|

Bir milleti kurtaracak gemi: Mavi Marmara

Tarih, masum insanları vahşice katleden İsrail'in Mavi Marmara'ya saldırarak kendi sonunu hazırladığını söylüyor. Çünkü tam 63 yıl önce, Filistin'de sömürgeci olan İngilizlerin sivil Musevileri taşıyan bir gemiye Hayfa'ya 25 mil kala saldırmaları ve 3 sivili öldürüp onlarcasını yaralamaları sayesinde mazlum durumuna düşen Museviler, kendi ülkelerini kurmayı başarmıştı. Şimdi aynı sularda saldırıya uğrayan Mavi Marmara bir milletin kurtuluşuna vesile olursa şaşırmayın...

00:00 - 6/06/2010 Pazar
Güncelleme: 22:24 - 5/06/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
Bir milleti kurtaracak gemi: Mavi Marmara
Bir milleti kurtaracak gemi: Mavi Marmara

Bundan tam 63 yıl önce, Haziran 1947'de rotası Filistin olan 'Exodus' isimli bir yolcu gemisi, Filistin'de sömürgesini sürdüren İngiliz deniz kuvvetlerince durdurulmuş ve silahlı müdahalede bulunulmuştu. Gemi, Nazi Almanya'sının soykırımından kurtulan ve İngiliz kontrolündeki Filistin'de hayata yeni bir başlangıç yapmak isteyen ancak resmi göç izinleri olmayan Musevilerle doluydu. Siyonist örgütlerin terör hareketleri, II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa'daki göçmen sığınma kamplarından Filistin'e yönelen büyük göç dalgası ve Siyonist harekete karşı Filistinli Arapların direnişi yüzünden İngiltere bu geminin durdurulmasına karar vermişti.


HAYFAYA 25 MİL KALA!

Böylece, Kraliyet Donanması Hayfa'ya 25 mil kala gemiye müdahalede bulunmuş ve İngiliz askerler göçmenleri gemiye yanaşan üç ayrı hapishane gemisine binmeye zorlarken üç göçmeni öldürmüş ve onlarcasını yaralamıştı. Daha sonra bu kişiler Almanya'daki göçmen kamplarına geri götürülmüştü. İngiliz donanmasının bu müdahalesi karşısında dünya ayağa kalmış bir Amerikan gazetesi 'Hitlerin Dönüşü' manşetini kullanmıştı. BM Özel Komisyonu da yapılanlar karşısında tepkisini dile getirmişti; Komisyon'un Yugoslav delegesi, Exodus'a yapılanların Yahudiler'in Filistin'e ulaşmalarına artık izin verilmesinin en önemli sebebi olduğunu söylemişti.


BİR MİLLET KUR(TAR)AN GEMİ

Bu olaydan sonra Exodus adı bir efsaneye dönüştü; Leon Uris 1958 yılında meşhur kitabını yazmış ve iki yıl sonra Paul Newman'ın başrol oynadığı film çekilmişti. Aslında, bu film ve kitap, Avrupa ve Amerika'nın tarihsel anti-Semitizmden duydukları suçluluğu bastırmalarında yardım ederken Filistin'deki siyonist harekete yakın bir duruş sergiliyordu. İsrail'in eski Dışişieri bakanlarından Abba Eban ise Exodus ile Filistin'de İngiliz hâkimiyetinin bitmesi arasında doğrudan bir bağlantı kurmuştu. Bakan Eban, 1996 yılında yapılan “Exodus 1947: Bir Millet Kuran Gemi” isimli belgeselde bu konuyla ilgili tespitlerini detaylı olarak paylaşmıştı.


“FİLİSTİNLİLER DİYETE BAŞLASIN!”

Bugün ise, aynı sular Filistin'e doğru yola çıkan başka bir geminin başına gelenlere tanıklık etti. İçinde 600 civarında uluslararası barış ve insan hakları gönüllüsüyle birlikte insani yardım malzemesi bulunan gemilerin rotasında Gazze vardı. Fakirlik ve baskının hüküm sürdüğü Gazze adeta mahkum edilmiş 1.5 milyon Filistinli'nin yurdu. 1967 yılından beri (Nazi'leri aratmayacak kadar) her türlü şiddete maruz kaldılar. Ancak son iki yılda yaşadıkları eşine rastlanılmamış ölçüde. 2007 yılından beri abluka altında olan ve geçen yıl üç hafta boyunca bombalanan Gazzeliler hayatlarını güçlükle sürdürüyor. 2006'da dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in danışmanlığını yapan Dov Weissglas, dalga geçer gibi Filistinliler'in 'diyete başlatılacağını' söylüyordu. Şu an günlük hayatın idamesi için gerekli olan çoğu malzemenin Gazze'ye girişi yasak. Örneğin çimento, kalem, kâğıt hatta oyuncak yasaklı ürünler arasında.İlaç ve gıda ise kontrol altında. Elbette bütün bu yapılanlara hem fikir olup suçu Hamas'a atabilirsiniz.Bu uygulamanın, uluslararası hukuka aykırı bile olsa İsrail'in güvenliği için gerekli olduğunu söyleyebilirsiniz. Ya da oyuncakları yasaklamakla terörle nasıl mücadele edileceğini sorabilirsiniz. Bombardımandan sonra Gazze'yi ziyaret eden Marry Robinson sözlerinde görüldüğü gibi şoka girebilirsiniz: 'Bütün bir medeniyet imha edilmişti. Abartmıyorum... Burada olanlara dünyanın sessiz kalması gerçekten inanılması imkânsızdır. Ya da İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'a inanabilirsiniz: “Gazze'de insani bir kriz yoktur. Hamas'ın İsrail vatandaşlarına karşı işlediği savaş suçlarına rağmen İsrail mümkün olan en insani yolla cevap vermeye devam etmektedir.”


AKDENİZ İSRAİL TOPRAĞI DEĞİL

Geçen hafta sonu İsrail dünyaya gerçek yüzünü bir kere daha gösterdi. Raporlara göre İsrail donanmasının dörtte biri insani yardım gemilerinin Gazze'ye ulaşmasını engellemek için çalıştı. Yıllar önce İngilizler'in yaptığı gibi, İsrail ordusu da gemileri durdurup yolcularını sınırdışı etmeden önce İsrail'deki hapishanelere göndermeyi planlıyordu. Yardım gemileriyle ilgili ilginç olan şu ki gemiler müdahale edilmeden yollarına devam etseler, hiçbir surette İsrail topraklarına girmiş olmayacaklardı.


İHH, İSRAİL'İN DONANMASINI İNSANLIĞA HİZMET ETTİRDİ

Exodus olayı zamanında, daha sonra İsrail'in Başbakanı olacak olan Golda Meir şunu ilan etmişti: “İngiltere için söylemeliyiz ki, bizi güçsüz zannetmeleri büyük bir aldanmadır. İngilizlerin güçlü donanmaya, silahlara ve uçaklara sahip İngiltere'ye bizlerin güçsüz olmadığını ve gücünü kendi yararına kullanabildiğini gösterelim.” Mavi Marmara'daki sivil insanlara saldıran İsrail, tüm savaş tertibatına rağmen gücünü kullanmayı beceremediğini gösterdi.



14 yıl önce