|

İbadete çirkin sesle çağırırsan kimse gelmez

En güzel ezan okunan camilerinden biri olan Valide-i Cedit Camii'nin İmamı Kerim Öztürk, ezanı dinlemek için Üsküdar'a gelenler için, 'Ezan ibadete çağrıdır. İbadete kötü bir sesle çağırırsanız insanları yaklaştıramazsınız buraya' diyor.

Burcu Sağlam
00:00 - 21/07/2013 Pazar
Güncelleme: 15:48 - 20/07/2013 Cumartesi
Yeni Şafak
İbadete çirkin sesle çağırırsan kimse gelmez
İbadete çirkin sesle çağırırsan kimse gelmez

Üsküdar denilince akla güzel okunan ezanlar ve Ramazan ayında camilerinde kılınan Enderun usulü teravih namazları gelir. Öyle ki bu camilerde teravih kılmak için otobüslerle her yıl İstanbul dışından gelenler bile var. İlahi, salavât ve tekbirlerle süslenen ve beş ayrı makam icra edilerek kılınan bir Osmanlı geleneği olan Enderun teravih namazı normal namaz süresini 20-25 dakika uzatsa da cemaat bu coşkunun bitmesini hiç istemiyor. Aynı ilgi okunan ezanlara da gösteriliyor. Mesela dilden dile ünü yayılan Valide-i Cedit Camii'nden yükselen ezanı dinlemek için gelenlerle Üsküdar'da karşılaşmak mümkün. Gelenler arasında müzik öğrencileri, hocalar da var. Bu yıl Üsküdar Belediyesi'yle ortak bir proje başlatarak her salı Üsküdar'daki camilerde enderun usulü namaz kıldıran Mehmet Kemiksiz ve okuduğu ezanlar ve kıldırdığı Enderun namazlarla ünlü diğer hoca Kerim Öztürk'le buluştuk. Namaz ve ezanda musikiyi konuştuk.

Kerim Hocam, Enderun usulü teravih geleneği 2010 ile gündeme geldi, geniş kitleler bundan haberdar oldu. Ancak sizin bu geleneği Valide-i Cedit Camii'nde yıllar önce başlattığınızı biliyoruz. Bu nasıl oldu?

Enderun Teravihi 1700'lü yıllarda ortaya çıkmış bir saray geleneği. Daha ziyade saray müezzinleri tarafından icra edilmiş bir usuldür Enderun Teravihi ve Cumhur müezzinliği. Cumhuriyet döneminde selâtin camilerde yapıldığını biliyoruz. Sonra bir şekilde unutulmuş. Fakat biz bu hadiseyi bildiğimiz için, İlahiyat Fakültesi camiinde görev yaparken Mehmet Ali Sarı Hoca ile icra ediyorduk. Yeni Valide'de de devam ettirdik. Sonra Mehmet Kemiksiz kardeşimiz, Ahmet Şahin hocalar müezzin mahfilinden bize destek verdiler. Sonra 2010'a gelindiğinde bir proje halinde sunuldu. Tüm Türkiye'ye tanıtıldı ve bu geleneğin tekrar canlandırılması söz konusu oldu.

ELEŞTİREN DE VAR NAMAZ BİTMESİN DİYEN DE
Gelen tepkiler nasıl?

Bunu onaylayanlar da oldu, onaylamayanlar da. Olaya sadece bid'at noktasından bakanlar böyle şey olmaz dediler. İbadette terennüm, musiki olmaz dediler. Bana kalırsa, bu bir kültür kodumuz bizim. Mevlid gibi, ilahiler gibi. Gerekli yetenek, bilgi ve tilavet varsa cemaat için de iyi oluyor. 'Hocam namaz bitmesin istedik' diyenler oluyor.

Camiye sadece namaz için değil ezan dinlemek için de gelenler var. Bir anlamda ibadetin belli bir estetikle yapıldığı bir merkez burası. Musiki cemiyetlerde bu cami pek meşhur diye biliyoruz…

Ezan ibadete çağrıdır. İbadete kötü bir sesle çağırırsanız insanları yaklaştıramazsınız buraya. Evet, buradaki arkadaşlar gerçekten çok seçkin arkadaşlar. Diyanet İşleri Başkanlığı bu tür camilere özel önem vererek, sınavlarda bir takım hassasiyetler aranarak atama yapıyor. Tilavet dinlemeye gelenleri de, Üsküdar meydanında ezan dinlemeye gelenleri de biliyoruz. Üsküdar'ın bu anlamda bir geleneği var. Mihrimah Sultan Camii tadilatta şu an. Açıkken iki camiiden karşılıklı ezan okunurdu. Üsküdar cemaati tarafından da sevilmiş bu, diğer ilçelerden de gelip dinleyenleri biliyoruz. Evvelde de bu camilerden önemli hocalar geçmiş, Yusuf Gebzeli ve İlhan Tok gibi. Şu an Mihrimah Sultan Camii restorasyonda olduğu için sadece bizim camide okunuyor. Oranın restorasyonu bitip buranınki başladığı zaman yine iki-üç yıl kadar daha bu geleneğin kesilmesi söz konusu olabilir. Ama bizim gönlümüz arzu eder ki camiinin tamamı kapanmasın, burada küçük bir bölüm açılsın. Bu gelenek de devam etsin.

Bu Ramazan da Valide-i Cedid Camiinde her akşam Enderun usulü teravih kılınıyor mu?

Her akşam Enderun teravihi kılınıyor. Biz görevlendirilen arkadaşlarla beraber zaten belli akşamlar icra ediyoruz. Ama onların olmadığı da oluyor. Buranın görevlileri bu işi yaptığı için zaten yıllardır, 8-10 kişi olmasına gerek olmuyor, 2-3 kişiyle de yapabiliyoruz.

ÇİFT EZANLAR OKUNMAYA BAŞLAR
Enderun Teravihi'nin içinde pek çok makam ve ilahiler var. Bütün bunları yapabilmek için musiki bilmek şart mıdır?

Özel tertipler vardır teravih namazları için. Nasıl yapıldığını gördük, dinledik. Sonra biz de uygulamaya gayret ettik, hepsi bu. Yatsı ezanından önce temcitler ve salat-ü selamlar okunur. Sonra çift ezanlar okunur, namaza geçilir. Her şey müezzinler ve imam asında bir insicamla yürür. Birinin verdiği makamı diğeri almalı ve devam ettirmelidir. Bir tertipte her dört rekat sırasıyla rast, ısfahan, saba, hüseyni, eviç ve acemaşiran makamlarında kıldırılır, o makamlarda ilahiler ve salat-ü selamlar ile tamamlanır mesela. Ancak bütün bunlar zorlama ile olan şeyler değil. Duyduğu sesi devam ettirme yeteneği olan özel bir gayret sarfetmez. Makamı düşünmez, kendiliğinden oluverir. Bunu bilmeyen insanlarımız imam namazı unutuyor da makamı düşünüyor gibi algılayıp buna itiraz ediyorlar. Halbuki konsantrasyona bir etkisi yok.

OTOBÜSLERLE İSTANBUL'A NAMAZ KILMAYA GELİYORLAR
Mehmet Hocam, 2010 Kültür Başkenti ile beraber Enderun usulü teravih geleneğinin varlığından geniş kitlelerce haberdar olundu. Bu süreçte sizin ve Ahmet Şahin'in ismi çokça zikredildi. Süreç nasıl gelişti?

Enderun teravihi için 2010 milat gibi algılanıyor. Ama aslında sadece var olanın basın tarafından duyurularak halkın farkında olmasının sağlanması. Biz de daha önce on yıl Marmara ilahiyat fakültesi ve Üsküdar Yeni Valide Gülnûş Sultan Camiinde, Beylerbeyi, Çilehane ve Fenerbahçe camiinde ekibimizle Enderun usulü teravih kıldırdık. Musikişinas hafızlar bir araya gelince bunu yapıyorlar. Ama kimsenin haberi olmuyordu tabi. Basında enderun teravihi yeniden ortaya konmuş gibi bir tavırla bunu sundular. Hatta alınanlar olmuş. Öyle değil tabi. Yazdığımız kitapta da biz bu çalışmaların ve namaz kılınışın İstanbul'daki belirli yerlerde geleneksel olarak devam ettiğini, bizim de hatta bu işi yaptığımızı yazdık. 'Enderun Teravihi ve Cumhur Müezzinliği' adlı küçük risale hem bizim sitemizde var hem de kendi adıyla bir sitede yer alıyor. İnsanlar bunu ücretsiz olarak indirebilirler. Bu bir kaynaktır. 1831 yıllarından günümüze kadar İstanbul'da nerelerde yapıldığını dair hatıratlardan edindiğimiz bilgileri derledik.

5 TANE MAKAM BİLECEKSİN
Nasıl bir 2010 projesi haline geldi. Kimler aracı oldu?

2008 yılından itibaren 5 kişilik bir ekibimiz vardı zaten, ramazaniyeler geçilmeye başlanmıştı. Zaten bir iki ay içinde hazırlanacak bir çalışma değil bu. Sonra şimdi cumhurbaşkanlığı korosu müdürü olan Mehmet Güntekin, 2010 ajansının danışmanıydı. Teravihten önce ramazan ilahisi okunmasıyla ilgili bir proje verilmiş. Mehmet Güntekin projeyi veren arkadaşımızı benimle buluşturdu. Ben de enderun teravihini önerdim. 2009 senesinde biraz daha planlı ve projeli çalıştık, otuz tane seçkin hafızı bir araya getirdik. Çünkü düzgün ve aksatılmadan okunması ve iyi prova edip çalışılması gerekiyor takılmamak için. Burada her şey önceden planlanmışsa sizin makam düşünmenize gerek yok. Hatta iddiam şu ki; makam bilmeden, usûl bilmeden 20 rekâtı sayma telaşında olan imamdan daha az düşünüyordur. Çünkü beş tane makam bileceksiniz bunların her birinin geçiş yerleri belli, başka bir şey düşünmenize gerek yok.

2010 Ajansı projesi olmasının başka ne gibi katkıları oldu?

Biz proje derken Enderun teravihinin projesini yapmadık, organizasyon projesini yaptık. Ulaşımı, yemeği ve diğer giderleri… Oraya ibadet talim ettirmek için gönderdiğimiz arkadaşımızı hiçbir şekilde mağdur etmeden ve onun ibadetine negatif bir şey aksettirmeden yapmaya gayret ettik. Bizim yaptığımız çalışma aslında bunun için başarılı. Ramazandan önce tek tek gidip büyük camilerin en yakınındaki iftar edilebilecek mekânı tespit ettiler. Ulaşımın nasıl olacağı önceden konuşuldu, organize edildi. Giyecekleri kıyafetlere kadar düşünüldü. Onun için böyle bir proje oldu. En büyük özelliği halkın her katmanının katılımının olması. 29 camide 122 bin kişi iştirak etmiş. İstanbul'un her tarafından insanlar geliyor. Adana ve Urfa gibi yerlerden otobüslerle namaz kılmaya geldiler.

DİYANET BU GÖREVİ ÜSTLENMELİ
Bu yıl da etkinlik devam ediyor ancak Üsküdar'da ve daha az sayıda program tertip edilmiş…

Ben 2010 da bu projeyi farklı televizyonlarda konuştum ve anlattım. Israrla vurguladığım bir şey var. Bunu özel sektör de üstlenebilir ama bu asıl Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevi. Çünkü Türkiye'deki ibadet hayatının sorumlusu o. İkincisi ise İstanbul Müftülüğü. Sonraki iki yıl bizim otuz beş kişilik ekibimiz içinden İstanbul Müftülüğü'nün organizasyonuyla muhtelif ilçelerde çalışma yapıldı. Görevlendirildiler, yalnız unutulan bir şey vardı. İmam zaten bir camide görevli ve siz onu alıp uzaktaki bir camiye gönderiyorsunuz ancak ne ulaşımı ne de iftarıyla ilgileniyorsunuz. Böyle yürümedi ve aksaklıklar oldu. Oradaki sinerji güçlü çıkmadı. Ve sona erdi. Bu yapı kurumsal hale gelmezse kalıcı olmaz. Biz bunu bu sene Üsküdar Belediyesi ile beraber yaptık. Her Salı günü Üsküdar'ın belirli camilerinde bunu yapmaya devam ediyoruz.

Enderun teravihi bir takım yerlerde icra ediliyordu. Osmanlıdan günümüze cami musikisine dair geleneklerin azalmasının sebebi nedir sizce?

Anadolu topraklarında Enderun teravihi dâhil olmak üzere pek çok ramazan âdeti var. Bunların yavaş yavaş çekilmesi aslında bir metot ile olmuş. Önce 'dindar kimse musiki ve müzikle uğraşamaz'. Bugün 70 yaşlarında güçlü musiki sanatçılarımız yok. Hiç tiyatro sanatçımız ve orta oyuncumuz yok. Günah diye ayırarak Müslümanlar kapalı bir daire içinde bırakılmış. Diğer taraftakiler de kendilerine kocaman bir alan açmışlar. Bir süre sonra da o insanların yaptığı belden aşağı şakalarla eğlenceyi onlarda görmüş. Eski ramazanlar diyoruz. Hani nerede maniler? Bunun gibi pek çok şey var.

11 yıl önce