|

Cemaatte dejavu etkisi oluyor

İkiz imamlar Hayrettin ve Mehmet Hatipoğlu, Sultanahmet cami eski imamı Emrullah Hatipoğlu'nun yeğenleri. Hayrettin Hatipoğlu Beşiktaş'taki Yıldız Cami'nde, Mehmet Hatipoğlu ise Çemberlitaş'taki Hüseyin Ağa Cami'nde imamlık yapıyor. Farklı camilerde imamlık yapmalarına rağmen cemaatleri tarafından karıştırılan ikiz kardeşler ikiz olmanın en zor tarafının karıştırılmak olduğunu söylüyor.

Büşra Sönmezışık
00:00 - 27/07/2014 الأحد
Güncelleme: 21:22 - 26/07/2014 السبت
Yeni Şafak
Cemaatte dejavu etkisi oluyor
Cemaatte dejavu etkisi oluyor

İkiz imamlar Hayrettin Hatipoğlu ve Mehmet Hatipoğlu, Sultanahmet cami eski imamı Emrullah Hatipoğlu'nun yeğenleri. Eski Yıldız Hamidiye Camii imamı Abdullah Hatipoğlu'nun oğulları Hayrettin Hatipoğlu Beşiktaş'taki Yıldız Caminde Mehmet Hatipoğlu ise Çemberlitaş'taki Hüseyin Ağa Camiinde imamlık yapıyor. Birinin başladığı cümleyi diğeri tamamlıyor veya bazı sorulara aynı anda, aynı ifadeyle cevap veriyorlar. Biri diğerini anlatırken daima 'birader' diye bahsediyor. Onlarla ikiz olmayı, imamlık gibi sosyal bir mesleği nasıl yapabildikleri üzerine konuştuk.

İlk ana gidelim. Nasıl dünyaya geldiniz?

Hayrettin: İkimiz de 1969 Trabzon doğumluyuz. Trabzon'da bir hastanede dünyaya geldik. Aramızda yarım saatlik bir fark var. Fakat hangimizin büyük olduğunu bilmiyoruz. En azından bize söylenmedi.

Mehmet: Annem kalp hastasıydı. Doktorlar annemin bir daha doğum yapmaması gerektiğini söylemişler. O dönemlerde şu anda olduğu gibi kontroller yapılmıyor. Annem bize hamile kalmış. Kontrol için hastaneye gitmiş, hazırlık hiçbir şey yok. Hemen doğuma almış, biz dünyaya gelmişiz.

Tek yumurta mısınız?

Hayrettin: Tek yumurta mı yoksa çift yumurta ikizi olup olmadığımızı bilmiyoruz. Fakat belli bir yaşa kadar çok benziyorduk.

Mehmet: Arkamızdan annem bile tanıyamaz karıştırırdı. Seslerimizi çok karıştırırlar.

Kaç kardeşsiniz? Ailede başka ikiz var mı?

Hayrettin: Ablamdan sonra bizim arkamızda üç kardeşimiz daha var. Biraderin daha çok hayatı Trabzon'da dedemin yanında geçti. Benim çocukluğumda İstanbul'da geçti.

Neden sizi ayırmışlar?

Mehmet: Dedem ve babaannemle birlikte kalıyorduk. Onların elinde büyüdük. Babamın İstanbul'daki görevi nedeniyle beni dedemin yayına Hayrettin'i da babamın yanına İstanbul'a verdiler.

Mehmet: Ben dedemin yanındaydım ama üç dört ayda bir beni İstanbul'a getiriyordu. Bizim gönlümüzü de alırdı. Dedeler torunlarını çok sever o yüzden ben el üstünde tutuldum. Ne istersek yapıyorlardı.

ARAMIZDA HİÇ DARGINLIK OLMAZ
Çocukluğunuz nasıl geçti? Benzer mi yoksa farklı mı?

Mehmet: Hayatımızın büyük bir bölümü Kur'an kurslarında geçti. Göksu K.K.ve İsmailağa Kur'an kursu. Orada her anımız beraber geçiyordu. İkimiz de yedi yaşlarındayken hafız olduk.

Hayrettin: Büyüdükten sonra özellikle görev aşamasında bunu daha net hissettik. Bir sıkıntımız, üzüntümüz veya sevincimiz olsa aramızdaki sevgi artıp azalmaz. Birbirimize çok bağlıyız. Yıllar içinde ikizliğin avantajı olduğu kadar dezavantajı da oldu. Fakat aramızda kırgınlık veya dargınlık hiç olmadı.

Evli misiniz?

Mehmet: Evet. Önce Emrullah evlendi.

Hayrettin: Benim iki kızım biraderin bir oğlu var.

Kendinizde ilginç ve olağan dışı bir benzerlik görüyor musunuz? Mesela aynı şeyleri hissetmek gibi...

Hayrettin: Elbette ki benzerlik olduğu muhakkak. Buna da şahit olanlar var. Bacanağın oğlu ikimizi aynı anda gördüğünde annesine 'Anne eniştemden iki tane var' demiş. Halamın kızı küçüktü ikimizi aynı anda gördüğünde ağlamaya başlamıştı. Her halde gözlerinin iyi görmediğini ima etmişti. Aramızda olağanüstü bir şey olmadı. İkizliğe odaklanarak yaşamadık. Bir sıkıntı yaşadığımız zaman Mehmet kadar üzülürüm o da aynı şekilde. Aynı şeyi hissediyoruz.

Neden ikiniz de imam olmayı tercih ettiniz? Farklı alanlara yönelebilirdiniz…

Hayrettin: Aile arasında bu bizim için merak konusu hiçbir zaman olmadı. Okul hayatında ve işe başladıktan sonra değişti. Ben Yıldız Camiinde birader de burada göreve başladı. Bizim ailemizde imam olmak dışında başka bir şey düşünemezdik. Aile mesleği. İmamlığı ikimiz de çok seviyoruz. Marmara'da İktisat okudum ancak hiç görevimi bırakmadım. Biz imamlığı iş olarak görmüyoruz.

Kıskançlık ve rekabet duygusu yok
Bir olayda kim fedakârlık yapıyor?

Mehmet: Eğer bana bir şey teklif edilirse ben biraderi öne sürüyorum. Ya da o bana teklif eder.

Hayrettin: Hiçbir zaman kendi menfaatimiz için uğraşmadık. Beraber olduğumuz dönemlerde bir örnek giyiniyorduk. Ama hiç birbirimizi kıskanmadık. Sonraki yıllarda da olmadı. Genellikle kararlarımızı ortak veriyoruz. Hep birbirimize danışırız.

Birbirinizi tamamlıyor musunuz yoksa iki ayrı birey misiniz?

Hayrettin: Bir taraftan ayrı gibi görünüyor ama bir taraftan da birbirimizi tamamlıyoruz. Ama tabi artık evlendik farklı görevlerimiz var. O yüzden bağımsız hissediyoruz. Mehmet'i ben her gün ararım ama o beni her zaman aramaz.

Mehmet: (Gülüyor)

Eşleriniz birbiriyle anlaşıyor mu?

Hayrettin: Bir problem yok.

Peki benziyorlar mı?

Hayrettin: Yok benzemiyor. Ama ikisi de Karadenizli.

Mehmet: Zaten biz geç evlendik. Hayatımın büyük bir bölümü eğitim almakla geçti. Belki de kendimizi daha rahat hissettiğimizden olabilir. En iyi sırdaşım biraderdir.

Eşleriniz sizi karıştırır mı?

Hayrettin: Hayır. Farklı yerlerde olursak karıştırılıyoruz aynı yerde olduğumuzda benzetilmiyoruz.

Mehmet: Bazen öyle oluyor ki mesela geçenlerde biraderin okuldan bir arkadaşıyla tramvayda karşılaştık. Uzun bir süre yürüdük ve konuştuk. Halbuki tanımıyorum fakat hiçbir şekilde bozuntuya vermedim.

Benzemek sizi rahatsız ediyor mu?

Hayrettin: Hayır etmiyor. Ama biraderin camisine gelirken çok tedirgin oluyorum. Çünkü tanıdıkları ve cemaati var. Bizi genelde ismimizle değil soy ismimizle çağırırlardı. İdare ediyoruz.

Kimse bizi birbirimize düşüremez!
Alışkanlıklarınız da benzer mi. Mesela yemek sevginiz de aynı mıdır?

Hayrettin: Evet. Et yemeklerine karşı ikimiz de düşkünüz. Ancak ben çaysız bir hayat düşünemem. Mehmet ise asla çay içmez. Bir yere gidildiğinde onun nescafesi hazırdır. Ben de çay içmiyorum diyorum takan yok. Ama onunla özdeşleşti ve bunu da herkes biliyor artık.

Sizi birbirinize düşürmeye çalışanlar oluyor muydu?

Hayrettin: Şaka yollu ama biz hiç umursamıyoruz. Biz hiç kavga etmezdik. Hiçbir zaman birbirimizle rekabet içinde olmadık. Ön plana çıkmak gibi bir derdimiz yok. Kimse bizi birbirimize düşüremez!

Mehmet: Beraber hat yazdık musiki ile ilgilendik. Umre ve hac peş peşe nasip oldu.

Benzerliğinizi kullandığınız yerler oldu mu? Mesela birbirinizin yerine sınava girer miydiniz?

Mehmet: Sınavlarda birbirimizin yerine geçtiğimiz oldu. Her aşamada yardım ederdik.

Hayrettin: İllegal şeylerden mi bahsediyorsunuz? (gülüyor) İmam hatipte okurken felsefe grubu derslerinden otuz soru soruluyordu. Bursa'da imtihana girdik. Bir hoca vardı en az 27 soru bilirsek geçebiliyorduk. Okulda beş yüz kişi vardı kimse geçemiyordu. Sonra bir araya geldik ve konuları aramızda paylaştık. Bir arkadaşımınız daha vardı. Üç kişi hepimiz kitabı ezberledik. Otuz sorudan 27 doğru cevap yaptık. Beş yüz kişinin arasında 4 kişi sınavı geçebildik.

Bir aradayken güvende hissediyoruz
Tercih yaparken önce kendizi mi yoksa ikizinizi mi düşünüyorsunuz?

Mehmet: Bizim aramızda hiç rekabet olmadı. Aksine birbirimizi geçmemek için çok uğraştık. Aynı seviyede olmak için çaba sarf ettik.

Hayrettin: Kendimizi geri çekeriz öyle bir şey olduğunda.

İkizliğin en güzel yanı nedir?

Hayrettin: Kendimizi bir aradayken çok güvende hissediyoruz. Birbirimize her daim yardım ederiz. Farklı camilerde çalışmamıza rağmen. Bana ihtiyacı olduğunda ben onun yardımına benim ihtiyacım olduğunda da o bana koşar. Bu hep böyle oldu.

Mehmet kolaycıdır
Aranızda kıyaslama var mıydı?

Hayrettin: Kolaycılık vardı Mehmet'te. Ben hafızlık yaparken dedemin verdiği bir sayfayı dakikada ezberlerdim. Ama Mehmet yapmazdı. Ben ikincisini de ezberlerdim. Aslında Mehmet'te 15 dakika da rahat yapardı. Ancak beklenti içinde olunur sonra zorluk çekeriz diye düşünürdü.

Mehmet: Bu biraz dedemin yanında kalmamdan kaynaklanıyordu. (gülüyor)

İkizliğin handikapları neler sizce?

Hayrettin: Farklı camilerde imamlık yapıyoruz. Ben insanlarla olan diyaloğumda çok samimiyimdir. Birader camiye giderken benim cemaatle karşılaşıyor. Selam veriyor ama soğuk tabi. Arkadaşlarımdan biri birkaç gün beni aramadı. Meğer biraderle selamlaşmış. O da sadece merhaba demiş haliyle o yüzden kırıldığımı düşünmüş. Ben burada görev yaparken ilk başlarda çok karıştırılıyorduk.

Mehmet: Benim buradaki cemaatim bazen Yıldız camisinde namaz kılıyor. Orada kardeşimi ben sanıyorlar. 'Hocam sizi Yıldız camisinde gördük. Ne zaman ışınlandınız' diye soruyorlar.

Karakter olarak benzer misiniz?

Hayrettin: Aşağı yukarı aynı. Benim neye merakım varsa biraderin de ona merakı oldu.

Mehmet: Aramızda sırlar olurdu. Biz İsmail Ağa'da güreşirken kolumu kırdım. Bunu Hayrettin'den başka kimseye söylemedim. Birbirimizi korur, kollar ve en iyi sırdaş oluruz.

Birbirinizin avukatlığını yapar mısınız?

Hayrettin: Tabi ki.

Mehmet: Dışarıya derseniz zaten o çok ayrı. Birbirimizi çok iyi idare ederiz. Fakat birbirimize verdiğimiz öğütleri pek de tutmuyoruz.

٪d سنوات قبل
default-profile-img