmesinin istendiğini söylüyor. Yörük'ü en çok zorlayan sahne ise Zin'i kurtardıktan sonra ikisinin at üzerinde gitme sahnesiymiş. İkisinin taşımamakta ısrarlı olan bir at set ekibini saatlerce uğraştırmış.

DİZİNİN DRAMASI AĞIR TAŞIMAK ÇOK ZOR

Dizide Siti karakterini canlandıran Özlem Maden, dizinin kendisine çok şey kattığını, her şeyden önce Kürtçe öğrendiğini anlatıyor. "Bilecikliyim. Doğulu arkadaşlarım vardı ama Kürtçe konuşmuyorlardı. Zorlanır mıyım diye çok düşündüm. Ölçüp tarttım sonunda Türkiye'deki bir ilkin içinde başrollerden birini oynamanın bir ayrıcalık olduğunu fark ettim. Kürtçe bilmememe rağmen beni tercih etmeleri onur verici. Karakterle bütünleşmek için elimden geleni yapıyorum. Tekliften sonra Mem-u Zin hakkında okumalar yaptım. Zin ve Mem'in aşkı dışında Tacdin ve Siti'nin aşkı da beni çok etkiledi. Tacdin ve Siti kavuşuyor ama Mem ve Zin kavuşamadığı için onlar da mutlu olamıyor. Dizinin draması çok ağır, taşıması zor." diyor.


12 yıl önce