|

Kapıcısına resim yaptırıp soyut diye yutturan ressam

Şükran Çiftçi
00:00 - 3/01/2010 Pazar
Güncelleme: 22:23 - 2/01/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
Kapıcısına resim yaptırıp soyut diye yutturan ress
Kapıcısına resim yaptırıp soyut diye yutturan ress

Beyoğlu'nun eşsiz atmosferini, Sultanahmet'in mistik aşkının elçisi güvercinleri, Ortaköy'ün muazzam manzarasında muhayyilesiyle baş başa kalan insanların zevkini yansıtan bir fırça dolaşıyor İstanbul'da… Bu fırça, İstanbul'un en gerçek hallerini Faruk Cimok'un elleriyle işliyor. 'İstanbul resimleri' isimli sergisiyle 23. kez sanatseverlerin karşısına çıkan sanatçı, eserlerinde İstanbul'u resmederken aynı zamanda yaşadığı âna, mekâna, çağa da tanıklık ediyor. Cimok'la, Nişantaşı Antik Sanat'ta 2-23 Ocak tarihleri arasında açık kalacak sergisi vesilesiyle buluştuk. Sanatçının görüşlerine yer vermeden önce tarzına ilişkin bir şeyler söylemek gerekiyor.

“SOYUT RESMİN PSİKOLOJİSİ BOZUK”

Cimok'un sergisinde yer alan resimler, şehrin çeşitli semtlerindeki ekonomik, sosyal ve kültürel hareketliliği bütün açıklığıyla gözler önüne seriyor. Tüm eserlerinde gerçekliği esas alan Cimok'un kompozisyonlarındaki vazgeçilmez unsur ise insan. Resmettiği tarihi eser ve yapıtlarını yaşamdan soyutlayarak yorumlamanın imkanı bulunmadığına inanan sanatçı, mekân ve insanı bu anlamda daima bir arada kullanıyor. Ona göre aksi bir durumda, hayatın içinde yaşayan resimler ortaya çıkartılamaz. İnsana ve mekâna gerçekçilik çerçevesinde bu derece önem veren Cimok, kendisinin klasik resmi seçtiğini; ama diğer tarzları da yok saymadığını söylüyor. Cimok, 'Resmi soyut, klasik diye ayırt etmiyorum. Mesela Sabri Berkel soyut bir ressam; ama Sabri Berkel'in resimdeki asaleti bambaşka. Berkel, Süleymaniye'yi inceleye inceleye öyle bir soyut hale getirmiştir ki, o soyut resimde buram buram bu ülkenin ve gerçeğin kokusu var.” diyor. 'Ama günümüzde böyle mi?' diye soran ve cevabını da yine kendisi veren Cimok, şöyle devam ediyor: “Soyut resim yapıyorum diye ne olduğu belirsiz resim yapanlar var. Zihni yorgun, bulanık kişiliğe sahip kişiler, tuvaline kendi iç dünyalarındaki karanlık doğru ve yanlış hesaplarını koyuyor. Bizden de onu çözmemizi istiyorlar. Ben o insanı çözmek durumunda değilim. Onu psikolog, doktor çözer, ben niye onunla uğraşayım.”Berkel ile ilgili bir anısını da anlatan Cimok, şunları söylüyor: “Ben şahidim, Berkel, iki metre büyüklükteki soyut resmine imzasını atarken sarı mı, kırmızı mı, mavi mi olsun, karar veremiyorum, resmin dengesini bozuyor diye dört defa sildi. Bu sanatçı klasiğin de en baba resimlerini yapmış kişisidir.” Berkel dışında Ferruh Başağa ve Nurullah Berk'i de beğendiğini belirten sanatçı, Avrupa'dan ise Lautrec'i baştacı ettiğini söylüyor. Cimok, günümüzdeki kimi ressamların klasik eser veremeden soyut eser çalışmasını ise anlamsız buluyor ve bazı ünlü ressamları da eleştiriyor: 'Değişmeyen bir gerçek var önce klasik, sonra soyut resim gelir; ama biz de böyle mi? Nuri İyem'e bakın ilk dönemi soyut sonra klasik, Tollu kuşağı da öyle.. Dünyada yok böyle bir örnek. Gerçek sanat böyle yapılamaz.” Gençlerin kendi toplumlarından uzaklaşmalarının çok acı olduğunu söyleyen Cimok, sözlerine şöyle devam ediyor: “Kendi kültürünüz varken, bu soyut resimleri neden asıyorsunuz? Batılı size gülüyor. Müzelerde, klasik salonda saatlerini geçiren bir Avrupalı turistin ya da sanatseverin modern salona girişiyle çıkışı bir oluyor. Çünkü onlar, bize ait eserler bekliyor. Bizim bu kadar değerimiz varken niçin değersiz olanla uğraşıyoruz?” Kendi kültürümüzden kopup değerlerimizi unuttuğumuzu belirten Cimok, özentiye dayalı mantığı büyük sermayelerin de pohpohladığını anlatıyor. Sanata önemli katkıları olan Sabancı Müzesi'ni hem takdir eden hem de eleştiren Cimok, şöyle diyor: Sabancı'nın getirttiği Picasso, Türkiye için bir dönüm noktasıdır; ama bu aynı zamanda da bir rezalettir. Anadolu'daki öğrencileri kış kıyamette okuldan alıp buralara getirdiler ve yeni yetişen ufacık çocukların dünyasını bozdular. Bugün bir resim yarışmasına girdiğinizde korkunç manzaralar görüyoruz. Karından çıkan eller, kafadan çıkan bacaklarla karşılaşıyoruz. Kendi müzesini, sarayını, camiini, önemli kültür varlıklarını görmeden, bilmeden bu çocukları buralara soktuğunuz vakit, onlarda beyin şokuna neden olursunuz ve bunun da kalıntısı çok acı olur.”

'TRAFİK LEVHASINA SANAT ÖDÜLÜ VERDİLER'

Faruk Cimok, sanat camiasında hala anlamlandıramadığı kişilerle ilgili ise bir anısını da paylaşıyor. 'İsmail Tunalı'nın Estetik kitabını sekiz kez okudum, sonunda anladım ama bir yarışma sayesinde! Beşiktaş'ta bir trafik levhası buldum, fotoğrafını çekip bir yarışmaya verdim, altına da bilinmeyen bir isim yazdım. Bu fotoğraf, 500 eser arasında ilk elliye girdi, yani 450 kişiyi eledi. Jürinin başkanı da İsmail Tunalı'ydı. ben haklıyım, bir daha da okumak istemiyorum sen bu kadar estetiği anlatmışsın trafik levhasına da da estetik şaheseri diye 10 üzerinden on veriyorsan ne mutlu bize ki her tarafta trafik levhası var, sanat eseri ile dolu bir ülkedeyiz.”

“VAY BE, AVRUPALI İŞİ BİLİYOR ABİ!”

M.S.G.S.Ü. Resim Teknolojisi Bölümü'nde Öğretim Görevlisi olan Cimok, Merkez Bankası, Doğuş Grubu gibi bir çok kurumda eksper ve sanat danışmanı olarak da görev yaptı. Bir bilirkişi konumunda olan Cimok, en çok sanat dünyasındaki iki yüzlülük ve özentiden yakınıyor. Bu özentiyi ortaya çıkarma adına ilginç aktivitelere imza atan Cimok'un bir 'eylem'ini söyleşimize eşlik eden Antik Sanat'ın sahibi Mehmet Çebi'den aktarıyoruz. Çebi'ye göre Faruk Bey'in en trajikomik etkinliklerinden birisi apartman görevlisine yaptırdığı resim. Tuvali sarıya boyayan Cimok, bir kutu yağlı boya ve fırçayı görevlinin eline verip istediği gibi boyamasını istemiş. Çebi, “Faruk Bey, bu eseri sanat çevresinden önemli(!) isimlerine verdiği davette Avrupalı bir sanatçıya ait olarak takdim etti. Ortaya çıkan yorumlar ise gerçekten acınasıydı: “Avrupalı işi biliyor” “İşte sanat bu abi, var mı biz de renkleri böyle kullanan” “Vay be, bu esere servetler değer.” Cimok, kenarı altın varakla çevrili o eseri satın almak isteyenlerin bile olduğunu üzülerek anlatıyor.


Şiir tadında sergi

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Teknolojisi Bölümü'nde 20 yıldır Öğretim Görevlisi olarak çalışan Cimok, kompozisyonlarında olabildiğince doğal algılamalara ve gerçek görüntülere yer veriyor. Cimok'un daha önceki çalışmalarında modern kent yaşamına ve onun getirdiği yabancılaşmaya karşı belirlediği 'hicivsel tavır' burada yerini daha çok anlatımcılığa ve belli oranda objektif bakış açısına bırakıyor.


Faruk Cimok


Merkez Bankası başta olmak üzere bir çok önemli kuruma sanat danışmanlığı yapan Faruk Cimok, 23. sergisisiyle Nişantaşı Antik Sanat'ta sanatseverlerin karşısına çıktı. Mimar Sinan'da 20 yıldır Resim Teknolojisi eğitimi veren Cimok, zaman zaman yaptığı 'trajikomik' şakalarıyla da sanat dünyasındaki 'çok bilmişliği' açık ediyor. Klasik resim yapmadan soyuta geçenlere 'takan' Cimok'un kapıcısının eline yağlı boya fırçası verip, ortaya çıkan tabloyu 'usta'lara, Avrupalı sanatçının eseri diye yutturmuşluğu, trafik levhasıyla yarışmaya katılıp dereceye girmişliği var.

14 yıl önce