|

Hac'da kadın olmak...

Tesettürlü veya mazbut giyinen hanımların “kıyafet problemi” olmadığı cehaleti ortadan kalktı Allah'a şükür. Hâlbuki bizim kıyafetle, güzel giyinmekle ve modayla ilişkimiz, sanılandan daha çok. Dışarıda ayrı bir duruş, kapalı mekanlarda farklı bir çizgi, özelimizde özgür bir estetik arayışı çok yönlü bir problem veya çok yönlü zevkli bir uğraş haline getiriyor

Saadet Berrin Üstüner
00:00 - 27/12/2009 Sunday
Güncelleme: 23:15 - 26/12/2009 Saturday
Yeni Şafak
Hac'da kadın olmak...
Hac'da kadın olmak...

Bundan sonra her hafta bu köşede “kadın ve giyim” hakkında sohbet edeceğiz sizlerle. İlk yazımda benim ve ailem için çok mutlu ve özel olan bir hadiseyi, heyecanını hala yaşıyorken paylaşmak istiyorum.

Bu yıl hac yapmak bana da nasip oldu. Anlatılmaz yaşanır denen en önemli sosyal olaylardan biriydi benim için. Yoğun çalışma tempomuzdan ötürü, gece yarısı valizimizi kapatıp sabaha karşı yola çıktık. Umre ziyaretimdeki gözlemlerime ve bayanların ihtiyaçlarına dayanarak hazırlamış olduğumuz hac ve umre koleksiyonumuzdan bir iki parçayı yanıma aldım. Buradaki iş temposundan yorulduğumdan, orada kendimi belli etmeden ibadetimi yapıp ruhumu dinlendirmek istiyordum.

KADIN HER YERDE KADIN

Ama nerede? Gel gör ki kurtuluş yok. Kadın her yerde kadın. Hacı adayı hanımlar da orada elbise mağduruydu. Her fırsatta yanıma gelip elbisenizi nereden aldınız? Biz bulamadık. Buradansa bize de gösterin de biz de alalım diyorlardı. Kıyafetlerimde tesettüre aykırı, şık olmak adına gereksiz ilaveler yoktu. Kiminin eşi, Saadet Hanım'ınki gibi kıyafetler neden almadın derken; kimisi de bulabildikleriyle idare etmeye çalışıyorlardı. Topuklarıma kadar uzun ama çok rahat sıradan tasarımlardı. Bizim için en ince teferruatları bile düşünen seyahat firmamız, hanımların bu ihtiyacını gözden kaçırmıştı galiba. Kadın her yerde kadın dedik ya herkesin bildiği o hac dostluğu ilerleyince Mekke'nin mağazalarında rahat kıyafetler aranmaya, alınmaya başlandı. Sizin anlayacağınız orada da işim peşimi bırakmadı. Kimi boyu nasıl diye soruyor, kimi modeli nasıl? Yanıma birkaç parça daha alıp gitmediğime pişman oldum. Orada arkadaşlarıma hediye edebilirdim.

HAC TAM BİR MAHŞER PROVASI

Basında, televizyonda çıkan VIP Hac haberleri beni son derece rahatsız ediyordu. Nihayetinde ibadetin ön planda olması gerekir düşüncesi, işin lükse kayıyor gibi görünmesi bana hoş gelmiyordu. Fakat ben böyle düşünürken Hac'ca Eman Tur ile gitmek nasip oldu. Şimdi herkese hac nasip olsun diye dua ederken, böyle bir turla nasip olsun diye de ilave ediyorum. Çünkü lüks gibi görünen her şey, daha fazla ibadeti daha fazla huzurla yapmanın inceliğiymiş meğer. Ben ki; hiçbir teferruat, eksiklik ya da fazlalık gözümden kaçmaz… En ufak bir olumsuzluk göremedim. Bize, 'siz huzurla ibadet edin gerisi bizim işimiz' mesajı verildi. Hac yolculuğumuzdan önce eğitim toplantısına katıldık. Bilal Bey adında bir hocaefendi konuşma yapıyor. Ehl-i sünnet kuralları tam gözetilmiş. Meğer Bilal Hoca Eman Tur'un patronlarından biriymiş. Ümmü'l Kura Üniversitesi mezunu bir din adamı. Seminerde konuşmacı, yolda tur rehberi, uçakta host, otelde ev sahibi, kutsal topraklarda hizmetkâr… Her türlü detay sorulara sabırla cevap veren konusunda otorite…


GECE KIYAFETLERİNİ YILDIRIM MAYRUK YAPSIN

Ben bir röportajımda, modacılar bıraksınlar başörtülü kadınları onlar gibi giyinen, onların ihtiyacını daha iyi bilen, bizler giydirelim demiştim. Ben nasıl Yıldırım Mayruk gibi gece kıyafetlerini, dekoltelerini şevkle yapamayacaksam, aynı şekilde Yıldırım Mayruk da benim kıyafetlerimde olması gereken ayrıntıları gözetemez. İşte; aynı şey hac yolculuğunda da karşımıza çıktı. İşin uzmanı tur şirketi bu işi sadece para kazanma adına yapmıyordu. İşin özünü biliyordu. Kazandığını paylaşıyordu. Görevlendirdiği hocaların tamamı üniversite mezunu, entelektüel donanımlı, inançlarında dik duruşlu, temiz giyimli, muhteşem gençlerdi. Onları gönülden tebrik ediyorum. Orada Türkiye'nin ileri gelen birçok bürokratı, iş adamı, iş kadını, genci, yaşlısı bir aradaydık. Bağdat Caddesi'nin entelektüel gençleri Mehmet, Heybet, Etiler'in yakışıklısı Engin, Erenköy'ün genç, efendi işadamı Kadir, Sakaryalı kuyumcu işadamı hiperaktif Sadık. İzmirli Arif, Aydın'dan zeytinyağı imalatçısı İbrahim bey. Bir çoğunun hanımefendi eşleri veya akrabaları. Soyadlarını yazsam birçoğunu tanırsınız belki.


HAC'DAKİ KISKANÇLIK BAŞKA…

Arafat'tan ayrılırken yorgun düşen bizler otobüse atlarken, onlar Arafat'tan Müzdelife'ye yaya olarak geldiler. Mina'da geczelemek sünnet diye otelden gizlice ayrılıp, geceyi Mina'da geçirdiler. Hac'da insanın insana üstünlüğü yok. Üstünlük yalnızca Allah katında. Bu yüzden kim daha çok tavaf yapabilmişse, insanlar onu kıskanıyor. Burada gördüğümüzde asla tahmin edemeyeceğimiz bu gençler orada tavaf yarışındaydılar. Haccın tam hakkını verdiler. Hepsi bilmem kaç üniversite bitirmiş, bilmem kaç dil bilen gençler, orada fakirleri doyurdular, güçsüzlere yardım ettiler. Bizleri güldürdüler. Hepsinden Allah razı olsun, hacları mebrur olsun.


EMAN TUR'A ÖZEL TEŞEKKÜR

Bizim için her şeyi düşünen şeytanla teşrik-i mesaimizi mümkün olduğunca kesen Eman Tur'a da binlerce teşekkürler. Dönüşte İstanbul'a indiğimizde, bir de ne görelim? Bilal Bey elinde bir torba içinde yüzlerce bozuk 1 TL ile dolaşıyor. Herkese dağıtıyor. Dağıtıyor ki, valizlerimizi koyacak araçları alabilelim. Orada da hizmetkâr olmuş. Neyi ne kadar hesaplayabildiklerini varın siz düşünün. Ticaret yapıp da para kazanılan ve misliyle dua alınan başka bir iş var mıdır? Bu Bilal Bey ve arkadaşlarına nasip olmuş. Bence çok da iyi olmuş. Sonuna kadar da hak ediyorlar. Her türlü çevreden ve her yapıdan bu kadar insanı memnun etmek ancak işini çok iyi yapan insanlara nasip olur. Onları gönülden tebrik ediyorum. Ve herkese Allah nasip etsin diyorum. Ve tekrar tekrar gidenlere kızıyoruz ya, ne olur kızmayın. Ben yine gitmek istiyorum…



14 years ago