Dünyayı anlamak için çocukların gözlerine bakın. Ne görüyorsunuz? İşte o gördükleriniz aynı zamanda bu dünyada neler yaşandığını da en güzel şekilde anlatıyor. Yırtık elbisesinin koluyla yüzünü kapatan mahzun yüzlü bir çocuktan daha iyi kim anlatabilir yoksulluğun öyküsünü? Savaşın çirkinliğini ve açtığı yaraları şu iki çift göz ne kadar saf dile getiriyor. Okuma yazma bilmemenin çaresizliğini şu yüzler bize usulca fısıldamıyor mu? Mutluluk ve sevinç atlıkarıncada yakalıyor çocuğu…Bu dünyada yaşanan her öykünün özeti gibi duran bu kareler, bize en çok kendimizi özetliyor galiba.. Çocuk bu işte; dünyadaki küçücük varlığıyla, savaşı da, barışı da sırtında taşır. Savaşın sebep olduğu yıkımlar, çocukların yüzlerindeki ışıltıyı alıp götürüverir. Başlarını göğe kaldırıp o huzursuzluğu görünce oyunlar, sevinç çığlıkları bir kenara itiliverir. Oysa ki barış, çocukların neşeli seslerini, sessizce akan evrene iletir. Neşelerini bölecek ne bir top ne de bir tüfek sesi vardır. Gelin şimdi o çocukların yüzlerine, en çok gözlerine bakalım. Ara Güler, Coşkun Aral, Ercan Arslan, Selahattin Sevi, Abdurrahman Antakyalı, Murat Sezgin, Oğuz Metehan Kurt, Halit Ömer Camcı, Mustafa Yılmaz, objektiflerini çocuklara çevirdi. Kimi savaşın tam orta yerindeydi, kimi de dünyadan habersiz bir oyunun ortasında. Kiminin de aşması gereken en büyük engeliydi bedeni.
Çocukların dünyasında ne yoksulluk var ne savaş ne de ölüm. Çocuk gülüşleri henüz bu dünyanın yabancısı. Büyüyecekler ve görecekler.
Çocukluk, savaşın parmaklıklarının arkasında kalmışsa, top, duman, silah, ölüm gördüğü tek şeyse ne söyleyeceği ne de yapabileceği bir şey kalır. Sadece acı çığlıkları ve her şeyi anlatmaya çalışan gözleri vardır.
Çocuklar, gökde salınan uçurtma gibi özgürlüğü en iyi yaşayanlardır. Savaşlar ve insanlar bu arayışı bilerek ya da bilmeyerek engellerler.
Upuzun ömrümüzde dönüp dolaşıp sığındığımız yer çocukluğumuza ait bahçelerden başkası değil.
Okula gidemeyen çocuklarımız 70 yıl sonra hala okuma yazma bilmiyor olacak. 70 yıl sonra böyle bir ülke olma ihtimali büyük bir trajedi.
Çocuklar, barışı, güveni ve huzuru korurken, biz büyükler onu bozanlarız.
“Bir insanı al; onu çöz, çöz; çocuk olsun.”
Yeryüzü merhametle dolu, çocuklar bunun en güzel delili.
Tek sahici yüzler onlarınkidir. Rol yok, endişe yok... En trajik ortamları bile oyun alanına çevirebilirler. Acının kol gezdiği coğrafyalarda umut ışığıdırlar.
güzel, tertemiz düşüncelerinizle, tertemiz renklerinizle…
Nisanlarım çok güzeldi benim. Dilerim o büyük dünyalarınız siz büyürken küçülmez, günleriniz hep bayram günleri gibi neşe içinde, umut dolu ve sevgiyle geçer…