Büyük sorumluluklar alıyoruz. Bana göre başarının anahtarı saygı, sevgi, dürüstlük. Hatta 'İşin hilesi dürüstlüktür' diyorum. Eğer siz bütün kardeşler arasında organizasyonu kurar, iyi bir orkestra şefliği yaparsanız bu iş yürüyor. Ama yok ben büyüğüm, daha fazla biliyorum, ben daha fazla maaş istiyorum vs. dediğiniz zaman o iş dağılıyor. Dikkat ederseniz genelde bu sebeplerden dolayı şirketler heba oluyor. Maddi çıkarlar öne çıkmamalı.
Biz 8 kardeşiz, 5 erkek 3 kız... Erkeklerin hepsi işin başında, ayrıca benim iki oğlum da işin başında. Hepsi üniversiteyi okudu. Sadece ben alaylıyım, imam hatip lisesini yarıda bıraktım.
Zaten ilkokuldan beri okumayı çok sevmezdim. Fazla ders çalışmazdım. Liseyi de bir yılın sonunda bıraktım. İş hayatıma babamın fabrikasında süpürgecilik yaparak başladım. Yerleri süpürdüm, çıraklık yaptım, usta muavini oldum. Taa ki 1973 yılında fabrikaya müdür oluncaya kadar. Babamla birlikte çalışıyordum ama herkese 'Eti sizin kemiği benim' derdi ve de hiç karışmazdı.
Askerden geldikten sonra, idari bölümde çalışmaya başlayınca öyle demeye başladı. Bir de dikkat ederseniz (babasının fotoğrafını gösteriyor) babam çok boylu poslu biri değildi. Ben yanında oğlu gibi durmazdım. Daha büyük gösterirdim. Ben de babama 'baba' değil 'patronum' derdim.
İş hayatının dışında babamla çok dertleşirdik. Hem iş ortağı hem hayat ortağıydık. Kendisi çok disiplindi bir insandı. Biraz da mesafeli dururdu. Ama benimle istişarede bulunmaktan da geri kalmazdı
Bir yatırım yapacakken, bir işe atılacakken muhakkak danışırdı. Tartışırdı. Bazen kafasına yatmayan konularda kendi bildiğini de yapardı. Hiç kısa vadeli iş yapmazdı. Daima 10-15 yıl ilerisini görürdü. Ben de babama çekmişim. 1970'de babamı kaybettik. Çok şükür ondan öğrendiklerimiz sayesinde, hiç başarısız olmadık. 1994'den beri yönetim kurulu başkanıyım, 1 sene sonra da aktif çalışma hayatını bırakacağım.
Yok hiç zorlanmadık. Çekişmeler, sorunlar olmasın diye önlemler aldık.
Herkesin çekebileceği belli bir kâr limiti var, onu aşamaz. Herkes eşit maaş alır. Hanımlar arasından herkes aldığı maaş kadar harcar. Biri gider o parayla ister arsa alır, diğeri pırlanta yüzük alır. Ona kimse karışmaz.
Birlikten rahmet ayrılıktan azap doğar. Cenab-ı Allah "İki kişi ortaksa üçüncü benimdir" diyor. İki elin kuvvetiyle bir elin kuvveti bir olur mu...
Zaman zaman fikir ayrılıkları olsa da, birbirimizden gizli hiçbir iş yapmayız. Sorun her neyse muhakkak toplantılarda onu dile getiririz. Bu işin formulü budur zaten. Asla arkadan iş çevirmeyeceksin.
Hayır, anlaşmazlığa düşersek oylama yaparız. Herkesin bir oy hakkı var, benim iki... İkinci oyumu çok hayati bir karar gerektiği zaman kullanıyorum. Hep büyüğün dediği olur derseniz asıl o zaman hürmetsizlik olur. 15 senedir zamanı gelince ayrılacağımı söylüyorum.
Herkes kendisini hazırlasın. Eğer ölene kadar bir işin başında sadece bir patron kalırsa, o şirket parçalanmaya mecbur kalıyor. Çünkü yerine birisi yetişmiyor. Vakti geldiğinde bayrağı teslim etmezseniz, o zaman kardeşler arasında görev kavgası başlıyor. Erken emekli olup, dışarıdan izlemek istiyorum.
İlk başta 14 sektördeydik, zamanla düşürmeye başladık. Başarılı olduğumuz yerlerde var olmayı doğru buluyorum. Uçak kalkarken yükünüz ağır geliyorsa yükünüzün bir kısmını bırakmanız gerekiyor. Koç bile çoğu sektörden çıktı.
Büyüme kapasitesine göre. Pazar payını büyütebilir miyiz diye bakıyoruz.
8 aileden birer kişi holdingin başında, bunları ayırsam hepsine bir şirket düşer, hesap edin... Yükü herkes kaldırırıyor. Biz orkestra yönetiyoruz.
Yönetici kin tutmaz. Elbette çalışanınıza kızdığınız zamanlar olabilir ama öfke kontrolü önemli. En fazla 15 dk sonra normale dönüp, bişey yaşanmamış gibi davranabilmelisiniz. Ve de empati olmazsa olmaz... Bir iki günlüğüne koltukları değişin bakalım, ancak o zaman anlarsınız karşınızdakinin halinden.
Zaman zaman insan sinirleniyor, insanın ağzından istemediği şeyler çıkabiliyor. Ama kendinizi karşındakinin yerine koyarak konuşmanız gerekiyor. Size ağır gelecek şeyleri çalışanınıza da pat diye söylememelisiniz. Bir de hiç kin tutmam. Gönül almak zor değil, 24 saatte hallederim, hiç uzatmam.
13 bin 500 civarında çalışanımız var. Eskiden daha fazlaydı ama teknoloji yerleştikçe aktif çalışan sayısı azaldı.
Bir denemenizi isterim, bir inin anket yapın. Ben de merak ediyorum... Ama seviyorlardır diye tahmin ediyorum. Sanko gerektiği yerde çalışanları için bütün gereklilikleri yerine getireceğine inandırmıştır. Bu yüzden sevilir.
İşin hilesi dürüstlüktür. Bir kere çalışanımın burayı kendi işyeriymiş gibi sahiplenmesi, 'Ben Sanko'dan emekli olacağım' diye aklına koyması lazım. Bu şirkette ortalama çalışma süresi 20 yıldır. Çıkmak isteyen zaten iki yılda işi bırakır.
Aklın önüne geçemeyecek şekilde hırslı olmak, daha çok kazanmak için de azimli olmak gerekiyor. Mutlu olmak için hep aşağıya bakacaksın. İnsanın hayali olmadan başarılı olamaz.
Ben hiç bu kadar büyüyeceğimi bilmiyordum. Açıkcası buralara kadar nasıl geldim inanın onu da bilmiyorum. Ama hedeflerimi parçalara böldüm. Birinde başarılı olmadan diğerine atlamadım. Ufak adımlarla ama emin olarak ilerledim.
Ben sanayiciyim, tabi ki kâr gütmem gerekiyor. Bir dağıtıyorum on alıyorum. Allah çok cömert. Benim kârım da Allah'ın parama verdiği bereket oluyor. Biz hayır ve hasenatlarımızla öbür tarafa eft yapıyoruz. Eft yaparken bir tuşa basıyorsun karşıdakinin alığını görmüyorsun ama gittiğine inanıyorsun. Biz de öbür tarafa eft yolluyoruz gidip gitmediğini orada göreceğiz. Ben eftyi Allah'a emanet ediyorum, bankaya değil.
Çok çalışıp, hayrını bol yapacaksın. Bir el verene Allah 10 el veriyor. Bu kadar karlı bir iş var mı? Yok.
Halkanın içinde büyüyeceksiniz. Denize attığınız bir taşı gözünüzün önüne getirin. Halka nasıl gitgide büyüyor! İnsanoğlu doymaz, dünya servetinin sonu da bitmez.
Çok korkuyorum. Bir kıssa vardır, anlatılır hep; bir hamal sahip olduğu iple bir parça dut ağacı parçasının hesabını verememiş. Dua ederken hep 'Allah'ım bana hesabını veremeyeceğim servet verme' diyorum.
Benim koyduğum 3 kural vardır. Komşunun işini yapmayacaksın, piyasayı iyi araştıracaksın, hiçbir iş bilmiyorsan başkasını taklid edeceksin.
Öyleyimdir. Örf adetlerimiz eskiye dayanır. Ama torunlarıma karşı disiplinli değilimdir. Onlara dayanamıyorum, her dediklerini yapıyorum malesef. Önceden biz çocuklarımızı babamızın yanında sevemezdik bile, gelenek görenek öyleydi.
Hayır. Zaman değişti, eskiden öyle olması gerekiyordu. Bence saygıda kusur edilmediği sürece ilişkileri sıcak tutmakta fayda var.
Ben 14 yaşımda sözlendim, 16'da nişanlandım, 18 yaşımda ilk çocuğum oldu. 3 çocuğum var, şimdiki aklım olsa 10 çocuk yapardım.
Öyle birşeyim yok ama keşkelerim var. Keşke üniversite okusaydım, keşke dil öğrenseydim.
Sınırlı risk alırım. Risklerin sizi boğmaması gerekiyor.
Vakıf işlerine yoğunlaşmak istiyorum. Bir de Gaziantep'te üniversite açacağız. Onunla ilgileneceğim.
Gaziantep dışında İzmir olabilir.
Hiç öyle bir ülke yok.
Yöneticilik üzerine olan her kitabı beğeniyle okuyorum.
Türkiye'ye ve Gaziantep'e dönüş sabırsızlığı
Paylaşmak
Ailem
Çalışmak, üretim, aile saadeti
Zihnimde canlandırdığım ve nereden nereye geldiğimi gösteren kare
Risk: Dürüstlük
Para: Bolluk
Girişim: Atılganlık
Gelecek: Tasarlamak
Eğitim: Gelecek
Reklam: Tanıtım
Kriz: Sakinlik
Globalizm: Entegrasyon
Yönetim: İdare
Lider: Önder
Otomobil: Araç
Evlilik: Mutluluk
Çocuk: Yatırım
Kalite: Olmalı
Savaş: Barış