|

'İdris Küçükömer haklı mıydı?'

Seçimlere doğru yaşanan gelişmeler seçmenin kafasını karıştırıyor. Solculuğuyla tanınlar sağa, sağın sembol isimleri sola kayıyor. Bu ideolojik karmaşa İdris Küçükömer'in ünlü “sol sağdır, sağ da sol“ tezini hatırlatıyor.

Ertan Altan
00:00 - 3/06/2007 Pazar
Güncelleme: 21:47 - 2/06/2007 Cumartesi
Yeni Şafak
'İdris Küçükömer haklı mıydı?'
'İdris Küçükömer haklı mıydı?'

Son günlerde kamuoyunun gündeminde “sağ” ve “sol” partilerin diğer kutuptan yaptıkları aday transferleri var. AK Parti “solcu” kutuptan Ertuğrul Günay'ı, CHP de sağdan İlhan Kesici'yi saflarına kattı. Üç büyük şehirde yapılan “Cumhuriyet” mitinglerinde de “sağ” ve “sol” partilerin hükümete karşı birleşmesi için çağrılar yapılmıştı. Bu gelişmeleri izleyen seçmenin kafası iyice karıştı: Sağ partiler neden sağ, sol partiler neden sol.

Türkiye siyasetinde yaşanan bu ideolojik karmaşa, 60'lı yıllarda aykırı fikirleriyle tanınan bir iktisatçıyı yeniden gündeme getirdi. Geçtiğimiz Cuma günü 82. doğumgünü olan İdris Küçükömer, fikirleriyle yeniden gündeme geldi. Hangi gazeteyi açsak, Küçükömer'in geçmişte aykırı bulunan görüşlerinin bugünkü gelişmelere denk düştüğünü anlatan bir makaleyle karşılaşıyoruz. Ahmet Hakan, Murat Belge ve Emre Aköz, Ertuğrul Günay'ın AK Parti'den aday olmasını Küçükömer'in “1969 yılında yayınladığı “Düzenin Yabancılaşması” adlı kitabında yazdıklarıyla açıklarken, Özdemir İnce, Yalçın Küçük gibi Küçükömer'e tabiatıyla katılmayacak olanlar, “Düzenin Yabancılaşması” adlı eserde yazılanları, Hoca'nın içine düştüğü “bunalımla” açıklıyor.


Kim solcu kim sağcı

Peki İdris Küçükömer bu kitapta ne demişti? Konunun geniş bir arka planı olsa da söylenen oldukça net: Türkiye'de sol diye bilinenler sağdır, sağ bilinenler ise sol. Çünkü İttihat ve Terakki'den CHP'ye uzanan gelenek, asker-sivil bürokratik oligarşiyi temsil eder. Buna karşı Serbest Fırka'dan Demokrat Parti'ye uzanan çizgi ise, yoksul halkın içinde örgütlenmiş, gücünü halktan almıştır.

Bu görüş o yıllar için oldukça şaşırtıcıydı. Ortaya bu denli şaşırtıcı görüşler atmanın bedeli de Küçükömer'e elbette ödetildi. Türkiye'nin aydın eliti onu bir sessizlik duvarının içine hapsederken, CHP döneminde ders verdiği İstanbul Üniversitesi'ndeki profesörlük ünvanı da senato tarafından yıllarca onaylanmadı. 12 Eylül'de ise askerler üniversiteden tamamen attı.

İdris Küçükömer'i yıllar sonra akıllara getiren yalnızca Ertuğrul Günay'ın AK Parti'den milletvekili adayı olması mı? Yoksa hükümete karşı solculuk ve çağdaşlık adı altında kampanya başlatanların totaliter özlemlerini iyiden iyiye açığa vurması mı?

Bu soruları Küçükömer'in yakın dostu ve öğrencisi olan Yücel Yaman'a sorduk. Yaman, Küçükömer'in vefatından sonra en çok tartışılan kitaplarının editörlüğünü de üstlenmişti.


“İslamcı kesim” halkın kendisi

60'lı yıllarla bugünü kıyaslayan Yücel Yaman'a göre, Türkiye'deki iktidar bloğunda fazla bir değişiklik olmadı. Bugün yaşadıklarımız, kökleri eskiye dayanan bir iktidar geleneğinden süzülerek geliyor. Yaman'ın deyişiyle “Devlet de benim, toplum da benim geleneği.” Küçükömer, CHP'nin tam da bu geleneğin taşıyıcısı olduğu için sol olmadığını söylüyordu. Kendisini asli unsur olarak gören bir iradenin kendi dışında kalanları “diğerleri” olarak tanımladığını söyleyen Yaman, “Bugün için diğerleri, 'İslamcı kesim' olarak tanımlanıyor. Oysa böyle bir kesim yok. Onlar halk ve hep böyle yaşıyorlardı. Eskiden 'gitmesek de görmesek de bizim köyümüzdür' anlayışı vardı. Biz hiç gitmedik ama onlar geldi. Şimdi şehirlere gelenler değişmek istiyoruz diye bağırıyorlar ancak yönetenlerin kulakları tıkalı” diyor.

Yaman'a göre, toplumdaki değişim isteğine kulaklarını tıkayanlar Osmanlı'da paşalardı. Bugün ise aynı görevi bürokrasi devraldı. Bürokrasinin insana yabancı bir formasyona sahip olduğunu söyleyen Yaman, “Halka, 'ben ne kadar istersem o kadar eğitileceksin, ben ne kadar verirsem o kadar sağlık hizmeti alacaksın, ben ne kadar istersem o kadar şehirlileşeceksin' diyorlar. Bu anlayışın sahipleri sol olabilir mi?” diye soruyor. Tıpkı hocası gibi.


Günay asıl şimdi sola geçti

Ertuğrul Günay'ın AK Parti'ye katılması birçok kesim tarafından “solculuktan taviz vermek” olarak yorumlandı. Yaman'a göre ise, Günay asıl 1973 yılında Türkiye İşçi Partisi'nden CHP'ye geçtiğinde soldan taviz vermişti. Yaman, “Günay, AK Parti'ye katılarak 1973'teki halkçı çizgisine geri dönmüş oldu” diyor.

Ertuğrul Günay da siyaset hayatı boyunca Küçükömer'den etkilendiğini gizlememişti. İronik bir biçimde yeni katıldığı partisinde de kendisiyle aynı görüşleri paylaşan siyasetçiler var. En başta da Recep Tayyip Erdoğan. Bu konuda bir anekdot anlatan Yaman, Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde ilk iş olarak belediyeye Küçükömer'in kendileri tarafından yayınlanan kitaplarından yedi takım satın aldığını söyledi. Diğer yandan Abdullah Gül'ün Küçükömer hayranlığı da biliniyor.


Türk aydını Küçükömer'i anlayamaz

Türk aydınının yapısı gereği Küçükömer'i anlayamayacağını savunan Yaman buna gerekçe olarak, Türkiye'de aydınların, toplumdaki maddi olguların bir sonucu olarak ortaya çıkmamasını gösteriyor. Yaman'a göre Türk aydını, görüşlerini Montesqieu ya da Voltaire gibi toplumsal gelişmeye paralel bir biçimde oluşturmak yerine iktidara bağımlı oldu. Hatta bu yüzden “Kapıkulu aydını” olarak tanımlandı. Yaman, Küçükömer'in farkını ise, tarihe bir birey olarak bakabilmesiyle açıklıyor.


17 yıl önce