|

Kazandığımın hesabını verememekten korkarım

Türkiye'nin en zengin patronlarından biri olan Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu paranın değiştiremediği nadir işadamlarından biri. Nereden geldiğinin ve nereye gideceğinin bilincinde olduğunu söyleyen Konukoğlu: "Süpürgecilik yaptığım holdingin şuan en başındayım. Yokluktan geldim, onun ne demek olduğunu bilirim. Ama çok çalıştım ve çok kazandım. Bazen Allah'a kazandığımın hesabını veremeyeceğim diye korkuyorum.'" diyor.

Merve Sena Kılıç
00:00 - 29/04/2012 Pazar
Güncelleme: 21:27 - 28/04/2012 Cumartesi
Yeni Şafak
Kazandığımın hesabını verememekten korkarım
Kazandığımın hesabını verememekten korkarım
Açıkçası Abdülkadir Konukoğlu ile kariyer söyleşisi yapma fikri aklıma düştüğünde biraz tedirginlik yaşadım. Çünkü çevrede kendisinin sinirli, biraz agresif ve iş hayatının çok yoğunluğundan dolayı söyleşilere vakit ayıramadığını duymuştum. Fakat bu duyduklarım söylentiden ibaret kaldı desem yalan olmaz. Söyleşi için randevulaşmamızla Antep'e varışım bir oldu. Sanko Holding'e girdiğimde ise Antep'e mahsus olan o misafirperverliği giriş kapısında hissetmeye başladım. Abdülkadir Bey'in de anlatılanlardan çok daha neşeli, insanı güldürmesini bilen ve açık sözlü hali ezber bozuyordu. Hal böyle olunca iki saat boyunca hayat tecrübelerinden tutun da pişmanlıklarına kadar keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Aile şirketleri genelde ikinci neslin elinde heba oluyor. Sizde şuan beşinci nesil çalışıyor. Nasıl başardınız bunu?

Büyük sorumluluklar alıyoruz. Bana göre başarının anahtarı saygı, sevgi, dürüstlük. Hatta 'İşin hilesi dürüstlüktür' diyorum. Eğer siz bütün kardeşler arasında organizasyonu kurar, iyi bir orkestra şefliği yaparsanız bu iş yürüyor. Ama yok ben büyüğüm, daha fazla biliyorum, ben daha fazla maaş istiyorum vs. dediğiniz zaman o iş dağılıyor. Dikkat ederseniz genelde bu sebeplerden dolayı şirketler heba oluyor. Maddi çıkarlar öne çıkmamalı.

Kaç kardeşsiniz?

Biz 8 kardeşiz, 5 erkek 3 kız... Erkeklerin hepsi işin başında, ayrıca benim iki oğlum da işin başında. Hepsi üniversiteyi okudu. Sadece ben alaylıyım, imam hatip lisesini yarıda bıraktım.

Alaylı olmanın hayatı disiplinize eden bir yanı vardır. Diğer kardeşlerinizden farkınız var mı?

Zaten ilkokuldan beri okumayı çok sevmezdim. Fazla ders çalışmazdım. Liseyi de bir yılın sonunda bıraktım. İş hayatıma babamın fabrikasında süpürgecilik yaparak başladım. Yerleri süpürdüm, çıraklık yaptım, usta muavini oldum. Taa ki 1973 yılında fabrikaya müdür oluncaya kadar. Babamla birlikte çalışıyordum ama herkese 'Eti sizin kemiği benim' derdi ve de hiç karışmazdı.

BAŞARIMIN SIRRI BABAMDIR
Babanız sizi çevresindekilere oğlu olarak değil de ortağı olarak tanıtırmış...

Askerden geldikten sonra, idari bölümde çalışmaya başlayınca öyle demeye başladı. Bir de dikkat ederseniz (babasının fotoğrafını gösteriyor) babam çok boylu poslu biri değildi. Ben yanında oğlu gibi durmazdım. Daha büyük gösterirdim. Ben de babama 'baba' değil 'patronum' derdim.

Babanızla ilişkiniz nasıldı? Size karşı mesafeli miydi?

İş hayatının dışında babamla çok dertleşirdik. Hem iş ortağı hem hayat ortağıydık. Kendisi çok disiplindi bir insandı. Biraz da mesafeli dururdu. Ama benimle istişarede bulunmaktan da geri kalmazdı

Genelde en son babaların dediğin olur. Sizin babanız dışa dönükmüş...

Bir yatırım yapacakken, bir işe atılacakken muhakkak danışırdı. Tartışırdı. Bazen kafasına yatmayan konularda kendi bildiğini de yapardı. Hiç kısa vadeli iş yapmazdı. Daima 10-15 yıl ilerisini görürdü. Ben de babama çekmişim. 1970'de babamı kaybettik. Çok şükür ondan öğrendiklerimiz sayesinde, hiç başarısız olmadık. 1994'den beri yönetim kurulu başkanıyım, 1 sene sonra da aktif çalışma hayatını bırakacağım.

İŞİN FORMÜLÜ ARKADAN İŞ ÇEVİRMEMEK
Kardeşlerinizle olan ortaklıklarınızda hiç zorlanmadınız mı?

Yok hiç zorlanmadık. Çekişmeler, sorunlar olmasın diye önlemler aldık.

Neler mesela?

Herkesin çekebileceği belli bir kâr limiti var, onu aşamaz. Herkes eşit maaş alır. Hanımlar arasından herkes aldığı maaş kadar harcar. Biri gider o parayla ister arsa alır, diğeri pırlanta yüzük alır. Ona kimse karışmaz.

Kardeşlerinizle birlikte çalışmak size güç veriyor mu?

Birlikten rahmet ayrılıktan azap doğar. Cenab-ı Allah "İki kişi ortaksa üçüncü benimdir" diyor. İki elin kuvvetiyle bir elin kuvveti bir olur mu...

Ayrılmayı düşünmediniz mi?

Zaman zaman fikir ayrılıkları olsa da, birbirimizden gizli hiçbir iş yapmayız. Sorun her neyse muhakkak toplantılarda onu dile getiririz. Bu işin formulü budur zaten. Asla arkadan iş çevirmeyeceksin.

Siz büyük olduğunuz için sözünüz daha çok geçmiyor mu?

Hayır, anlaşmazlığa düşersek oylama yaparız. Herkesin bir oy hakkı var, benim iki... İkinci oyumu çok hayati bir karar gerektiği zaman kullanıyorum. Hep büyüğün dediği olur derseniz asıl o zaman hürmetsizlik olur. 15 senedir zamanı gelince ayrılacağımı söylüyorum.

Niye?

Herkes kendisini hazırlasın. Eğer ölene kadar bir işin başında sadece bir patron kalırsa, o şirket parçalanmaya mecbur kalıyor. Çünkü yerine birisi yetişmiyor. Vakti geldiğinde bayrağı teslim etmezseniz, o zaman kardeşler arasında görev kavgası başlıyor. Erken emekli olup, dışarıdan izlemek istiyorum.

İDEAL YÖNETİCİ KİN TUTMAZ
Çok fazla sektöre girmeyi doğru bulmadığınızı söylüyorsunuz ama 12 sektörde hizmet veriyorsunuz. Bu rakam az mı?

İlk başta 14 sektördeydik, zamanla düşürmeye başladık. Başarılı olduğumuz yerlerde var olmayı doğru buluyorum. Uçak kalkarken yükünüz ağır geliyorsa yükünüzün bir kısmını bırakmanız gerekiyor. Koç bile çoğu sektörden çıktı.

Sektörlere neye göre giriyorsunuz?

Büyüme kapasitesine göre. Pazar payını büyütebilir miyiz diye bakıyoruz.

Sanko Holding'i diğerlerinden ne ayırıyor?

8 aileden birer kişi holdingin başında, bunları ayırsam hepsine bir şirket düşer, hesap edin... Yükü herkes kaldırırıyor. Biz orkestra yönetiyoruz.

Size göre ideal yönetici tanımı var mı?

Yönetici kin tutmaz. Elbette çalışanınıza kızdığınız zamanlar olabilir ama öfke kontrolü önemli. En fazla 15 dk sonra normale dönüp, bişey yaşanmamış gibi davranabilmelisiniz. Ve de empati olmazsa olmaz... Bir iki günlüğüne koltukları değişin bakalım, ancak o zaman anlarsınız karşınızdakinin halinden.

BAŞARILI İŞİN SIRRI DÜRÜSTLÜKTÜR
Çalışanlarınızın kalbini kırmadınız mı hiç?

Zaman zaman insan sinirleniyor, insanın ağzından istemediği şeyler çıkabiliyor. Ama kendinizi karşındakinin yerine koyarak konuşmanız gerekiyor. Size ağır gelecek şeyleri çalışanınıza da pat diye söylememelisiniz. Bir de hiç kin tutmam. Gönül almak zor değil, 24 saatte hallederim, hiç uzatmam.

Kaç çalışanınız var?

13 bin 500 civarında çalışanımız var. Eskiden daha fazlaydı ama teknoloji yerleştikçe aktif çalışan sayısı azaldı.

Şimdi fabrikaya insek, çalışanlara sorsak, patronunuzu ne kadar seviyorsunuz diye, sizce nasıl bir sonuç çıkar?

Bir denemenizi isterim, bir inin anket yapın. Ben de merak ediyorum... Ama seviyorlardır diye tahmin ediyorum. Sanko gerektiği yerde çalışanları için bütün gereklilikleri yerine getireceğine inandırmıştır. Bu yüzden sevilir.

Peki ideal çalışan nasıl olmalıdır? Var mı öyle bir sınıflandırmanız?

İşin hilesi dürüstlüktür. Bir kere çalışanımın burayı kendi işyeriymiş gibi sahiplenmesi, 'Ben Sanko'dan emekli olacağım' diye aklına koyması lazım. Bu şirkette ortalama çalışma süresi 20 yıldır. Çıkmak isteyen zaten iki yılda işi bırakır.

BURALARA GELECEĞİMİN HAYALİNİ KURUMAZDIM
Azimli olmak mı hırslı olmak mı?

Aklın önüne geçemeyecek şekilde hırslı olmak, daha çok kazanmak için de azimli olmak gerekiyor. Mutlu olmak için hep aşağıya bakacaksın. İnsanın hayali olmadan başarılı olamaz.

Siz buralarda olacağınızı hiç hayal ediyor muydunuz?

Ben hiç bu kadar büyüyeceğimi bilmiyordum. Açıkcası buralara kadar nasıl geldim inanın onu da bilmiyorum. Ama hedeflerimi parçalara böldüm. Birinde başarılı olmadan diğerine atlamadım. Ufak adımlarla ama emin olarak ilerledim.

Öğrencilere çok yardım yapıyorsunuz. Birçok hayır kurumuna para bağışlıyorsunuz. Ama bunları karşılıksız yapmadığınız söyleniyor...

Ben sanayiciyim, tabi ki kâr gütmem gerekiyor. Bir dağıtıyorum on alıyorum. Allah çok cömert. Benim kârım da Allah'ın parama verdiği bereket oluyor. Biz hayır ve hasenatlarımızla öbür tarafa eft yapıyoruz. Eft yaparken bir tuşa basıyorsun karşıdakinin alığını görmüyorsun ama gittiğine inanıyorsun. Biz de öbür tarafa eft yolluyoruz gidip gitmediğini orada göreceğiz. Ben eftyi Allah'a emanet ediyorum, bankaya değil.

KOMŞUNUN İŞİNİ YAPMAYACAKSIN
Her isteyen köşeyi döner diyorsunuz. Bunun bir formulü var mı?

Çok çalışıp, hayrını bol yapacaksın. Bir el verene Allah 10 el veriyor. Bu kadar karlı bir iş var mı? Yok.

Peki işi kurduk. Sırf bununla kalmıyor ki... Ya sonrası nasıl devam edecek?

Halkanın içinde büyüyeceksiniz. Denize attığınız bir taşı gözünüzün önüne getirin. Halka nasıl gitgide büyüyor! İnsanoğlu doymaz, dünya servetinin sonu da bitmez.

Servetinizin hesabını verememekten korkuyor musunuz?

Çok korkuyorum. Bir kıssa vardır, anlatılır hep; bir hamal sahip olduğu iple bir parça dut ağacı parçasının hesabını verememiş. Dua ederken hep 'Allah'ım bana hesabını veremeyeceğim servet verme' diyorum.

Ülkemizde çok genç girişimci var. Onlara ne tavsiye edersiniz?

Benim koyduğum 3 kural vardır. Komşunun işini yapmayacaksın, piyasayı iyi araştıracaksın, hiçbir iş bilmiyorsan başkasını taklid edeceksin.


Şimdiki aklım olsa 10 çocuk yapardım
Prensipli bir baba mısınızdır?

Öyleyimdir. Örf adetlerimiz eskiye dayanır. Ama torunlarıma karşı disiplinli değilimdir. Onlara dayanamıyorum, her dediklerini yapıyorum malesef. Önceden biz çocuklarımızı babamızın yanında sevemezdik bile, gelenek görenek öyleydi.

Bunu doğru buluyor musunuz?

Hayır. Zaman değişti, eskiden öyle olması gerekiyordu. Bence saygıda kusur edilmediği sürece ilişkileri sıcak tutmakta fayda var.

Erken mi evlendiniz?

Ben 14 yaşımda sözlendim, 16'da nişanlandım, 18 yaşımda ilk çocuğum oldu. 3 çocuğum var, şimdiki aklım olsa 10 çocuk yapardım.

Hayatınızda olmazsa olmazlarınız var mıdır?

Öyle birşeyim yok ama keşkelerim var. Keşke üniversite okusaydım, keşke dil öğrenseydim.

Risk alır mısınız?

Sınırlı risk alırım. Risklerin sizi boğmaması gerekiyor.

Emekli olduktan sonra neler yapmayı planlıyorsunuz?

Vakıf işlerine yoğunlaşmak istiyorum. Bir de Gaziantep'te üniversite açacağız. Onunla ilgileneceğim.


En'ler

Türkiye'de en sevdiğiniz yer?

Gaziantep dışında İzmir olabilir.

Dünyada gitmekten bıkmayacağınız ülke neresi? Ve neden?

Hiç öyle bir ülke yok.

Okumaktan en çok zevk aldığınız kitap?

Yöneticilik üzerine olan her kitabı beğeniyle okuyorum.

Gittiğiniz ülkelerde sizi en çok zorlayan bir yer/olay var mıdır?

Türkiye'ye ve Gaziantep'e dönüş sabırsızlığı

Sizi en iyi anlatan kelime nedir?

Paylaşmak

Hayatın size sunduğu en güzel hediye nedir?

Ailem

Sizi en çok ne motive eder, nelerden ilham alırsınız?

Çalışmak, üretim, aile saadeti

Bakarken en çok etkilendiğiniz fotoğraf?

Zihnimde canlandırdığım ve nereden nereye geldiğimi gösteren kare


Tek kelime / Tek yorum


Risk: Dürüstlük

Para: Bolluk

Girişim: Atılganlık

Gelecek: Tasarlamak

Eğitim: Gelecek

Reklam: Tanıtım

Kriz: Sakinlik

Globalizm: Entegrasyon

Yönetim: İdare

Lider: Önder

Otomobil: Araç

Evlilik: Mutluluk

Çocuk: Yatırım

Kalite: Olmalı

Savaş: Barış

12 yıl önce